Önceki akşam İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun (İzBBŞT) sahnelediği Bahar Noktası’nın galasındaydım. Her yeni oyunun galasında olduğu gibi Tunç Soyer de galadaydı ve oyun sonrasında sanatçıları kulise geçerek kutlamayı ihmal etmedi.
İkinci yılındaki İzBBŞT’nin geçen sezonki oyunları sonrasında (Azizname, Bir Felaket Kutlaması -Tavşan Tavşanoğlu-, Mor Şalvar ve Robinson Dans Öğreniyor) bu sezon Benim Naçiz Vücudum-Gazi Paşa’ya Suikast ile açılmıştı.
Bahar Noktası, Shakespeare’in Bir Yazdönümü Rüyası’nın Can Yücel’in Türkçe söyleyişi. “Çeviri” değil de “Türkçe söyleyiş”. Çünkü, Can Yücel’in birebir çeviri yerine muzip bir Türkçeleştirmesine dayanıyor oyun.
ERTEN DE YÜCEL’İ TAMAMLAYINCA NEFİS BİR “BAHAR NOKTASI” ÇIKMIŞ ORTAYA
İzBBŞT Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten yönetiyor Bahar Noktası’nı. Sahne ve Giysi tasarımı Özlem Karabay’ın. Işık tasarımı ise Yakup Çartık’ın. Can Yücel marifetiyle Erten’in dediği gibi iklim ve coğrafya değişikliğine uğrayan ve düşle gerçek arasında gidip gelen ve masallarla ve efsanelerden devşirilen unsurlarla zenginleşen komedi, İzmir’in karşısındaki bir adada geçiyor. Can Yücel’in tercihi tercihi coğrafi sınırları kaldırmak. O yüzden Shakespeare’in aslında Atina’da geçirdiği oyun şimdi başka bir yerde geçiyor ve İstanbul’un Kız Kulesi’ne kadar da uzanıyor. Haliyle oyundaki kavramlara ve deyimlere takla attırılıyor, oyun da başka bir tarihe ve coğrafyaya evriliyor.
Tabii, yönetmen Erten de oyunu “Türkçe söyleyen” Yücel’in ritmini çok da başarılı bir şekilde tutturuyor ve o yüzdendir ki oyunu Akdeniz’e doğru çekiyor. Osmanlı’nın son dönemlerinde Müslüman ve Rum ahalinin bir arada yaşadığı bir atmosferde geçen oyundaki “İzmir” göndermeleri de cuk oturuyor doğrusu.
GÜÇLÜ BİR SAHNE VE KOSTÜM TASARIMI, GÜÇLÜ OYUNCULUKLAR
Özlem Karabay, rejinin öngördüğü temel sahne tasarımından uzaklaşmadan oyunun önceki versiyonlarına bakmış ve kendi dokunuşlarını da yapmış. Ege’de geçen bir aşk masalının fantastik ve büyülü atmosferini dekor ve kostümle, aksesuarla oluşturmayı başardığını not etmeliyim (Bu arada gözüm Karabay’ı ısırıyor ama bir türlü çıkaramıyordum. Ta ki geçenlerde bir yemekte yan yana oturup sohbet edene kadar… Meğer Moda’daki Oyun Atölyesi’nden hatırlıyormuşum. Üstelik Moda’da aynı sokakta oturuyormuşuz! Demek istediğim, Karabay nitelikli bir özel tiyatroda, Haluk Bilginer yönetimindeki Oyun Atölyesi’nde pişen bir yaratıcı. İzBBŞT’ye katkısı Erten’in de yol göstericiliğiyle yüksek olacaktır).
22 oyuncunun rol aldığı oyunda birçok oyuncu birden fazla karakteri canlandırıyor. Yardımcı yönetmen ise Hatice Aslan. Ada Valisi’ni Ufuk Aşar, sözlüsünü Melis Caba; Eleni’nin babasını Ayhan Anıl, Eleni’nin sevgilisini Burak Talı, taliplisi Dimitri’yi Efe Ünal; Dimitri’nin aşığını Dalya Kilimci, Eleni’yi Başka Akbay neredeyse kusursuz oynuyorlar. Ki, oyun birkaç sahnelenmeden sonra daha da oturacaktır. Diğer rollerde de başarılı bir performans gördüğümü söyleyebilirim. Piramus’ta deneyimli oyuncu Burak Şentürk döktürüyor yine. En “kıç rol”deki kör akordiyoncu oynayan Yiğit Aksütlü’nün çizdiği karakter bile akılda kalacak cinsten.
İzBBŞT’TEN MÜJDELER
Bitirirken oyunlarını baştan ayağa yenilenen Kültürpark’taki İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde sahneleyen İzBBŞT’den başka müjdeler de vereyim. Bahar Noktası’nı Bulgar kara mizah ustası Stefan Tsanev’in başyapıtı “3 Nalla 1 At” izleyecek. Baharda ise Güngör Dllmen’in klasikleşen Deli Dumrul’u izleyiciyle buluşacak. 23 Nisan’da da yeni bir çocuk oyunu, Soytarılar Okulu devreye girecek.
Evet, İzBBŞT’nin belgisiyle sonlandırayım yazıyı; “Sahne bizim, tiyatro sizin”.
O halde, iyi seyirler…
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***