YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN
Elimde bir bilirkişi raporu var.
2 Aralık 2022 tarihli. Samanyolu Medya Grubu Genel Müdürü Hidayet Karaca’nın yargılandığı davalardan birisinin SEGBİS çözümleri.
Hangisi yani hangi davanın bilmem kaç yüzüncü duruşması olduğunun bir anlamı yok çünkü Karaca’ya zulmedenler bile artık takip etmiyor.
Ben yine de kayıt düşeyim; 2020/90 sayılı dosya ve 18 Kasım 2022 tarihli 18. Celse.
Hidayet Karaca savunma yapmaya çalışıyor.
Mahkeme Başkanı sık sık ‘bitir artık’ diyor.
Karaca “altı aydır savunma hazırlıyorum, uzamasın diye eklerini önceden yolladım, kısaltma yaptım, bu zaten toplanmış hali” diyor.
Karaca her zamanki nezaketi ile savunmasını yapıyor. Ergenekon dönemi mahkemelerinde yapılan savunmalara oranla oldukça kısa.
Hakkındaki iddiaları birbir çürütüyor, belgelerini sıralıyor. Ancak gelin görün ki herkes kapı duvar.
Ne hakim dinliyor ne duruşma savcısı.
İşte o anda rejim mahkemelerinin durumunu en çıplak haliyle ortaya koyan bir gelişme yaşanıyor.
Bilirkişi raporunun 11.sayfası; Hidayet Karaca SEGBİS çözümlerinin uzun süre yapılmadığını, savunma yapamadıklarını anlattıktan sonra duruşmada yaşananları anlatıyor;
“SEGBİS çözümleri uzun sürüyordu çözülmesi, en az 18 çözümü yapılmamıştı, bekliyordu, duruşma savcısı da Mehmet Bey’di, o da zaten duruşmaları belki üçte birine geliyordu, üçte ikisine gelemiyordu, başka günlük savcılar gelip gidiyordu duruşmalara. Bir arkadaş savunmasını yaptı, Mahkeme Başkanı dedi ki, dosyayı Savcı Beye tevdii edeceğiz dedi, mütalaası için dedi, Savcı Bey de çıkardı flash belleği, USB’yi hazır dedi. Hepimiz şok olduk. Şimdi ben gazeteciyim bunu görmezden gelebilir miyim? Adam daha yeni savunmayı yaptı, sen nasıl adamın savunmasında belki adamla alakalı beraat talep edeceksin. Gelmeden dünya kadar duruşma var, en az on duruşmanın SEGBİS kaydı çıkmamış, hemen şak diye şeyi verdi, flash belleği verdi. E dedik ki o zaman baştan ne anlatırsan anlat, savunmada ne söylersen söyle, belli zaten çıkacak mütalaa, çıkacak dedik geçtik”
Yani;
Mahkeme heyetleri sık sık değişmiş, savcı duruşmalara doğru dürüst gelmemiş, günübirlik adet yerini bulsun diye gelen savcılar var, yıllardır hapis yatan sanık özenle savunmasını yapıyor, delillerini sunuyor ama savcı daha sanığın savunmasını dinlemeden cebinden çıkardığı USB’de mütalaasını veriyor. Sanığı dinlememiş bile.
Bu uygulamaları 15 Temmuz yargılamalarında bol bol gördüm ama Hidayet Karaca gibi bilinen bir gazetecinin davasında yapmazlar diye düşünüyordum.
Ama Erdoğan rejiminin hakimleri, savcıları o kadar pervasız ki kararların önceden verildiğini saklamıyorlar bile.
HÜCREDE 8 YIL
Bugün 14 Aralık 2022.
Samanyolu Medya Grubu Genel Müdürü Hidayet Karaca’nın iki satırlık bir dizi repliği bahane edilerek tutuklanmasının üzerinden 8 koca yıl geçti.
8 koca yıl.
Hem de 10 metrekarelik bir hücre de. Tek başına, yalnız başına. En önemlisi unutulmuş-unutturulmuş vaziyette.
Öyle ki meslektaşları bile ‘Yahu bu adam neden yıllardır tutuklu, hücrede tek başına tutuluyor’ deyip dosyasına bakmadılar.
İsmi gündeme gelince de ezbere şeyler söyleyip geçtiler.
Tıpkı Mehmet Baransu davalarında olduğu gibi. Baransu’da olduğu gibi Hidayet Karaca hakkında atıp tutanların hiçbiri bu gazetecilerin neyle yargılandığını bile bilmiyor.
Merak edip bakmıyor.
ARALIKSIZ İŞKENCE
Oysa ki ilk günden bu yana zulüm üstüne zulüm yapıldı Karaca’ya. Daha emniyet nezaretinde tutulurken ilaç içmesi için su bile vermediler.
İlerlemiş yaşına rağmen elleri kelepçeli şekilde hem de iki kelepçeli olacak şekilde şehir şehir dolaştırıldı. Elleri kelepçeli olarak Silivri’den Ankara’ya götürüldü, Sincan Cezaevi’nde aç bırakıldı.
O kadar yıldır hücrede tutuluyor. Babasının cenazesine bile katılmasına izin vermediler. Emekli maaşına bile haciz koydular ki bu da kanunsuzdu.
Hukuksuzca milyonlarca liralık para cezaları kestiler.
Kısacası Perinçek’in tabiriyle ‘Siyasetin köpeği’ haline gelen yargı Karaca’ya zulmetmek için elinden geleni ardına koymuyor.
İddiaların hukuki olup olmadığının bir önemi yok.
Karacaya kendini savunma imkanı bile vermediler. Avukatlarını tutukladılar ki birisi de Bugün Gazetesi yazarı, eski savcı Gültekin Avcı’ydı.
10 metrekarelik hücresinde takip edemediği davalarla boğuşuyor. Hukuken delil olamayacak bir Youtube kaydından onlarca yıl hapse mahkum edildi.
2014’te tutuklanmasına ragmen 2016’daki 15 Temmuz olaylarından bile sorumlu tutuldu.
En tuhafı-komiği ise Şike Davası’ndan binlerce yıl hapis cezası verilmesiydi.
Gerek Ankara Çatı Davası gerekse de Şike Davası aynı gizli tanığın ifadelerine dayanıyordu.
İşin garibi ‘Adanalı Parsadan’ olarak bilinen Taner Barış Terkeşli’nin çeşitli isimlerle verdiği gizli tanık ifadelerinin yalan olduğu mahkeme aşamasında ispatlanmıştı. Dahası AKP yargısı bile Terkeşli’nin yalan beyanlarıyla dolandırıcılık yaptığını karara bağladı.
Buna rağmen savcılar üst sınırdan ceza talep etti, mahkemeler ceza yağdırdı. Eğer sanıkların savunmalarını dinleseler, delillere baksalar beraat vermek zorunda kalacaklardı.
Belki de bu yüzden girişte anlattığım durumlar yaşanıyor.
Çünkü rejimin en azılı tetikçisi bile olsanız bu kararları veremezdiniz. O yüzden dinlememeyi tercih ediyorlardır.
Daha önce çok anlattım, yazdım. Hidayet Karaca davası Erdoğan rejiminin sembol davalarından birisi.
Hukukla ilgisi yok.
Tamamen siyasi ve tamamen Erdoğan’ın intikam hırslarına göre şekillendi. Bu yüzden ben de oturup suçlamaları ve bu suçlamaların absürdlüğünü uzun uzun anlatacak değilim.
Erdoğan kendince 17 Aralık operasyonunun intikamını alıyordu. Karaca’nın davalarına hep bu intikam gözlükleriyle baktılar.
Öyle ki Karaca’yı tahliye eden hakimler bile tutuklandı, eşleri çocukları zulüm gördü.
Rejimin Yargıtay’ı bile ‘o kadar da saçmalamayın´ mealli bozmalar verdi ama Saray mahkemelerinin umrunda değil.
Aradan geçen bunca yıla rağmen Erdoğan’ın hırsından, öfkesinden bir şey eksilmiş değil.
Zira Karaca’ya yapılanların başka türlü bir izahı yok.
Zira tek delil olan gizli tanığın yalan söylediği ortaya çıktı, bilirkişi raporları suçlamaları düşürdü, savunmalar iddiaları boşa çıkardı ama mahkemeler tiyatroya devam ediyor.
Bugün Hidayet Karaca’nın esaretinin başlamasının 8.yılı.
Tutuklanmasına gerekçe yapılan Tahşiye Operasyonu’nun talimatını veren bürokratlar AKP’den siyasete atıldı, milletvekili bakan oldu.
Soruşturmayı yürüten savcılar Hasan Yılmaz ve İrfan Fidan terfi üstüne terfi aldı. Yılmaz bugün Adalet Bakan Yardımcısı, İrfan Fidan ise Anayasa Mahkemesi üyesi.
Tahşiye Örgütü’ne yönelik yazılar yazan gazeteciler Erdoğan’ın uçağında, sarayında, Havuz medyasının baş köşelerinde.
Hidayet Karaca ise Silivri’nin soğuk bir hücresinde.
İsyan etmemek elde değil!
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***