İLKER DOĞAN | HABER YORUM
Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki deprem, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın psikolojisini iyiden iyiye bozdu. Daha önce de ‘dengeli ve sağlıklı’ sayılmazdı ancak resmi verilere göre bile 42 binden fazla insanın hayatını kaybettiği depremler sonrasında ‘çaresizliğin’ de etkisiyle kelimenin tam anlamıyla ‘zıvanadan’ çıktı.
Kontrolü tamamen kaybetmiş gibi görünüyor. Zira CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu kalkan yaparak, “Çadır nerede, Kızılay nerede?” diyen yüzbinlerce depremzedeye ‘küfürler’ savurmasının başka bir izahı olamaz…
Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi’nde dün yaptığı konuşma dehşet vericiydi. Kızılay’ın yardımlarının yetersiz olduğunu söyleyerek eleştiren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef aldı. Ağır ifadeler kullandı: “Çıkmış birisi Kızılay nerede diyor? Be ahlaksız, be namussuz, be adi… Böyle vicdansızlık olur mu? Yani bir ülkede kendi kurum ve kuruluşuna bu denli ahlaksızca yaklaşmak yenilir yutulur bir şey değildir.”
Öncelikle Erdoğan’ın burada küfürler savurduğu kişi sadece Kemal Kılıçdaroğlu değil. Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden topluma korku salıyor; ‘sakın ha’ diyor; ‘devlet nerede dediğinizi duymayayım!’
Zira Kızılay’ın ve AFAD’ın zamanında ve yeterli yardım yapmadığını deprem bölgesindeki yüzbinlerce depremzede söylüyor. Depremin üzerinden 16 gün geçti, hala çadır alamayan binlerce afetzede var. Dolayısıyla Erdoğan, “Kızılay, AFAD nerede? Çadır neden yok?” diyen herkese küfür ediyor…
Erdoğan:
“Birileri çıkmış ‘Kızılay nerede?’ diyor. ‘Ne çadırını, ne yemeğini görmedik’ diyor. Be Ahlaksız, be Namussuz, be Adi…
Vatandaş: pic.twitter.com/nrWtYvyUXK
— DeVRiM (@DvRm_MKA) February 21, 2023
42 binden fazla insanın hayatını kaybettiği bir ülkenin cumhurbaşkanı, ana muhalefet partisinin lideri ve onun üzerinden yakınlarını kaybetmiş, evleri yıkılmış yüzbinlerce depremzede için nasıl böyle kelimeler kullanabilir; akıl alır gibi değil!
Depremde ailesini kaybeden vatandaş: “Partimi sorarsan AK Partiliyim. Kefen veren, bir damla su veren olmadı. Devlet bize ‘ne yapıyorsunuz?’ demedi.” pic.twitter.com/H7eJP6ETgL
— Haber (@Haber) February 21, 2023
Peki neydi Erdoğan’ı bu kadar öfkelendiren şey?
Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz hafta depremin vurduğu Malatya’daydı. Deprem bölgesinde temel sorunun çadır sorunu olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bu ülkede çadır nasıl olmaz? Çadır stokları nasıl olmaz? Kızılay’ın, AFAD’ın çadır stokları nerede?” diye sormuştu.
CHP liderinin sorularında bu kadar öfkelenecek ne var? Bizzat Erdoğan’ın kendisi ilk günlerde müdahalede aksaklıklar yaşandığını itiraf etmemiş miydi?
ERDOĞAN GERÇEKTEN HASTA!
Erdoğan’ın, “Çadır nerede? Kızılay nerede?” diyen depremzedelere ağır hakaretlerde bulunmasını siyaseten açıklamak mümkün değil. Bunun izahı yok; olamaz…
Peki bu davranış biçimi nasıl açıklanabilir?
Daha önce de yazmıştık; Erdoğan’ın gerçekten hasta ve klinik olarak ‘tedavi’ görmesi gerekiyor. Aklı başında hiç bir insan, “Kızılay nerede?” gibi son derece basit, sıradan bir soru yönelttiği için (velev ki siyaseten sormuş olsun) bir ülkede ana muhalefet liderine ‘Namussuz, ahlaksız, adi’ demez. ‘Ar’ eder, utanır, hicap duyar!
Muhakeme yeteneğini yitirmemiş hiç bir birey, yakınlarını kaybetmiş, evsiz-barksız kalmış depremzedelere küfürler savurmaz.
Gerçekten hasta…
Kendisini eleştirilemez görüyor. Çünkü en ‘üstün’ insan o! Görevini yapmadığı aşikar olan devlet kurumlarına yönelik eleştirileri bile kişiselleştiriyor, üzerine alıyor ve ağır şekilde karşılık veriyor.
Toplumu manipüle etmekten asla vazgeçmiyor. İnsanların gözlerinin içine baka baka yalan söylüyor. Kişisel çıkarları için din başta olmak üzere kullanmayacağı hiç bir kutsal yok. Sürekli ‘onaylanmak’ istiyor, övgü bekliyor. Herkes ona hizmet etmek için var!
Hatalarını asla kabul etmiyor; ‘faiz sebep, enflasyon sonuçtur’ tezinin yanlış olduğu defalarca ispatlandı ama vazgeçmiyor. Millet ekmeğe muhtaç hale geldi ama zerre kadar umurunda değil, “Faiz indirimine devam.” diyor. ‘Pişmanlık’ göstermeyi ‘zayıflık’ olarak kabul ediyor!
MANİPÜLASYON USTASI, EMPATİ YOKSUNU
Emir-komuta sistemiyle çalışıyor. Sözde ‘temel atma ve açılış’ törenlerinde canlı yayınlarda valileri fırçalıyor, bakanlara talimatlar yağdırıyor. Muhatabının onurunu, gururunu zerre kadar düşünmüyor. Kameralar önünde yaşanmış onlarca örneği var bunun… Saray’da kapalı kapılar arkasında olanlardan haberimiz yok!
Empati kurmak gibi bir derdi yok. Matah bir şeymiş gibi depremzedelerin kafasına çay bile fırlatıyor!
Kendisini sürekli milletle, devletle ‘özdeşleştiriyor’. “Ben gidersem, devlet çöker.” diyor. Bugüne kadar onlarca cumhurbaşkanı, başbakan geldi ve gitti; devlet çökmedi ama Erdoğan gidince devlet çökecekmiş!
Neden çöküyor? 21 yılda devlet nasıl çürütüldü ki çökecek hale geldi? Erdoğan da bizim gibi insan sonuçta, (eğer bir yolunu bulamazsa) bugün olmazsa yarın ölecek… O ölünce Türkiye Cumhuriyeti devleti yıkılacak mı?
Güzel olan her şeyi üzerine alıyor, yanlış olan hiçbir konuda sorumluluk üstlenmiyor. Afetlerde ve kriz zamanlarında 21 yıldır ülkeyi kendisi yönetmiyormuş gibi davranıyor. 42 binden fazla insanın öldüğü deprem felaketinde bile vatandaşları suçladı, “Kentsel dönüşüme karşı çıkmayın.” diyebildi…
İmaj onun için her şey. 60 bin TL’lik güneş gözlüğü takıyor. Hangarında 7 uçak varken, 500 milyon dolara Katar’dan devasa bir tane daha alıyor. Cuma namazına giderken bile 60-70 araçlık konvoy kullanıyor.
İyi de neden bu kadar öfkeli ve küfürbaz?
Çünkü korkuyor! Çaresiz…
Bütün planları bozuldu. İki deprem yerle bir etti tek adam rejimini. Foyası meydana çıktı, tepetaklak oldu. Tükendi. An itibariyle ne yapacağını bilmez durumda. Seçimi ertelese bir dert, ertelemese başka bir dert…
Bakmayın siz onun ‘eteklerini sürüyerek’ yürüdüğüne… Mezarlıkta ıslık çalan adamdan zerre kadar farkı yok. İktidarını/Saray’ını kaybetme ihtimalini düşündükçe uykuları kaçıyor. İşlediği suçlar geliyor gözünün önüne; aldığı ‘ah’lar… İktidarı gidince hesap verme ihtimalini düşünüyor. Sadece kendisinin değil; 7 sülalesinin yargıda hesap vereceğini getiriyor aklına… Çıldıracak gibi oluyor.
Bütün bunları düşündükçe çıldırıyor, daha da agresifleşiyor. Korku, öfkeyi besliyor; öfke daha da korkutuyor. Fasit bir daire. O hale geliyor ki, canlı yayınlarda küfürler savurmaya başlıyor sonra…
Ama artık çok geç!
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***