HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
İsmailağa Cemaati’nin önemli hocalarından biri olan Yusuf Ziya Gümüşel’in, kendi kızını 6 yaşında evlendirdiği haberleri, Türkiye’de beklenenden öte bir tepkiyle karşılandı. İktidar kesiminden önemli isimlerin de tepki gösterdiği bu istismar, olayın arka planında büyük bir tarikat savaşı var iddialarını gündeme getirdi.
AK Parti, yola çıktığı günden bu yana tarikat ve cemaatlerle birlikte yürüdü. Bir tür koalisyon ya da anonim şirket gibi kurgulayan kurucular, herkesin katkı yaptığı ve her kesimin kazandığı bir sistemle partiyi yönettiler.
Tarikat ve cemaat cenneti olan Türkiye’de, uzun yıllar ilişkiler iktidarın istediği gibi yürüdü. İçeride bir takım sıkıntılar yaşansa da 2010’ların başına kadar bunlar dışarıdan hissedilmedi. O yıllarda Gülen Cemaati’nin fazla etkili olmaya başladığı izlenimi, öteki cemaatlerin kıskançlık damarını fazlasıyla kabarttı.
Parti çatısını oluşturan Milli Görüşçüler, Gülen Cemaati’nin öne çıkmasına karşı çözüm arayışına girdi. AK Parti’nin henüz devlette tutunmaya çalıştığı bu dönemde, harekete geçmek için elde 2004 yılı Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) almış olduğu karar vardı.
12 Eylül 2010 referandumundan sonra kendini muktedir hisseden AK Parti, 2004 MGK kararlarından işine gelen tarafı uygulamaya koydu. Bunun altyapısı hazırlandı ve dershanelerin kapatılması bahanesiyle Gülen Cemaati ile savaş başlatılmış oldu.
Sonrasındaki gelişmeleri 7-8 yıldan bu yana toplum olarak yaşıyoruz. 1,5 milyonun üzerindeki insan “terörist” diye fişlendi, 150 bin dolayındaki insan bir kararnameyle kamudan atıldı, 100 binden fazla insan cezaevlerine tıkıldı. O günlerde başlatılan cadı avı, gerilemekle beraber bugün de sürüyor.
Gülen Cemaatine karşı başlatılan savaş, bir iki istisna dışında öteki cemaatler tarafından alkışlarla karşılandı. Gülencilere sosyal soykırım uygulanırken, demokrat görünen çevreler de ses çıkarmadı. Derin devletin güdümüne giren Tayyip Erdoğan ve şürekası, her kesimi susturacak argümanlarla yürüdü.
TARİKAT VE CEMAATLER MİLLİ-YERLİ VE GAYRİ MİLLİ OLARAK SINIFLANDIRILDI
Gülen Cemaati mensupları, öteki cemaatleri her fırsatta “sarı öküz” hikayesini anlatarak sıranın diğerlerine de geleceği konusunda uyarmaya çalıştı. Ne var ki, öteki cemaatler uyarıları dikkate almak yerine iktidar tarafından kendilerine uzatılan maddi imkanları kullanmayı seçti.
Bu tercihleri, diğer cemaatlerin zokayı yutmaları anlamına geliyordu. Bu yapılar, geçmişteki duruşlarıyla bir anlamda STK görevi görüyor gibiydi. AK Parti yönetimi, cemaat ve tarikatlara sunduğu imkanlarla onları STK’lıktan çıkarıp hepsini birer parti şubesine dönüştürmüş oldu.
Dolayısıyla bu STK iddiasındaki yapılar, iktidarın zokasını yutmuş oldu. Hepsi, kendilerine ait olmayanı almak suretiyle bir anlamda kirletildi. Devlet mekanizmasını elinde tutan iktidar, istediğine istediği zaman operasyon yapabilecek konuma ve güce erişti.
Tarikat ve cemaatlere TSE standardı getiren AK Parti iktidarı bunları “milli, yerli” ve “ucu dışarıda” diye ayırmaya başladı. Bunları ayıran tek kriter Erdoğan’a biat etmek veya etmemek oldu. Erdoğan’a kayıtsız şartsız biat edenler milli ve yerli, ötekiler ise gayri milli…
SIRADA ÖTEKİ CEMAAT VE TARİKATLAR VAR
Düne kadar iktidarla kol kola yürüyen öteki cemaat ve tarikatlar, en küçük eleştirel yaklaşımda, “Dizginleriniz elimizde” denilerek uyarılmaya başlandı. Geçtiğimiz haftalarda yüksek enflasyonun ana sebeplerinden biri olarak gösterilen ucuzluk marketleri, iktidarın hedefine konuldu.
Bunlar içerisinde BİM ise özellikle hedef haline getirildi. İktidara yakın çevrelerden işi boykota kadar götürenler oldu. BİM ve A101 iktidarın en yakın savunucusu olarak tanınırdı. Topbaş ailesine ait BİM’in arkasında Erenköy Cemaati vardı.
Beştepe Sarayı’ndan talimat almadan hareket etmeyen iktidar yandaşlarının açıktan BİM’i hedef almaları, konuyu takip edenlerin aklına haklı olarak, “Erenköy Cemaati ile iktidar arasında bir sürtüşme var” yorumları yapılmasına yol açtı. İktidarın çıkışı “Erenköy Cemaati’ne bir uyarı” diyenleri haklı gösterecek açıklama dün bizzat cemaat lideri Osman Nuri Topbaş tarafından yapıldı.
Topbaş, kendi adını taşıyan sayfasından yaptığı açıklamada, “bugüne kadarki duruşlarının herkesçe bilindiği” vurgusunu yapmak durumunda kaldı. Topbaş’ın bu açıklaması, iktidar tarafından “hizaya geldi” şeklinde yorumlandı.
Erdoğan, 2013’ten itibaren “Derin Devlet” ya da “Otokratik Klik” olarak bilinen yapıyla kol kola yürümeye başladı. Aslında “kol kola” tabiri bu birliktelik için hafif kalır. Erdoğan, bu oluşuma dizginleri teslim etti demek daha doğru olacak.
6 YAŞINDAKİ ÇOCUKLA KOPARILAN KIYAMET
Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşındaki kızını 29 yaşındaki tarikat arkadaşı biriyle evlendirmesinin yankıları sürüyor. Babanın parmak kadar çocuğu kendi eliyle istismarcısına teslim etmesi, seküler kesimden yükselen insani kaygı endişeleri yanında muhafazakâr kanattan da tepkilerin gelmesine neden oldu.
Bu olayın, geçmişte yaşanan toplu tacizlerden bir farkı var. İktidar kanadı, daha önce Ensar ve benzeri dernek ve vakıflarda yaşanan taciz olaylarında üç maymunları oynamıştı. Gümüşel’in kızına yaşattıkları karşısında iktidar kesiminden de ciddi tavırlar gördük.
Kadın ve Aile Bakanlığı davaya müdahil olacağını açıkladı, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ve Grup Başkanvekili Özlem Zengin net tavırlar ortaya koydu.
Önce Erenköy Cemaati, şimdi de İsmailağa Cemaati topun ağzına yerleştirildi. Öyle anlaşılıyor ki, AK Parti ve birlikte yürüdüğü derin yapı, İsmailağa Cemaati’ni bölmeye karar vermiş durumda. Cemaat içinde kimin öne çıkarılacağı ise yıllardır yatırım yapılan isimden belli gibi görülüyor.
Kamuoyunda “Cübbeli Ahmet” diye bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, belirsiz zamanlarda yaptığı çıkışlarla bu çevrelerin sesi olduğunu ortaya koyuyor. Mahmut Ustaosmanoğlu’nun yerine gelen 92 yaşındaki Hasan Kılıç’ı AK Parti çevresi fazla ciddiye almıyor. Sonrası için hazırlık yapıyor.
Ergenekon ya da Otokratik Klik ile AK Parti, iktidar terazisinde büyük bir savaş veriyor. Bu mücadelede karşı taraf tek kuvvet, iktidar partisi ise birden fazla parçaya bölünmüş durumda.
AK Parti içinde Otokratik Klik ile birlikte hareket edenler olduğu gibi, meydanı bunlara bırakmamak için mücadele verenler de var. Otokratik Klik, yaz aylarında ÖSYM-KPSS skandalıyla Menzilcilere bir operasyon çekmiş oldu. Şu sıralardaysa Erenköy ve İsmailağa cemaatleri topun ağzında.
6 yaşındaki çocuk gelin olayında, seküler yapıların çantada keklik olduğunu bilen Otokratik Klik, Muhafazakâr kesimi de yanına alarak yeni yıldaki tarikatları bitirmede final operasyonuna hazırlık yapıyor.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in dile getirdiği tarikatların kökünü kazıma düşüncesi yeni değil. Pek çok olayın altında 2004 yılı MGK toplantısında alınan kararlar var. Tayyip Erdoğan’ın da imzası bulunan bu kararların uygulanmasında sona yaklaşıldı.
Tarikat ve cemaatler savaşı, önümüzdeki günlerde hız kazanacak. Cemaatler, hiç beklemedikleri anda, kamuoyunun toplarının üzerlerine çevrilmiş olduğunu görecekler. Cemaat ve tarikatlar ya otokratik yapıya teslim olacaklar ya da safralarını atıp arınma yoluna gidecekler.
Bu noktada demokratlara büyük görev düşüyor. 14 Mayıs 2023 seçimleri, hem AK Parti’den hem de bu derin yapıdan kurtulmak için bir fırsat olarak önümüzde duruyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***