AMED – TBB’nin İmralı’daki görüş yasağına karşı baroların yaptığı başvuruyu gündemine alarak Adalet Bakanlığı’na yazı gönderdiğini aktaran ÖHD Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker, “Henüz bir cevabının olup olmadığını bilmiyoruz” dedi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile tutuklular Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’dan 21 ayı aşkın bir süredir haber alınamıyor. Avukat ve aile görüş başvurularına yanıt verilmezken, hukuk örgütlerinin tecride karşı girişimleri sürüyor. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Amed, Şirnex, İstanbul, Ankara, İzmir, Colemêrg, Wan, Ankara, Mêrdîn, Êlih ve Mersin barolarına başvuruda bulundu. Başvurularda, avukat görüş yasağının kaldırılması, iç ve uluslararası mevzuatta yer alan hakların temini için yapılan başvuruların takibi yapılması istendi. Bunun üzerine bazı barolar, Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesi ve hak ihlallerinin ortadan kaldırılması için Adalet Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği’ne (TBB) başvurdu. TBB’nin söz konusu başvurular üzerine harekete geçtiği ve konuyu Adalet Bakanlığı’na sorduğu öğrenildi.
Başvuruya dair Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtlayan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker, TBB’nin Amed, Şirnex ve Wan barolarının talebi doğrultusunda Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunduğunu aktardı.
İMRALI DİRENİŞİ
Şeker, 25 Mart 2021’de Abdullah Öcalan ile yapılan kesintili telefon görüşmesinin ardından tecridin mutlaklaştırıldığına işaret ederek, “1999’dan bu yana süreci göz önünde bulundurarak tartışıyoruz. Çünkü İmralı Ada Hapishanesi oluşturulurken belli bir mantık ve mantaliteyle oluşturuldu. Uluslararası güçlerin komplo sürecini devam ettirmek için özel oluşturdukları bir sistem. Bu sistemin birçok boyutu söz konusu. Uluslararası güçler, Kürt siyasi hareketini tasfiye etmeyi Sayın Öcalan şahsında hayata geçirmeye çalıştılar. Ancak hesaba katmadıkları bir şey oldu; Sayın Öcalan 1999’dan bu yana İmralı Ada Hapishanesinde uluslararası güçleri ve Türkiye devletinin baskılarına karşı bir direniş gerçekleştirdi” dedi.
‘MUTLAK İLETİŞİMSİZLİK VAR’
Öcalan’ın direnmesiyle tecridin de ağırlaştırıldığına dikkati çeken Şeker, “Son dönemlerde direnişin olduğu alanlarda bir tecrit uygulamasının baş gösterdiğini gördük. Özellikle Sayın Öcalan’ın son telefon görüşmesinden bu yana, tecrit daha çok toplum üzerinden hissedilmeye başladı. Tecridi değerlendirirken bütünlüklü olarak, bütün boyutlarıyla değerlendirmek gerektiğini inanıyoruz ve bunun siyasal, sosyolojik ve hukuki birçok boyutu var. Bu durum hem Türkiye yasalarında hem de uluslararası hukuk normlarında bir işkence hali olarak tanımlanıyor. Çünkü Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) zaman zaman yayınladığı raporlarda kendi ifadeleriyle bunun bu şekilde tanımlanması söz konusu. Çok üst seviye bir şeyden bahsediyoruz. Tecrit derinleştirilmiş ve mutlak bir hal var. Tamamıyla dış dünyadan, ailesinden, avukatlarından izole edilmiş, mutlak iletişimsizlik hali söz konusu” şeklinde konuştu.
CPT’YE İMRALI MEKTUBU
Öcalan’ın müdafiliğini yürüten Asrın Hukuk Bürosu’nun “CPT’nin Eylül 2022 tarihinde İmralı Adasına yaptığı ziyarette Sayın Öcalan’ın görüşmeye çıkmadığı duyumuna sahibiz” açıklamasına değinen Şeker, “CPT’nin 2 bine yakın avukatın başvurusundan sonra böyle bir girişimde bulunması bizim için nispeten olumluydu. Ama sonrasında yine mevcut durumun devam edilmesi kabul edilebilir bir durum değil. 2 bin avukat içerisinde farklı farklı ülkelerden hukukçular vardı. Bu hukukçularla tekrardan değerlendirmelerde bulunmaya karar verdik. Nasıl bir yol haritası çizebiliriz diye. CPT’nin bu raporu açıklaması ya da bu görüşmesine dair bilgi vermesi için bu anlamda tekrardan bir araya geleceğiz. Tekrardan CPT’ye bir mektup gönderildi. Bir çağrı daha yapıldı, şimdi bunun sonucunu bekliyoruz. CPT buna nasıl refleks geliştirecek. Önümüzdeki süreçte göreceğiz” diye konuştu.
TBB HAREKETE GEÇTİ
Şeker, bir süre önce birçok baroya başvuru yaptıklarını anımsatarak, bazı baroların bunun üzerine TBB’ye başvuruda bulunduklarını ifade etti. Başvurularda görüşmelerin neden engellendiğinin sorulduğunu kaydeden Şeker, girişimlerinin sürdüğü bilgisini paylaştı. Şeker, “TBB ile birebir görüşmeler sağlamaya çalışıyoruz. TBB’nin, 3 baronun başvuru dilekçesi talebini değerlendirerek, gündemine aldığı ve Adalet Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı’na bağlı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne yazı gönderdiğini biliyoruz. Böyle bir bilgi aldık. Resmi bir açıklama yapılmadı ancak biz bu bilgiye sahibiz. Bu anlamda öğrendiğimiz kadarıyla neden avukat görüşünün yapılamadığına dair Adalet Bakanlığına soru sorulduğunu biliyoruz. Henüz Adalet Bakanlığının bir cevabının olup olmadığını bilmiyoruz. Ama ilerleyen süreçlerde bunu da takip etmeye çalışacağız” dedi.
‘AVUKAT GÖRÜŞLERİ CEZALARLA ENGELLENEMEZ’’
Abdullah Öcalan ile 2019 yılında yapılan görüşmeler sonrası dönemin Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün görüşmelere dair yaptığı “herhangi hukuki bir engel yok” sözlerini anımsatan Şeker, “Avukat görüşü önünde herhangi bir engel yoksa o zaman nedir bu engel? Bunun açıklaması yapılmalı. Bütün bunlar iktidarın Kürt meselesine bakış açısıyla alakalı bir durum. Yoksa hukuk mekanizmaları içerisinde açıklayabileceğimiz bir durum söz konusu değildir. Belki son dönemlerde Asrın Hukuk Bürosunun yaptığı açıklamalarda da karşımıza çıkıyor; İşte Adalet Bakanlığın verilen bazı cevaplarda disiplin cezaları öne sürülüyor. Ama Türkiye mevzuatında ceza infaz kanununda ya da bütünleyici kanunlarda böyle bir uygulamanın olmadığını biliyoruz. Bir hükümlünün disiplin cezası alması avukat görülerinin önünde engel değildir. Disiplin cezalarında, aile, telefon, vasi, dışarıya ve içeriye mektup gönderilmesi engellenebilir. Ancak hiçbir koşulda avukatın görüşü engellenemez. Çünkü avukatın görüşü savunma hakkıyla birebir bağlantılıdır. Savunma hakkı da anayasal güvence altındadır. Bu uygulamalar Sayın Öcalan şahsında Kürt sorunun ele alınmasıyla alakalı” şeklinde konuştu.
HUKUKİ MÜCADELE
Tecride karşı hukuki mücadele verdiklerini vurgulayan Şeker, “hukukun üstünlüğü” ilkesinin bertaraf edilmesinden kaynaklı görüşmelerin engellendiğini ifade etti. Şeker, şöyle devam etti: “Yasal ve anayasal hiçbir hak güvence altına değil. Biz de bunun tesisi için olabildiğince bir mücadele yürütmeye çalışıyoruz. Bu hukuksuzluğun ortadan kalkması için programlar yapacağız. Hem ülke sınırları içerisinde hem de uluslararası kamuoyu mekanizmalar içerisinde önümüze koyduğumuz programlarımız var. Tecritle sadece Sayın Öcalan ile görüşmeyi kastetmediğimizi bilinmeli. Orada kullanılan her uygulama görmezden gelindikçe toplumun her kesimine yansıyor. Cezaevinde, sokakta, evimizde, kurumlarımızda ve iş hayatımızda uygulanıyor. Hayatın her alanına sirayet etmiş durumda. Ciddi sorunlar yaşıyoruz. Her bir bireyin her kesimin bu anlamda elini taşın altına koyması gerekiyor. Hayal ettiğimiz demokratik düzeni ancak birlikte mücadeleyle sağlayabiliriz.”
MA / Ruken Polat
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***