Salı günleri siyasetin civcivli zamanları olur hep.
Siyasi partiler, grup toplantılarını yaparlar ve partilerin genel / eş başkanları önümüzdeki günlerin siyasi gündemini belirlerler.
Bu hafta, Devlet Bahçeli, grup toplantısı sonrasında Sinan Ateş suikastıyla ilgili soru soran gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu’na “Hadi işine bak” dedi. Hatta Bahçeli’nin korumaları Yazıcıoğlu’nu tartaklayarak uzaklaştırdı.
İşimize nasıl bakalım Beyefendi? Normal şartlar altında değiliz.
Daha önce, Erdoğan bir grup toplantısında, tüm partili milletvekillerinin, ziyaretçilerin, canlı yayın yapan gazetecilerin, dolayısıyla milyonlarca yurttaşın gözlerinin içine bakarak Gezi Direnişi’ne katılan kadınlara “sürtük” dediydi. Oturup günlerce bunu konuştuk.
Normal bir ülkede yaşasaydık, mikrofonlara her konuştuğunda sorardık ona:
“Kadınlara nasıl böyle dersin?”
Memleketin İçişleri Bakanı’na Sezgin Baran Korkmaz’ı, uyuşturucu çeteleriyle olan bağlantısını, Marina’yı, limanı, kokaini, Sedat Peker’den 10 bin dolar alan milletvekilini, hatta Sedat Peker’in durumunun sorulması gerekir. Gazeteciler sorarlardı normalde…
Normal bir ülkede gazeteciler dosya hazırlarlar. Ülkedeki yolsuzlukların peşine düşerler. Cinayetlerin ardını araştırırlar. İşkenceye, kötü muameleye, gözaltında kaybetmeye, kimyasal silaha, sivil ölümlere mani olmak için çaba gösterirler gazeteciler.
Hastaneleri, postaneleri, belediyeleri, vergi dairelerini, bakanları, müsteşarları, damatları, mafyayla çekilen pozları, hırsızlıkları, uğursuzlukları…
Kürtleri, kadınları, çocukları, hayvanları, mahkumları, hasta mahkumları, işsizliği, açlığı, siyasi cinayetleri, dereleri, tepeleri, zeytinleri, inşaatları, iş cinayetlerini, LGBT’leri…
Normalde sorarlar gazeteciler. Halk adına sorarlar, meslek etiği adına sorarlar, işlerini iyi yapmak için sorarlar, hayatlarını bu işten kazandıkları için sorarlar, iş tarifleri, meslekleri bu olduğu için soru sorarlar gazeteciler.
Şimdi kalkmış “Hadi işinize bakın” diyor. Peki, işimize bakalım. Tartaklanan meslektaşımız Yıldız Yazıcıoğlu’nun kaldığı yerden soru soralım.
Sinan Ateş, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin onayıyla mı öldürüldü?
Devlet Bahçeli, Sinan Ateş’i kimlerin öldürdüğünden en azından haberi var mıdır?
Devlet Bahçeli, Sinan Ateş’in öldürülmesini engelleyebilir miydi?
Devlet Bahçeli, Sinan Ateş cinayetinin aydınlatılmasına mani olmak için şu anda siyasi nüfuzunu kullanmakta mıdır?
MHP Genel Başkanı olmasının gücüyle, polise, savcıya, hakime müdahale etmekte midir?
Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği iddiaya doğru mudur? Katiller, Bahçeli’nin yanında mı saklanmaktadır?
Sinan Ateş’in öldürülmesi ile Mersin Limanı’ından sevkiyatı süren kokain ticareti arasında bir ilişki var mıdır? Sinan Ateş, uyuşturucu işine karşı olduğu için mi narkotik çetelerce katledilmiştir?
Süleyman Soylu bu cinayetin neresindedir? Bakan olarak üzerine düşen görevleri eksiksiz olarak yerine getiriyor mudur?
Sinan Ateş’in Ankara’nın ortasında vurulmasıyla ilgili iki çift lafınız yok mudur Devlet Bey.
Hadi biz şimdilik işimize baktık diyelim.
Şimdi sizin yapacak işiniz nedir Devlet Bey? Bu sorulara cevap verin…
Hadi işinize bakın…
Hayko Bağdat: 1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002’de Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007’de katledilen Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’da seyirci ile buluştu. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteciliğe ve üretmeye devam ediyor.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***