İSTANBUL – Depremde ortaya çıkan kayıpların sorumlusunun siyasi iktidarın yürüttüğü politikalar olduğunu belirten sağlıkçılar, acil yapılması gerekenleri sıraladı.
İstanbul Tabip Odası, Hatay’da depremde bölgesinde sağlık hizmetlerinde yaşanan eksikliklere ilişkin Cağaloğlu’nda bulunan binalarında basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya, İstanbul Tabip Odası Başkanı Nergis Erdoğan, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri DR. Ali Çerkezoğlu, Dr. Coşkun Canıvar ve Yönetim Kurulu (YK) üyesi Dr. Ertuğrul Oruç ve çok sayıda sağlık çalışanı katıldı.
TTB’YE SAĞLIK ÇAĞRISI
Açıklamadan önce konuşan Dr. Ertuğrul Oruç, Hatay’da birinci sağlık hizmetinin dahi verilmediğinin altını çizerek Türk Tabipler Birliği’ne acil sağlık hizmetleri için gerekli yardımların gönderilmesi ve bölgede çalışmalarının yeniden düzeltilmesi çağrısında bulundu.
‘İKTİDAR SORUMLUDUR’
İstanbul Tabip Odası Başkanı Nergis Erdoğan ise sözlerine, depremde ortaya çıkan acı kayıpların sorumlusunun siyasi iktidarın yürüttüğü politikalardan kaynaklandığını belirterek başladı. Deprem sonrasında arama kurtarma çalışmalarının organize olmakta çok geç kalındığını belirten Erdoğan, iktidarın enkaz altında kalanların yardım çığlıklarına yanıt olmadığını aktardı. Erdoğan, “Askeri birliklerin ve sivil toplum örgütlerinin görev almasına getirilen engeller, kış şartlarının getirdiği olumsuzluklarla birleştiğinde binlerce canın kaybına yol açtı bu deprem” dedi.
‘HALK SAĞLIĞI HİZMETİ VERİLMİYOR’
Erdoğan, “Olağanüstü tarihi ve kültürel zenginliğiyle dünya mirası olan Hatay bugün Miyomoto verilerine göre hasar oranı yüzde 41 olan, sağlam bina bulmanın neredeyse mümkün olmadığı bir bölge haline gelmiştir. Toplum sağlığı merkezinin bile yıkıldığı bölgede, ne birinci basamak ne de halk sağlığı hizmeti verilmemektedir. Poliklinik hizmetleri ise bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki sahra hastanelerinde sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütlerinin desteğiyle kısmen verilmektedir. Odamız, depremin ikinci gününden itibaren bölgeye ulaşma çabası içine girmiştir. Adıyaman’da kurulan sekiz konteynır ile bölgede gönüllü hizmet veren çok sayıda hekime konaklama imkânı sağlanmış kadın doğum ve diş sağlığı çalışmaları yapılmaya başlanmıştır” ifadelerini kullandı.
YIKIMIN SORUMLULARI
TTB üyesi Dr. Coşkun Canıvar, söz alarak Samandağ Devlet Hastanesi’nde Sağlık Bakanlığı tarafından herhangi bir sağlık çalışanı görevlendirmesi yapılmadığını vurgulayarak, depremin beşinci gününde Iğdır Valisi’nin inisiyatifiyle Iğdır’dan bir sağlık ekibinin geldiğini belirtti.
İNİSİYATİF ALACAK GÜCÜMÜZ VAR
Canıvar, “İnsanlık tarihinde ilk kez, ihmal ve liyakatsizlikle afeti yönetemeyenlerin, ölülerini gömme ve yaşamı sürdürme telaşındaki insanlara küfür ettiğine şahit oluyoruz. Hatay’da paranın artık geçersizliğine, insanların ihtiyacına, emeğine göre, hizmet sağlık emekçileri olarak inisiyatifi devir alabilecek gücümüzün var. Yıkımın sorumlusu Cumhurbaşkanı ve eski sağlık bakanlarıdır” diye aktardı.
İTO Genel Sekreteri Dr. Ali Çerkezoğlu da, Antakyalı olduğunu ifade ederek, “Bu topraklarda ölmek istiyorum ama gömülecek mezar yok” diyerek sözlerine başladı. Antakya’da yaşam hakkının gasp edildiğini aktaran Çerkezoğlu, iktidara, “Ölülerine sahip çıkmadınız, yaşayanlarına sahip çıkın” çağrısında bulundu.
Sağlıkçılar, acil yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı:
“*Bölgede birinci basamak ve halk sağlığı hizmeti hiç yoktur.
*Tetanos ve çocukluk çağı aşılarının yapılamaması en önemli sorunlardandır.
*Çöplerin toplanması yeterli ve uygun değildir, çöp toplama alanı çadır alanlarına yakındır. Bu durum enfeksiyon riskini artırmaktadır.
*Tuvalet ve hijyen sorunu nedeniyle dizanteri riski vardır.
*Çadır kentlerin beton yıkıntılarının arasında olması enfeksiyon, kaza, toza maruziyet gibi çeşitli riskler taşımaktadır.
*Enkaz kaldırma çalışmalarında, çalışanların sadece baret kullandıkları gözlenmiştir, asbest ve toz için N 95 maske kullanılması gereklidir.
*Cenazelerin sokakta ve morglar dışında bekletilmemelidir.
*Çadır zeminlerinin toprak olması bulaşıcı hastalık riskine ve soğuk maruziyetine yol açmaktadır.
*Sağlık Bakanlığı başta TTB ve Tabip Odaları olmak üzere, ivedilikle meslek örgütleri, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, uluslararası yardım kuruluşları, gönüllü sağlık çalışanları ile ilişkiye geçmeli ve bölgeye yönelik sağlık hizmeti seferberliği başlatılmalıdır.
*Sağlığa erişim ve organizasyon bozukluğu en kısa sürede düzeltilmeli, kullanılamayan hastanelerin yerine daha donanımlı sahra hastaneleri kurulmalıdır.
*Bölgedeki hekim ve sağlık çalışanlarının, kendi isteklerine bırakılmaksızın, diğer bölgelerden gelecek ekipler ile dinlenmelerine olanak tanınmalıdır. Normal çalışma düzeni kararı kaldırılmalı, gönüllülerin bölgeye gitmesi engellenmemelidir.
*Kronik hastaların tedavisi ve psikolojik rehabilitasyonu, gebe ve çocukların takibi ve aşılanması için hızlı hareket edilmelidir.
*Kanalizasyon ve atık sistemine hızla çözüm bulunmalı salgın hastalıklar başlamadan önlenmelidir.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***