Maske ve başlık uzattı bize Fabian. İsyan günlerinde aynı yerde kalıyorduk. Çok bira içiliyordu ve boş şişelerle geri dönüşüm için molotof yapılıyırdu kaldığımız yerde. Hükümet meydanının biraz ötesindeydi ev. Evin üstünden geçerek kaçıyorlardı devlet başkanları helikopterle. Biz daha çok meydanda oluyorduk ama. Akşamları şerefine içiyorduk ve yeniden şişe biriktiriyorduk.
Bir ekmek fabrikasının içine girmek için takıyorduk bu sefer maskeyi. Maskenin de eski anlamı kalmadı, sıradanlaştı. ‘ Adları ve Yüzleri olmayanlar’ diyordu Sub Kumandan Marcos, kar maskesinin altında. Maskeyle bir kimlik kazanıyordu Zapatistalar. Şimdi maske eski havasını kaybetti ama yine de insanı koruyor mikroplara ve devletlere karşı
Bu ekmek fabrikasını işgal etmişlerdi işçiler. İflas etmişti fabrika ve tazminatlarını ödememişti işçilerin. İşsizlik zaten kol geziyordu dışarda. Güzel gelenekleri var Arjantin’nin, fabrika işgal edip, kooperatif kurup işletmek gibi. Tango kadar estetik bir şey.
Ekonomia Popular’a üyeler yani ‘Halkın ekonomisi’nin parçası ve 1 milyon 250 bin kişi bu ekonominin parçası. Buna üye olan bazı sendikalar, en büyük sendikalardan daha büyük. Çünkü unformal işçileri de kapsıyor.
Gülerek çalışıyordu işçiler. Çok övmek istemem mesai saatlerini, çalışmak yorar ve çalışmak özgürlüktür’ yazıyordu toplama kamplarının girişinde ama sahiden mutsuz değillerdi. Makineye hamur veriyorlardı. Çıkartıp paketliyorlardı. Bir ara verip, sarılıyorduk, sonra devam ediyorlardı. Patronsuz bir hava vardı koridorlarda, ekşi bir patron kokusu yoktu yani.
Sevgili okur uzaklardan, naif, keyifli bir şey anlatmıyorum. Seçim sonrası her durumda iflas edecek bir çok fabrika olacak ve yani işsiz bir çok arkadaş
Şimdi herkes adaylar üzerinde konuşurken, ehven ve şer arasında med- cezir hayata ara verip mutlaka bu hayatı nasıl sürdüreceğimizi de düşünmemiz lazım.Yıllar önce işgal fabrikasında bir genç kadınla konuşuyordum, patronsuz çalışmak mümkün mü diye. Bu soru bana garip geliyor dedi, neden patronla çalışıyoruz? Bunu anlamıyorum…
Şimdiden bir slogan bırakıp buraya, eski arkadaşlarla buluşmaya gidiyorum; İşgal et, diren ve üret!
Metin Yeğin: Metin Yeğin: Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah… CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200’e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye’de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; Gazeteduvar, dünyada, Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10’dan fazla kitaba sahip. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***