Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ
ANKARA – Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Barış Akademisyenleri ile ilgili ilk hak ihlali kararını verdi. Kararda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinin ‘özel hayata saygı’ ilkesinin ihlal edildiğine karar verildi. AİHM, “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza attığı gerekçesiyle ihraç edilen Alphan Telek, Edgar Şar ve Zeynep Kıvılcım’ın, başvurusunda akademisyen olan üç ismin uzun süre pasaport alamadıkları için eğitim hakkıyla ilgili birinci protokolün ikinci maddesinin de ihlal edildiğine hükmetti.
Başvuruyu yapan avukatlardan biri olan Mert Elekçi kararı Artı Gerçek’e değerlendirdi.
‘KARAR OHAL KARARNAMELERİNİN HUKUKİ NİTELİĞİNDE SORUN TESPİT EDİYOR’
Kararın gecikmiş olsa da AİHM standartlarında normal bir süre olduğunu söyleyen Elekçi şunları söyledi:
“Karar Barış İçin Akademisyenler hakkında AİHM tarafından verilen ilk hak ihlali kararı. Karar ihraçların bizzat kendisiyle ilgili gözükmese de kararın içeriğine baktığınızda mahkeme OHAL kararnamelerinin öngörülebilirliği ve hukuki niteliği açısından sorunlar tespit ediyor. Bu yorum bana göre ihraçlar ilişkili bir yorum. Bir diğer, AİHM ilk defa lisans sonrası bir öğrenimi eğitim hakkı kapsamında kabul etti. Bu açıdan mahkemenin kendi içtihatı açısından ilerletici bir karar oldu. Müvekkillerim eğitimlerinin ortasında başlarına gelen bir sorunla mücadele ederken yurtdışında doktoru yapma niyetiyle aldıkları kabullerden ve çok ciddi miktarlardaki burslardan oldular. Bu sebeple sorun yaşadılar. Bu sorunun giderilmesine yönelik bir başvuruydu. Fakat gecikmiş olması bu giderimi zorlaştırıyor”
‘DİĞER AKADEMİSYENLERE NASIL SİRAYET EDECEĞİNİ GÖRECEĞİZ’
Bundan sonraki süreç için, Türkiye’deki mahkemelerin alacağı kararları izleyeceklerini belirten Elekçi, hukuken, ihraç edilen tüm akademisyenlerin geri dönmesi gerektiğini belirtti.
“İdare Mahkemeleri ne yorum yapacak bunu göreceğiz. AYM OHAL kararnamesi ve Barış İçin Akademisyenler’in ihracıyla ilgili ne karar verecek onları göreceğiz. Aslında hukuken bakıldığında ihlal kararı verilecek ve hepsi geri dönecek. Çünkü AYM daha önceden de Barış İçin Akademisyenler’in ve imzaladıkları bildiri sonrası ihraç edilmeleriyle ilgili olmasa da ihlal kararı vermişti. Aslında biz sonucu biliyoruz, sadece OHAL Komisyonu ile süreci uzattılar. Biz sadece diğerlerinden farklı olarak AİHM’e gidebilmek için kestirme bir yol bulmuş olduk”
‘DİLEĞİM İNSAN HAKLARINA DAYALI HUKUK DEVLETİNİN KURULDUĞUNU GÖRMEK’
Davanın 2017’de KHK ile ihraç olduktan sonra iç hukuk yolları fiiliyatta kapandığı için AİHM’e gidişin de çok kolay olmadığı bir süreç sonucunda açıldığını aktaran Akademisyen Edgar Şar da ilk derece İdare Mahkemesi, Danıştay ve AYM’nin KHK ile ihraç süreci olduğu için sürece müdahale edemediğini söyledi.
Bunun bir sonucu olarak mahkemelerin ortaya çıkan pasaport ihlallerini de ayrıca ele almadığını vurgulayan Şar, şunları söyledi:
“Bu bize hukuk açıdan yaratıcı bir yaklaşım geliştirip AİHM’e ihraç için olmasa da pasaport için çeşitli haklarımızın ihlal edildiğini iddia ederek gitmemize imkan sağladı. AİHM bu süreçte davamızı kabul edilebilir buldu ve bu başlı başına bir başarıydı. Altı yıl sonucunda AİHM kendi eğitim hakkı ile ilgili içtihatını genişleterek pasaport ihlalimizi hem özel hayata saygı hem de eğitim hakkımızın ihlal edildiği kararını vererek Türkiye’de idareyi mahkum etmiş oldu.”
Yaşadıkları bütün ihlaller sona ermiş olmasa da bu adımların önemli olduğunu ifade eden Şar, “Bu gibi kararlardan sonra en büyük dileğim insan haklarına dayalı bir hukuk devletinin kurulduğunu görmek, hak ve özgürlüklerin herhangi bir ulus üstü kurumun ya da mahkemenin kararına gerek kalmaksızın güvence altında olduğunu görmek, yaşamak buna tanıklık etmek” dedi.
AYM DAHA ÖNCE İHLAL KARARI VERMİŞTİ
Daha önce bir hak ihlali kararı da Anayasa Mahkemesi tarafından verilmişti. Onur Can Taştan, Ankara Üniversitesi iktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde araştırma görevlisiyken 2016’da KHK ile ihraç edildi ve yeşil pasaportu iptal edildi. Taştan, kararın iptali için Ankara 10. İdare Mahkemesi’ne 2017 yılının mart ayında dava açtı. Yurtdışındaki kongre ve derslere katılma zorunda olduğunu vurgulayan Taştan, seyahat hürriyeti ve anayasal haklarının kısıtlandığını savundu.
Mahkemenin davayı reddetmesinin ardından Taştan, Almanya’da bir üniversiteden kendisine gönderilen iş sözleşmesiyle İstinaf Mahkemesi’ne başvurdu. İstinaf Mahkemesi’nin de ret kararı vermesi üzerine Taştan, 31 Ekim 2018’de AYM’ye şikayette bulundu.
AYM, Taştan’ın başvurusu üzerine, pasaport talebinin reddedilmesinin “özel hayata saygı hakkı”nın ihlali olduğuna karar verdi. AYM, ihlal kararı ile Taştan’a 13 bin 500 lira manevi tazminat ödenmesine de hükmetti. AYM kararında, Olağanüstü Hal (OHAL) koşullarında kişilerin yurda giriş ve çıkışlarının bir süreliğine kısıtlanması kabul edilse de bu uygulamanın süresiz niteliğe dönüşmemesi gerektiği dile getirildi. Taştan’a umuma mahsus pasaport verilmemesinin zorunlu ve ölçülü olmadığı vurgulandı.
AİHM’den Barış Akademisyenleriyle ilgili ilk hak ihlali kararı geldi
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***