Gazeteci İskender Bayhan, işsizlik verilerini Zeliş Irmak’ın sunumuyla Gündem Özel’de değerlendirdi.
İskender Bayhan’ın değerlendirmelerinden satır başları şöyle:
TÜİK’in başında bulunan kişi mayıs ayının sonunda atanan Muhammet Cahit Şirin’den sonra TÜİK’in rakamları daha da güvenilmez oldu. TÜİK başkanı atamanın hakkını veriyor. TÜİK Türkiye’de işsizliğin gerçek durumunu araştırıp rakam açıklamak için uğraşmıyor. TÜİK’in işsizlik gerçeğinin üzerini istatistik oyunlarla örtme operasyonu diyebileceğimiz bir yaklaşım bu.
Nisan ayında işsizlik düşmüş TÜİK’e göre. Daha pandeminin başlamadığı marttaki işsizlik ortada. Nisanda ise pandemi dolayısıyla kapanan işletmeler oldu, ara veren işyerleri oldu vs. Ama bu gerçeğe rağmen nisanda işsizlik düştü açıklaması yapıyorlar. Esas mesele, işçilerin emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları açısından tablo ne ve işsizlik nerede duruyor diye bilimsel araştırma yapmak yerine, hükümetin işine geldiği gibi rakam açıklanıyor. Bir ülkede en zor üstü kapatılacak gerçek işsizlik gerçeğidir. Çünkü insanlar bunu yaşamlarının her anında hisseder. Bunu saklayamazsınız.
TÜİK’in mantığına göre nisan ayında bile düşmüşse işsizlik, mayıs ayında yüzde 10’un altına düşmeli. Ama gerçekte düşer mi? Türkiye’de gerçek işsizliği ortaya çıkarmak için bir çalışma yapılmıyor bu kurumlarda.
İŞÇİLERİ EN FAZLA KUŞATAN BASKI İŞSİZLİK
Farklı ülkelerde işsizliğe dair yapılan eylemlere baktığımızda Türkiye’de kitlesel tepkiler açısından bir zayıflık söz konusu. Elbette her ülkeyi kendi özgün koşullarına göre değerlendirmek lazım. İşsizlik, sınıf mücadelesinde temel olarak mücadele konusu olma açısından her zaman sivrilemeyebiliyor. Ama işçi ve emekçinin her eyleminde de işsizlik bir talep olarak dillendiriliyor. Fabrikalarda işyerlerinde işçileri en fazla kuşatan baskı işsiz kalma korkusu. Bu durumda, işsizliğin bugüne kadar kitlesel bir tepkiye dönüşmemiş olması dönüşmeyeceği anlamına gelmiyor. (WEB TV)
Reklam
Kaynak: Evrensel