CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, AFAD ile ilgili çok konuşulacak bir belge açıkladı. Birçok usulsüzlüğe ve yolsuzluğa dikkat çeken Taşcıer, şu ifadeleri kullandı:
“AKP 20 yıldır Devlet’i hesap vermeden, Anayasa ve kanunları tanımadan, adeta bir çiftlik gibi, hatta çiftlikten de öte bir anlayışla yönetiyor.
Ben bugün size, bu anlayışın yönettiği bir kurumdaki usulsüzlüklerden ve yol açtıklarından bahsedeceğim.
Bu usulsüzlüğe batmış yapının adı, AFAD, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı.
Bu yapıyı zihnimizde daha net oluşturmak için geçmişe dönerek AFAD hakkındaki Sayıştay raporlarına bakmamız gerekiyor. Bu raporlara yıl yıl bakıldığında puzzle’ın sadece birkaç parçası görülüyor. Ama hepsine topluca baktığımızda, yolsuzluğa kapı açan usulsüzlüklerin bir kurumun nasıl içine işlediğini görebiliyoruz.
AFAD’ın görevi, afet ve acil durumlara karşı gerekli önlemleri almak, olayların meydana gelmesinden önce hazırlık yapmak, olay sırasında müdahale etmek ve olay sonrasında gerçekleştirilecek iyileştirme çalıştırmalarını yapmak, insani yardım faaliyetlerinde bulunmak.
AFAD, YARDIMLARI YÖNETİMİN KEYFİNE GÖRE YAPIYOR
Ama AFAD görevini nasıl yapıyor?
2012 raporunda Sayıştay yaptığı denetimde; AFAD’ın insani yardım faaliyetleri ve harcamalarının herhangi bir esas ve usul takip edilmeksizin yürüttüğünü tespit etmiş. Yani AFAD yaptığı yardım ve harcamalar hiçbir yazılı kurala dayanmadan, tamamen yönetimin keyfine göre yapılıyor. Ayrıca kanun, ayni ve nakdi yardımların usul ve esaslarını belirleme görevini AFAD’a vermesine karşın, Başkanlık bu görevini de yerine getirmemiş diyor. Soruyorum, kanun size yardım ve harcamalar için esas ve usulleri belirle derken neden belirlemezsiniz?
2013 ve 2014’e geliyoruz.
Bu raporlarda, Sayıştay kamu zararı tespit etmiş. Peki bunlarla ilgili herhangi bir yasal süreç başlatılıp başlatılmadığı ve sorumlularından rücu işlemi yapılıp yapılmadığı biliyor muyuz? Bilmiyoruz. Neden?
2015’te işin rengi iyice değişmeye başlıyor.
YOLSUZLUKLARA KAPI AÇAN USULSÜZLÜKLER
AFAD’ın kanuna göre, Başkanlık, bir afet veya acil durum halinde ortaya çıkan ihtiyaçların karşılanması için, ister kendi doğrudan harcama yapar ister özel hesabından AMACIYLA SINIRLI OLMAK ÜZERE, kamu kurumlarına, o kurumların bütçelerine gelir kaydetmeksizin, açacakları özel hesaplarda izlenmek şartıyla, kaynak aktarılabiliyor.
Bu sistemi neden anlattım, bugün anlattığım, yolsuzluklara kapı açan usulsüzlüklerin en bariz örnekleri işte bu yolla gerçekleşiyor.
2015’te Sayıştay denetçileri gider cetvellerine bakıyor. İl Özel İdarelerine, yaklaşık, 62 milyon lira aktarılmış. Hangi il özel idarelerine? Bilmiyoruz. Çünkü tek bir toplu kalem açılmış ve hangileri olduğu yazılmamış.
Belediyelere de tek bir toplu kalem açılmış, 148 milyon lira aktarılmış. Hangi belediyelere? Belli değil. Sayıştay denetçileri aramışlar, taramışlar, bulamamışlar. İstemişler, alamamışlar. Özel hesaptan aktarılan para nereye gitti, belli değil.
Bir belediye mi, iki belediye mi, kendi belediyelerine mi, ya da gerçekten afet için ihtiyacı olan belediyelere mi, hangisine ne kadar? Bunların kaydı yok. Ama vahamet bunla sınırlı da değil. Kanuna göre AFAD’ın afet için bu gönderdiği paraların nereye harcandığını da takip etmesi gerekiyor. Ama onu da yapmamışlar. Bir kurum, bir yere afet sonrası için para gönderiyorsa, neden hangisine gönderdiğini ve ne kadar gönderdiğinin kaydını tutmaz? Ve neden bunun takibini yapmaz?
BİR SORU SORUP YANIT BEKLEYECEĞİM
Bununla ilgili çok sorum var. Ama şimdilik sadece bir tanesini soracağım ve yanıt bekleyeceğim, umarım verirsiniz. AFAD’ın bir belediyeye afet için gönderdiği paranın bir kısmının konser için kullanıldığı doğru mu?
Bu soruma merakla cevap bekliyorum.
Bir başka mesele daha var ki “bu kadar da olmaz”dedirtir.. AFAD’ın yönetiminde ve kullanımında olan taşınmazların kaydı tutulmamış. Bakın taşınır demiyorum, taşınmazların kaydı tutulmamış. Yani AFAD nerede binası var, nerede arsası var, bunun kaydını tutmamış.
2016’ya geliyoruz.
Bir yıl önceki raporda denmişti ki, özel hesaptan çıkan paranın gittiği yer belli değil. Sayıştay bir konuda uyarı yaptıysa normalde kamu kurumunun o uyarıyı dikkate alıp düzeltmesi gerekir değil mi? Sayıştay denetiminin temel amaçlarından birisi bu zaten.
Düzeltmemişler. Yine aynı şeyi yapmışlar. 2016’da il özel idareleri ve belediyelere toplamda 120 milyon lira gönderilmiş. Akıbeti bilinmiyor. Siz bir afet için para gönderiyorsunuz, diyelim ki 10 milyon lira. Bu paranın 5 milyonu afet için harcandı, kalan 5 ne olmuş?
Bilmiyoruz… Çünkü takibini yapmamışlar, iade de almamışlar. Bu paralar özel hesaplarda ve kamu idarelerinin bütçe cetvellerinde de göremiyoruz.
BU PARALAR KİMİN CEBİNDE?
Bu paralar kimlerin cebindedir? Bu paralarla seçimler finanse edilmiş midir?
Bu kadar mı diyeceksiniz, değil. Dahası da var.
AFAD ulusal ve uluslararası insani yardımlar kapsamında düzenlenen kampanyalardan nakdi bağışlar toplamış. Evet beklediğiniz gibi, bu paraların da nereye harcandığı ya da gönderildiği belli değil.
AFAD uluslararası acil yardım özel hesaplarından da harcamalar yapmış. Ama kime, nereye, ne kadar, ne zaman yaptığı belli değil. Yani AFAD yurtdışına da doğal afet “gerekçeleriyle” para aktarmış, ama bunların izlenmesine dair kayıtlar tutulmamış.
2017’de sistem aynen sürmüş.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu, yani UNICEF’ten gelen 15.5 milyon lira ve Uluslararası İnsani Yardım kapsamında toplanan bağış ve yardımlardan da 64.4 milyon lira harcanmış. Bunların da akıbeti belli değil.
Altının çizmek için tekrar söylüyorum, Birleşmiş Milletler’in bir fonundan para alınmış ve nereye harcandığı ya da gönderildiği belli değil.
AFAD ÇİFTLİKTEN BETER
Çiftlik gibi yönetilmiş diyemiyorum, AFAD çiftlikten beter.
Özel hesap ödenekleri ve bağışlar yoluyla edinilen taşınırların, mal ve malzemelerin de kaydı ve bilgisi yok.
Afet ve acil yardım ödeneğinden karşılanan taşınırların kaydı yok.
25 Lojistik Depodaki çadır, çadır içi malzemeler, battaniye gibi taşınırların kaydı yok.
Geçici barınma merkezlerinde bulunan malzemeler, çadır, konteynır, çadır içi malzemeler, makineler, ocaklar, fırınlar, giyim malzemeleri, ayakkabılar gibi taşınırların kaydı yok.
Geçici barınma merkezlerinde bulunan ulusal veya uluslararası kuruluşlarca yapılan yardımların kaydı yok.
Uluslararası yardım ve insani yardım hesaplarından karşılanan ve yabancı ülkelere gönderilmek üzere alınan, bekletilen, gönderilen malzemelerin kaydı yok.
Soruyorum size, değil bir kamu kurumu, küçük bir büfe bile böyle yönetilebilir mi?
Para nerede belli değil, çadırlar nerede belli değil, kaç tane belli değil… Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, birçok uluslararası kurum ve kuruluştan gelen nakdi ve ayni yardımlar nerede belli değil.
Ve sadece kayıt meselesi de değil, bu nerede ne kadar olduğu bilinmeyen yardım malzemelerinin dağıtımı nasıl oluyor biliyor musunuz? Depo sorumlusunun uygulama takdirine göre. Ben demiyorum, Sayıştay raporu diyor.
O MALZEMELER DEPOLARA GİRDİ Mİ?
Soruyorum;
Acaba o malzemeler hiç depolara girdi mi? Ya da girdiyse gerçekten tamamı afetzedelere mi gitti? Acaba seçim dönemlerinde dağıtılmış olabilir mi?
Yolsuzluğa kapı açan usulsüzlük ifademin nedeni bunlar işte.
2015 ve 2016’da belediye ve il özel idarelerine aktarılan paralardan bahsetmiştim. Sayıştay’ın tüm uyarılarına rağmen 2017’de de buna devam ediliyor. Soruyorum, üç sene boyunca yapılan uyarılar neden görmezden gelinir? AFAD’ı yönetenler kanuna uymama cesaretini kimden alıyorlar? Ve bu paralar nereye gidiyor?
2017 yılında da bu şekilde aktarılan tutar 328 milyon lira.
Yani üç yılda bu şekilde aktarılan ve akıbeti belirsiz para miktarı 659 milyon lira. Bu tutarın bugünkü değeri 2.6 MİLYAR TL. Bu sadece belediye ve il özel idarelerine aktarıldığı söylenen miktar.
Bu silsileyi, parasal anlamda olağanüstü yolsuzlukları işaret eden sistematik bir usulsüzlük ağının net olarak anlaşılabilmesi için anlattım. Ve 2018’de başlayan yeni sistemle birlikte adeta bir sihirli değnek dokunuyor ve AFAD hakkındaki Sayıştay raporları pürüpak hale geliyor. Önceki raporlarda yazanların peşi nasıl oluyorsa bırakılıyor, daha doğrusu bıraktırılıyor. Sizce bu sihirli değneği kim tutuyor?
SADECE ÜÇ İHALEYİ PAYLAŞACAĞIM
Değerli Basın Mensupları,
Bugün sizlerle AFAD’ın yaptığı sadece üç ihaleyi paylaşacağım.
İhalelerin ikisi aynı gün, biri de bir ay sonra.
İhaleler davet usulüyle ve üç ihaleye de aynı üç firma davet edilmiş.
Üç ihalede de teklif büyüklüğü sıralaması aynı. Yani “A” firması üç ihalede de en düşük teklifi vermiş. “B” firması üç ihalede de ortadaki teklifi vermiş. “C” firması üç ihalede de en yüksek teklifi vermiş. Büyük tesadüflere inananlar için güzide üç ihale…
Pazarlık usulü uygulanan üç ihaleyi de aynı firma kazanmış. Üç işin toplam tutarı 101 MİLYON LİRA. Firmanın sitesine girdiğinizde karşılaştığınız görüntü aslında her şeyi net olarak anlatıyor.
İşte bu da bu şirketin kamudan aldığı işlerin listesi.
Ben size bu ihalelerden birini anlatacağım. Daha doğrusu kısmen anlatacağım. Nedenini birazdan söyleyeceğim. Ama önce ihalenin ismini söyleyeyim.
“AFAD İl Hizmet Binaları ve Yönetim Merkezleri Yapım İşlerine Ait Proje ve Kontrollük Hizmet Alımı İşi”
Yani , AFAD il hizmet binaları.
Bu ihale Kamu İhale Kanunu’nun 3. maddesinin ‘b’ bendine göre yapılmış.
Bu bent ne biliyor musunuz?
“Savunma, güvenlik veya istihbarat alanları ile ilişkili olduğuna veya gizlilik içinde yürütülmesi gerektiğine Cumhurbaşkanı veya ilgili bakanlık tarafından karar verilen veya mevzuatı uyarınca sözleşmenin yürütülmesi sırasında özel güvenlik tedbirleri alınması gereken veya devlet güvenliğine ilişkin temel menfaatlerin korunmasını gerektiren hallerle ilgili olan mal ve hizmet alımları ile yapım işleri”
İL HİMZET BİNASININ DEVLET GÜVENLİĞİ İLE NE ALAKASI VAR?
Soruyorum;
AFAD İl Hizmet Binalarının projelerinin hazırlanmasının Devlet güvenliği ile ne alakası var?
Bu ihale neden gizli olarak yapılır?
Dediğim gibi, bunlar buzdağının görünen yüzü. AFAD’ın yolsuzluğa kapı açan usulsüzlüklerin odağı olduğunun, bir para aktarma organizasyonu haline getirildiğinin örnekleridir.
Ve sonuç olarak şunu söyleyebiliriz, AFAD, Recep Tayyip Erdoğan’ın ikinci örtülü ödeneğidir. Aynı örtülü ödenekte olduğu gibi, giren para belli, çıkan para belli değildir.
Ve tüm usulsüzlükler yaşanıyorken AFAD!ın başında çok tanıdık bir isim var.
Sayıştay’ın usulsüzlük üstüne usulsüzlük tespit ettiği yıllarda AFAD’ın başında kim var dersiniz?
2012-2016 yılları arasında AFAD’ın Başkanı bugün Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Fuat Oktay.
Harcadığı paranın hesabını vermeyen, yasaların kendisine yüklediği sorumluluğu yerine getirmeyen, yandaşa para aktarma organizasyonu haline gelen yapının başındaki bu isim, artık Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak buraya gelip yürütmenin bütçe teklifini sunuyor.
Bu ismin on binlerce insanı dolandıran Yimpaş’ta yöneticilik yaptığını, Hariri’ler Türk Telekom’un içini boşaltırken yönetimde olduğunu da unutmamak lazım.
Keza hatırlarsanız Erdoğan yeni sistemle seçildiğinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın kim olacağı uzun süre tartışılmıştı. Parti içinden onca isim olabilecekken Erdoğan Cumhurbaşkanı Yardımcılığına, ikinci örtülü ödeneğinin başındaki ismi, yani Fuat Oktay’ı getirmişti.
Taşlar yerine oturuyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***