WASHINGTON – Türkiye F-16 filosunu yenilemek amacıyla ABD’den 40 adet Blok-70 model F-16’nın yanısıra 80’e yakın modernizasyon kiti; Atina ise ABD’den yeni nesil savaş uçağı F-35 talep ediyor. Kongre onayına tabii olan her iki satış sürecinin sonucu bölgede rakip iki NATO üyesinin savunma kabiliyetlerini ve dengeyi etkileyecek.
Yunanistan geçen yıl ABD’den 28 adet yeni nesil F-35 savaş uçağı satın alma talebinde bulundu. Türkiye ise daha önce üretim ortağı olduğu F-35 programından Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi alması sebebiyle çıkarılmıştı.
Amerika Rus sistemini gelişmiş teknolojiye sahip gizli kimlikle uçabilen F-35’lere yönelik bir tehdit olarak algılıyor.
Türkiye ve Yunanistan’a F-16 ve F-35 satışı için Kongre onayı gerekiyor. Onay sürecinde etkili olan Senato Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Bob Menendez geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada Ankara’ya F-16 satışına itirazını sürdürürken; “güvenilir bir müttefik” olarak tanımladığı Atina’ya F-35 satışına destek verdi.
VOA Türkçe’ye geçtiğimiz hafta konuşan uzmanlar da, F-16 satışına Kongre desteğiyle Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini onaylaması ve Suriye’nin kuzeyinde yeni bir askeri harekattan kaçınması arasında bir ilişki kurmuştu. Ankara’nın F-16 savaş uçağı ve modernizasyon kiti talebi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun geçen haftaki Washington temaslarında gündeme geldi.
Uzmanlar Türkiye’nin talep ettiği F-16’ları alamaması ve Yunanistan’ın F-35’leri alabilmesi halinde uzun vadede Atina’nın hava kabiliyetinde daha avantajlı konuma gelebileceği ihtimalini dile getiriyor ve Türkiye’nin önündeki başka seçenekleri değerlendirebileceğini belirtiyor.
F-16’ya alternatif: Eurofighter Typhoon
VOA Türkçe’nin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi (EDAM) Başkanı Sinan Ülgen, Kongre kaynaklı olası engellemeler sebebiyle bu savunma paketinin akıbetinin belirsiz olduğunu ve sürecin NATO’nun genişlemesi konusundaki gelişmelere göre ilerleyebileceğini belirtti.
Türkiye’nin kendi milli muharip uçağı üzerinde çalıştığını da hatırlatan Sinan Ülgen, bir diğer seçeneğin İngiltere’nin muharip hava savunmasının bel kemiğini oluşturan Eurofighter Typhoon uçakları olduğunu söyledi. Bu konuda İngiltere ile müzakerelerin sürdüğünü belirten Ülgen, bu uçakların F-35’lerin alternatifi olmadığının da altını çizdi.
Yunanistan’ın da Fransa’dan Rafale savaş uçakları aldığını anımsatan Ülgen, “Türkiye’nin F-16’ları alamaması, uçakların modernizasyonunu yapamaması ama Yunanistan’ın F-35 ve daha kabiliyetli F-16’ları alması durumu hava üstünlüğünün Yunanistan lehine değişmesi riskini getiriyor. Türkiye hava üstünlüğünü kaybetmemek için alternatif arayışında. Bir dönem Rusya denmişti ama bu şartlarda siyaseten olması mümkün değil. NATO ekosistemi içinde İngiltere’den uçak alınması sözkonusu olabilir” diyor.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar geçtiğimiz hafta sonu İngiltere’de Savunma Bakanı Ben Wallace ile biraraya gelmişti. Konunun bu görüşmede gündeme gelmiş olabileceği belirtiliyor.
F-16’lara yoğun talep
ABD’de savunma alanındaki gelişmelere odaklanan Defense News’un geçen haftaki bir haberine göre, F-16 talebi hemen onaylansa bile Türkiye’nin uçakları ne zaman teslim alabileceği belirsiz.
İngiltere’de geçen yıl Temmuz ayında yapılan savunma fuarı sırasında soruları yanıtlayan F-16’nın üretici firması Lockheed Martin’in strateji ve iş geliştirmeden sorumlu başkan yardımcısı Erin Moseley, “F-16’larda ciddi bir yığılma var. Uluslararası müşteriler yeni F-16’lara büyük ilgi gösteriyor” demişti.
Lockheed Martin’in CFO’su Jay Malave de geçen yaz şirketin kar oranlarına ilişkin yaptığı bilgilendirme toplantısında Tayvan ve Bahreyn dahil çok sayıda ülkenin F-16 siparişi beklediğini söylemişti.
Lockheed Martin, artan F-35 üretimi faaliyetlerine yer sağlamak amacıyla Teksas’taki F-16 üretim tesisini 2019 yılında South Carolina’ya taşımıştı.
Yeni F-16 uçaklarının üretiminin yanısıra eski modellerde modifiye işlemleri de bu tesiste yapılıyor.
South Carolina eyaletindeki üretim tesisinin 2030 yılına kadar en az 128 adet F-16 üretmesi bekleniyor.
Çalışmaların bu yıl yoğunlaşması ve üretim kapasitesinin yeni dijital teknolojinin desteği ve bazı parçalarda tedarikçi sayısının artmasıyla ayda dört uçağa kadar arttırılması planlanıyor.
ABD’nin denge yaklaşımı sona mı erdi?
ABD geçmişten bugüne, Kıbrıs sorunu ve Ege Denizi’nde kıta sahanlığı konularında anlaşmazlık yaşayan iki NATO müttefiki Türkiye ve Yunanistan arasında bir denge gözetti.
ABD Dışişleri Bakanlığı Türkiye’ye F-16 ve Yunanistan’a F-35’lerin olası satışı konusunda geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, her iki ülkeyi önemli NATO müttefiki olarak tanımladı, ancak teklif edilen savunma satışı ya da transferi konusunda Kongre’ye resmi bildirim olmadan yorum yapmadıklarını kaydetti.
EDAM Başkanı Sinan Ülgen, yapılan açıklamalar ve hayata geçirilen girişimlerin, Amerika’nın denge politikasının değiştiğine işaret ettiği görüşünde.
Amerika’nın yaklaşımını gözden geçirmesi gerektiğini söyleyen Ülgen, “İki NATO ülkesinin ihtilaflı bir ilişki içinde olmalarının beslenmemesi lazım. Bu durum Amerika perspektifinden Türkiye’nin zemin kaybetmesinin sonucu olarak karşımıza çıksa da, Avrupa’nın güneydoğusunda iki NATO ülkesi arasında ihtilaflı ilişkinin desteklenmemesi gerek” diyor.
Ülkelerin askeri kapasitelerini inceleyen ve raporlaştıran 2023 Küresel Ateşgücü Endeksi’ne (GFP) göre, NATO’nun ikinci en büyük ordusuna sahip olan Türkiye askeri gücü bakımından 145 ülke içinde 11. sırada. Aynı endekse göre Yunanistan 30. sırada bulunuyor.
Türkiye hava, kara ve deniz gücünün yanısıra; lojistik, insan gücü ve savunma bütçesi gibi kriterler bakımından da Yunanistan’dan üstün konumda.
Endekse gore, ikisi de bu yıl içinde seçime gidecek olan Yunanistan ve Türkiye bugün dünyada izlenmesi gereken sıcak noktalar arasında yer alıyor.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis geçtiğimiz hafta İsviçre’nin Davos kasabasında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda yaptığı açıklamada Türkiye ve Yunanistan’ın savaşmayacağını söyledi.
Yunan Başbakan, “Türkiye’de hangi hükümet başa gelecek bilmiyorum ama gerilimi düşürmenin, bazı konularda görüş ayrılıklarının aşılamayacağını kabul ederek ortak çıkarlar üzerinde çalışmanın yollarının olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Miçotakis, “çok çok zor anlar yaşanmış olmasına rağmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la da çözüm bulmanın imkansız olduğunu düşünmediğini” de ekledi.
“Türkiye durumun sorumlusu olarak görülmek istemeyecektir”
EDAM Başkanı Sinan Ülgen, Amerika’nın Türkiye’de 14 Mayıs tarihinin telaffuz edildiği seçimlere 4 ay kala, F-16 konusunda çok olumlu veya olumsuz ya da kaydadeğer bir adım atmasını öngörmüyor.
11-12 Temmuz’da yani Türkiye’de yapılması planlanan seçimlerden yaklaşık 2 ay sonra Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta NATO zirvesi düzenlenecek.
Sinan Ülgen, Türkiye’nin NATO’nun genişlemesinin önündeki bir engel ya da anlaşmazlığın sorumlusu olarak görülmek istemeyeceğini ve bu nedenle seçimle zirve arasındaki kısa dönemde bir çözüm umduğunu belirtiyor.
Eski NATO Komutanı: “İttifakın 70 yıllık tarihinde önemli dönüm noktasındayız”
20 Ocak’ta Bloomberg için konuyla ilgili bir görüş yazısı kaleme alan eski NATO Avrupa Müttefik Yüksek Komutanı Emekli Amiral James Stavridis, İsveç ve Finlandiya’nın üyelik başvurusuyla birlikte NATO’nun 70 yıllık tarihinde en önemli dönüm noktalarından birisine gelindiğini; ancak Türkiye’nin bu süreci yavaşlattığını belirtiyor.
Emekli Amiral Stavridis 2009 yılında NATO’nun Yüksek Müttefik Komutanlığı görevine geldikten sonra, Yunan-Amerikan bir mirasa sahip olmasına rağmen ilk ziyaret ettiği başkentin Ankara olduğunu vurguladı.
Stavridis Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın Ankara’nın talepleri konusunda birbiriyle yakın istişare içinde olması gerektiğini ancak özellikle İsveç’in bu konuda Türkiye’ye pek çok taviz verdiği görüşünü dile getirdi.
NATO ittifakına yönelik en büyük tehdidin terörizm değil; Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi olduğunu kaydeden Emekli Amiral Stavridis, “NATO’nun Türkiye’nin aktif ve pozitif bir üye olmayı sürdürmesine ihtiyacı var. Finlandiya ve İsveç’in de ittifaka katılması gerekiyor. Hiç kimse bu ülkeler arasında bir tercihe zorlanmak istemiyor. Bunun olmamasını sağlamak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kalıyor” ifadelerini kullandı.