15 Temmuz’dan sonra OHAL sürecinde Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Anadolu Ajansı’ndan ihraç edilen gazeteci İsmail Ersan, ‘‘Terörist olsaydık 30 yıl önce Yalova’ya gelmez Mardin’den doğrudan dağa çıkardık.” dedi.
Anadolu Ajansı’nda çalışırken 15 Temmuz’un ardından ihraç edilen gazeteci İsmail Ersan yaşadıklarını KHK TV’ye anlattı.
90’lı yıllarda terör olayları nedeniyle ailesinin Mardin’den Yalova’ya taşındığını söyleyen İsmail Ersan, ‘‘Mardin doğumluyum, ilkokul liseyi Yalova’da okudum, yani biz çocukluğumuzda Yalova’ya göçtük, 90’lı yıllarda terör olaylarından kaçıp Yalova’ya yerleştik. Sonra Almanya’da bir eğitimim oldu. Almanya dönüşünde Elazığ’da Fırat Üniversitesi Alman Edebiyatı bölümünü okudum. Daha sonra Kocaeli Üniversitesi’nde Gazetecilik Bölümü’nde yüksek lisansımı yaptım. 2012 yılında Anadolu Ajansı’nda kadrolu olarak işe başladım. İlk akademi mezunuyum Anadolu Ajansı’nda, onun öncesinde de Fırat Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Bölümü’nde çalışıyordum. Fotoğrafçılık yapıyordum, daha sonra AA’ya girdikten sonra sırasıyla Diyarbakır, Kayseri, Ankara, Bursa ve ajansın görevlendirdiği yurtdışı olsun gerek yurt içinde değişik yerlerde muhabirlik görevini yaptım. Bursa’da gazetecilik alanında muhabirlik alanında ödüllerim var.’’ diye konuştu.
Anadolu Ajansı’nda çalıştığı dönemde Bursa’da seçim sandıklarıyla ilgili haber yapmak için görüştüğü kişinin daha sonra cemaatle irtibatlı olduğu gerekçesiyle suçlanması üzerine Anadolu Ajansı’ndan ihraç edildiğini belirten İsmail Ersan ihraç sürecini şöyle anlattı:
‘‘GAZETECİLİK FAALİYETİM NEDENİYLE İHRAÇ EDİLDİM’’
‘‘İhraç edilmemin nedeni bir haber kaynağımla görüşmem ve o haber kaynağımın da önemli bir kişi olarak bir yere oturtulmasıydı. Yalova’ydı aslında kendisi bu darbe girişimden önce ülkeyi terk ettiği için önemli bir yere konumlandırmışlardı. Ben onlara sadece Yalova’da yapılan seçim sandıklarıyla ilgili haber yapmak istemiştim, benim ilişkim sadece bu kadardı. Emniyette bu adamla ilgili bilgi söylememi istediler. Benim bu kişiyle hiçbir bilgim yok, bir emniyet bir devlet kadar ben insanları tanıyamam. Sadece ben habercilik için bir sürü insanla görüşmüşüdür. Hatta ben çok affedersiniz Bursa’da gece muhabiri olarak çalıştığım dönemde travestilerin eylemlerini bile takip ediyordum. Travestilerin başkanı ile de görüşmem var. Yani telefon görüşmesinden yola çıkarsan ben bir rahip ile bir imam ile de görüşmüşümdür. Bu gazetecilik faaliyetleri içinde olmuş ben gazeteciyim. İstediğim zaman istediğim kişiyle konuşurum ki biz bunun yanında biz hem aile terbiyesi hem islami terbiye bakımından devletimize, milletimize, bayrağımıza, Kur’anımıza dini değerlere saygılı insanlarız. Zaten biz terörist olsaydık Yalova’ya gelip terörist olmazdık, kısa yoldan Mardin’de 1990’da babam bizi buraya getirmez, oradan kısa yoldan dağa çıkardık.’’
İmam Hatip Lisesi mezunu olduğu için kendisinin de 28 Şubat sürecinde mağdur olduğunu söyleyen Ersan, üniversite sınavında İlahiyat Fakültesi dışında tercih yapmaları durumda 30 puanın kesildiğini hatırlatarak AKP’nin kurulmasıyla çok umutlandıklarını ancak en büyük darbeyi de AKP’den yediklerini ifade etti.
‘‘ERDOĞAN OLUP BİTENLERİN TAMAMINDAN HABERDAR OLSAYDI BU KADAR ZULÜM, KIYIM OLMAZDI’’
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çevresinin yanlış yönlendirdiğini iddia eden Ersan şöyle devam etti:
‘‘En büyük darbeyi nerden yedik diye soracak olursanız; hani ağacı kesiyorlar da ağaç, beni kesen baltanın sapının ağaç olmasına ah çekiyorum diyor. Lafı şuna getireceğim; biz AK Parti kurulduğunda çok umutluyduk. Çünkü ben 28 Şubat mağduruyum aynı zamanda. Almanya’da eğitim aldım dedim ya videonun başında onun nedeni Türkiye’de herhangi bölümü okuyamamamdandı. Üniversite yarışına girdiğinizde puanlarınız kırılıyor, biz sınava 30 puan eskide giriyorduk. Yani 1-0 geriden başlıyorduk. Ben ilahiyat okumak istemiyorum ilahiyat okumak istemeyen adam da başka yerlere kapak atmak ister. Türkiye’de bu imkan olmadığı için Almanya’da eğitim aldım. Ben 2002’de AK Parti’ye üye olan bir kişiydim. Şimdi ben çektiklerimi çok görmüyorum çünkü ben kendi elimle yaptım, çünkü o partinin bayraklarını astım, o parti için üye çalışmalarına katıldık. Sülalemiz arayıp ‘hangi partiye oy verelim’ diye bize sorduklarında onların gözünde biz okumuş insanlardık, biz de ‘28 Şubat’ı bitiren, başörtüsü yasağını kaldıran AK Parti’ye verin’ diyorduk. Ben şuna da inanıyorum Sayın Cumhurbaşkanı’mız yanlış yönlendiriliyor eğer bu olup bitenlerin tamamından haberdar olmuş olsaydı bu kadar zulüm bu kadar kıyım olmazdı.
Ben gazeteciyim, ekmeğimizi gazetecilikten kazanıyorduk. Gazetecilikten başka yapabileceğimiz bir iş yok, ben yıllarca gazetecilik eğitimi aldık. O alanda koştuk, sahanın tozunu yuttuk, ustalarımızdan işi öğrendik. Bizi çok sevdiğimiz mesleğimizden alıkoydular.’’
Suriye sınırında Türkiye hava sahasını ihlal eden SU-24 tipi bir Rus savaş uçağının Türk F-16’ları tarafından düşürülmesiyle ilgili haberi kendisinin yaptığına dikkat çeken İsmail Ersan, ‘‘Biz her zaman devletimizin, milletimizin yanında olduk yine de oluruz. Ben yargılandığımda, ceza aldığımda, cezaevinden çıktığımda beni yargılayanlar sen hâlâ Yalova’da mısın, kaçmayacak mısın, gitmiyor musun diye beni her sokakta gördüğünde soruyorlardı. Kesinlikle kaçmayacağım, bu ülke benim, bu ülke kolay kolay kazanılmadı. Bu ülkenin bir çocuğu olarak ben de elimi taşın altına koymuşum. Biz vatana millete faydalı olalım diye Yalova’ya geldik. Babam bizi zahmetle okuttu, ayağına ayakkabı almadı bizi okuttu. 15 yıllık ayakkabısıyla bakkal işletip bizi okuttu. Ne için vatana, millete faydalı olabilmek için okuduk.
Kesinlikle kalbimiz çok kırıldı, kalbimiz yaralı. Gazetecilik yaptığımız yıllarda bir baskı yoktu. Ama şu an arkadaşlarımla görüştüğümde adrese teslim haber yapılıyor. Ben para karşılığı ya da Ankara’dan ısmarlama haber yapamazdın herhalde böyle bir dönemde çalışamazdım. Geçmişe baktığımda Allah’a şükür vicdan azabı çekecek herhangi bir haber yapmadım.
”FİYATI YÜKSEK İSTEMESİNLER DİYE ANADOLU AJANSI İÇİN KİRALADIĞIM BÜROYU KENDİME DİYE KİRALADIM”
Anadolu Ajansı’na dönmek ister misiniz? diye soracak olursanız; Atatürk’ün kurduğu ajansı layık olduğu konuma getirebilmek için bizim gibi insanlara ihtiyaç var. Ben Yalova Büro Temsilcisiydim. Yalova’da büro kurma vazifesini bana verdiler. Ben babamın işyerinin arkasındaki bir yeri kiraladığımda devlet için kiraladığımı söylemedim. Niye devlete kiraladığımı söylesem kira belki yüksek olurdu. Kendime kiraladığımı söyledim ve 500 TL gibi çok ucuz bir fiyata kiraladım. Daha sonra Anadolu Ajansı’na kiraladığımı duyunca kızdı. 2 yıla yakın da babamın bakkaliye dükkanının arkasında büroda haber geçtim.’’
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***