BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Mustafa, hafta içinde Ankara’da görüştükleri yetkililerin kendilerine; iki ülke arasındaki temasların, PKK ile mücadele ve Suriye’nin toprak bütünlüğüyle ilgili olduğunu aktardığını ifade etti.
Muhalif lider, Suriye’nin kuzeyindeki olası askeri harekâtla ilgiliyse şu anda diplomatik sürecin devam ettiğini belirtti.
Ankara’daki görüşmelerde neler konuşuldu?
Türkiye, Suriye ile 2011’den sonraki ilk siyasi temasını 2022’in son günlerinde Rusya’nın ev sahipliğinde gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e önerdiği Türkiye-Rusya-Suriye üçlü mekanizmanın ilk toplantısında, Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan, Suriye Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas ve Suriye istihbarat yetkileri ile bir araya geldi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu de önümüzdeki haftalarda Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile gerçekleştirecekleri üçlü görüşme için temasların sürdüğünü açıkladı.
BBC Türkçe’ye konuşan Abdurrahman Mustafa, bu süreçle ilgili olarak, Suriye Müzakere Komitesi Başkanı Bedir Camus ve Suriye Ulusal Koalisyonu Başkanı Salim Al Muslat’tan oluşan bir heyetin hafta içinde Ankara’da çeşitli temaslarda bulunduğunu belirtti ve bu görüşmelerle ilgili şunları söyledi:
“Birçok bürokratla görüşmelerimiz oldu. Biz Türkiye’nin her zaman Suriye halkının yanında olduğunu zaten biliyoruz. Bizim bürokratlarla görüşmelerimizde, (Suriye-Türkiye arasındaki) bu görüşmelerin teknik görüşmeler olduğu; terörle mücadeleyle, PKK terör örgütüyle mücadeleyle ve Suriye’nin toprak bütünlüğüyle ilgili olduğu vurgulandı. Sayın bakanımız da (Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu) aynı şeyi vurguladı.”
‘Biz de Suriyelilerin kendi memleketlerine dönmesi için çaba harcıyoruz’
Abdurrahman, önümüzdeki dönemde Türkiye ile Suriye’nin ilişkilerinin normalleşmesi ihtimali düşünüldüğünde, kendilerinin durumunun ne olacağına dair bir kaygılarının olup olmadığını sorusuna “Öyle bir durum yok” diye cevap verdi ve devam etti:
“Biz bugüne kadar her zaman siyasi çözümden yana olduğumuzu ifade ettik ve ister Cenevre, ister Astana olsun, isterse Anayasa Komisyonu olsun, bütün bu süreçlere pozitif olarak katkıda bulunduk. Maalesef yine tıkandı çünkü rejim ve müttefikleri; Ruslar, İranlılar her zaman askeri çözümden yanadır.
“Tabii ki Türkiye Cumhuriyeti devletinin kendi egemenliği vardır, kararlarını kendi belirler ama biz şuna inanıyoruz ki sayın bakanla (Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu) görüşmemizde de bu vurgulandı; asla bu (süreç), Suriye halkının ve Suriye muhalefetinin çıkarlarının aleyhinde olmayacaktır. Kendisi tam tersine, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’in 2254 No’lu kararına bağlı olduğunu ve bunun için çaba harcadıklarını ifade etti.
“Biz zaten Türkiye’nin hiçbir zaman Suriye’nin geleceğiyle ilgili Suriye halkının beklentilerinin dışında bir şey yapmayacağa inanıyoruz, görüşmelerimizde de bu vurgulandı. 2254 No’lu kararla oluşacak herhangi bir çözümü zaten biz de baştan beri destekliyoruz. Sayın bakanımızın bize desteğinin sürdüğünü, bunda herhangi bir değişikliğin olmadığını, bizi endişeye sevk edecek bir durumun olmadığını gördük.”
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde 2015 yılında kabul edilen 2254 sayılı karar, Suriye’de ateşkesin sağlanmasını ve ülkedeki sorunlara siyasi çözüm getirilmesini içeriyor.
Abdurrahman, kendilerinin de Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olduklarını ve Suriyelilerin ülkelerine dönmesini istediklerini savundu:
“Terörle mücadeleyi zaten yapıyoruz. Türkiye ile birlikte baştan beri Suriye’nin bölünmesine karşıyız.
“Türkiye’nin, Türkiye’deki Suriyelilere veya bizim bölgemizdeki Suriyelilere desteği aynı devam ediyor. Tabii ki biz de Suriyelilerin kendi evlerine, kendi memleketlerine, kendi köylerine dönmesi için çaba harcıyoruz. Bu dönüşler ancak gönüllü, onurlu ve güvenli bir şekilde Birleşmiş Milletler çatısı altında sağlanır. Türkiye de bu hususta aynı görüştedir.”
Türkiye muhalefetten tutum değiştirmesini istedi mi?
Esad yönetimi ile mücadelelerinin sürdüğünü söyleyen Abdurrahman, “Türkiye sizden Suriye yönetimine dair tutum değiştirmenizi istedi mi?” sorusuna cevap olarak ise “Böyle bir şey hiç olmadı” dedikten sonra ekledi:
“Zaten bizim adil taleplerimiz var. Bu da Birleşmiş Milletler kararlarının uygulanması ve demokratik, insan haklarına dayalı, çoğulcu, herkesi kapsayan bir Suriye oluşturmaktır. Dolayısıyla bizden bunun dışında bir talepte bulunulmadı. BM’nin Suriye’deki çözümünü desteklediklerini vurguladılar.”
Harekât hazırlığı var mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2022 yılının son kabine toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada, 2023’ün gündem başlıkları arasında “terörle mücadelenin üst sıralarda yer alacağını” söylemiş ve Suriye’nin kuzeyine dikkat çekmişti.
Erdoğan, “Özellikle Suriye’den ülkemize yönelik tehditleri tamamen yok etmek için 30 kilometre derinliğindeki güvenlik hattımızdaki boşlukları kapatacak yeni adımlar atacağız. Bu kapsamda terör örgütünün silahlı kapasitesi yanında güç ve destek aldığı tüm kaynaklarını, tüm altyapısını imha edecek yeni bir mücadele safhasına geçeceğiz” ifadelerini kullanmıştı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da 29 Aralık’ta düzenlediği basın toplantısında Suriye ile başlatılan sürecin askeri operasyonları engellemeyeceğini söylemişti.
Olası bir harekâta Suriyeli silahlı muhalif grupların çatı örgütü Suriye Milli Ordusu yapılanmasının da katılması bekleniyor.
Bu yapılanma, Suriye Geçici Hükümeti oluşuma bağlı olarak hareket ediyor.
Abdurrahman, söz konusu harekâtın ertelendiği yönündeki iddialarla ilgili soru karşısında ise diplomatik sürecin sürdüğünü söyledi:
“Sonuçta ilk önce diplomatik kanallarla çözülmeye çalışılır. Mutabakatlar vardı; 2019 mutabakatı vardı, Ruslarla da mutabakatlar vardı. Sonuçta illa olması gerekiyorsa bizim Milli Ordu zaten her zaman savaş durumundadır, bunun için özel bir hazırlık yapmasına gerek yoktur, zamanı geldiğinde gerekli operasyonları yapar ama şu anda diplomatik süreç devam ediyor.”
Abdurrahman, “Yani Suriye Milli Ordusu örgütlenmesinde şu an için harekât için özel bir hazırlık yok mu?” sorusuna da şu yanıtı verdi:
“Devamlı eğitim veriyoruz, yeniden yapılanmaya gidiyoruz, düzenlemeye çalışıyoruz, nizami orduya çevirmeye çalışıyoruz; bunlar zaten her zaman var. Bizim zaten mücadelemiz bitmedi ki. İster rejime karşı ister DAEŞ’e karşı, ister El Kaide’ye karşı, isterse PKK terör örgütüne karşı… Hepsine karşı mücadelemiz zaten devam ediyor yani hiçbir zaman durmadı.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***