Türkiye çok tarihi bir süreçten geçiyor (bu geçtiğimiz kaçıncı tarihi süreç ben de bilmiyorum, bu da ayrı konu).
Konunun uzmanları bu depremin çok ama çok şiddetli bir deprem olduğu konusunda da hemfikirler.
Tamam deprem çok şiddetli, depremin tarihi tam bilinemiyor, engellenemiyor, bunlar doğru ama bir de yapılabilecek ve yapılmayan, yapılamayan demiyorum, işler, alınabilecek önlemler var.
İYİP’li Sayın Buğra Kavuncu’nun attığı bir tweet var, 3 Ağustos 2022’de Kahramanmaraş İYİP İl Başkanı Sayın Ahmet Çabukel bir grup partiliyle birlikte bir basın toplantısı düzenliyor ve çok net bir biçimde Maraş’ta çok kısa vadede (deprem önümüzde değil ayaklarımızın altında ifadesini kullanıyor) yedi şiddetinin üzerinde iki deprem evet 2 deprem beklendiğini açıklıyor.
Bu videonun sürekli twitterda dolaşımı sağlanarak Erdoğan’ın gözüne sokulması gerekiyor.
Gelelim deprem notlarıma:
1-Erdoğan için çok büyük bir zül, Dünya Bankası deprem nedeniyle Türkiye’ye sağlayacağı 1.8 milyar dolarlık kaynağın merkezi hükümete değil proje karşılığında yerel yönetimlere verileceğini açıkladı. Kimse artık güvenmiyor Erdoğan’a, ne acıklı bir durum.
2-Erdoğan deprem bölgesine gideceği için iki gece önce Bilgi Teknolojileri Kurumu internet için bant daraltması uyguluyor; bugün iyi bir haber de vardı basında, CHP, Ulaştırma Bakanı ve Cumhurbaşkanlığı İletişim bilmem nesi Fahrettin Altun için bu bant daraltma çirkinliği için suç duyurusunda bulunmuş, merakla izleyeceğim sonucu çünkü Erdoğan’ın güvenliği için alınan bu bant daraltma kararı çok sayıda insanın hayatını çok olumsuz etkiledi, belki çok sayıda insanın ölmesine neden oldu.
Tamam Cumhurbaşkanının güvenliği önemlidir ama asla ve asla başka vatandaşların yaşamları pahasına olmamalı bu güvenlik arayışı.
O gece ve sabahı CHP’nin haklarında suç duyurusu yaptığı iki kişi kanımca insanlığa karşı suç işlediler.
3-Bu korkunç depremi duyduktan biraz sonra aklıma Hasan Kaçan geldi; Hasan Kaçan’ı tanırsınız muhtemelen, ekranlarda “devlet size şefkat elini uzatıyor” diyerek çıkan en son imar affını (imar barışı idi son adı) kamu spotları ile duyuran, katılım sağlayan sanatçı (!!!).
Maraş’ta, Hatay’da ve tüm bölgede imar barışları, imar afları kepazelikleri ile devletin uzattığı elin şefkat eli mi, başka bir şey mi, Azrail’in eli mi olduğu görülüyor.
Sayın Hasan Kaçan bu günlerde acaba Antakya’ya, Malatya’ya, Maraş’a gidebilir mi?
Hoş, Sayın Cumhurbaşkanı da Antakya’ya gidemedi bugün, program değişikliği yaptı.
4-Bu deprem felaketi görmek isteyenlere Türkiye için AB standartlarının, AB tam üyelik sürecinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi.
AB ile tam üyelik müzakerelerinin başladığı 2005 senesinden günümüze Türkiye kamu alımları (ihaleler) dosyasında ilerleme sağlayabilse idi (ihale rantlarının üzerine oturmak için ilerleme sağlamak istemedi birileri) yeni yapılan kamu binaları bu ölçüde yıkılmaz, hastaneler, okullar ve diğer kamu binaları ayakta kalır, bu karanlık günlerde hizmete devam edebilirlerdi.
5-Erdoğan deprem sonrası hemen bu işi nasıl lehime çeviririm diye düşünmeye başladı ve tüm depremzedeler için yapılacak yeni konutların bir senede teslim edileceğini açıkladı; bu çok önemli bir vaat, bizlere de bu vaadin takipçisi olmak düşüyor.
6-“Bu ülkede hiçbir başarı cezasız kalmaz” diye bir söz var, her yaşanan bu sözün doğruluğunu kanıtlıyor sanki; en son olarak da bir akbabalar grubu Haluk Levent’in emeklerine, çabalarına konmak istiyor ama Haluk Levent bu akbabalara üç boy büyük gelebilir, benden hatırlatması.
7-Hatay’da çöken Rönesans Rezidans’ın müteahhidi gözaltına alınmış; aklıma da Gölcük depreminin Veli Göçer’i geldi, kendisi sanki tüm o yıkılan binaların müteahhidi imiş gibi tek başına basının önüne atılmış idi, bir süre hapis yattı, sonra da çıktı, endişem bu son depremde de benzer şeylerin yaşanacak olması.
Yıkılan kamu binalarının müteahhitleri, kontrol mühendisleri de sorgulanacaklar mı acaba?
Belediye başkanları, bakanlar?
Deprem notlarını şimdilik kesiyorum ama muhtemelen uzun bir süre bu deprem meselesi ve uzantılarını konuşacağız zaten.
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***