Seda TAŞKIN
ANKARA- Geçtiğimiz yıl hızla aramayan başlayan döviz kuruyla beraber Türkiye’de enflasyon resmi rakamlara göre yüzde 85’e çıktı. Yurttaşlar alım gücünün düşmesi ile birlikte temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlanırken çoğu kez ilk kesintiyi kültür- sanat harcamalarında oluyor.
Kâğıda gelen zamlar, boya, kalıp gibi maliyetler nedeniyle kitap fiyatları da bir yılda yüzde yüzün üzerinde artarttı. Dükkanların kira ve elektrik masrafları da eklenince nı dahi çıkartmakta güçlük çekiyor.Pek çoğu kepenklerini indiriyor ya da zorlukla ayakta durabiliyor.
Hem okurların hem de kitapevlerinin ekonomik kriz ve kur artışı nedeniyle içinde bulundukları koşulları yerinde gözlemlemek için ilk olarak Ankara Konur Sokak’ta bulunan İmge Kitabevi’ne gidiyoruz.
Cumartesi günü olmasına rağmen kitapevi boş. Satış danışmanı bu durumu “Ekonomik kriz kuşkusuz her sektörü etkilediği gibi bizi de etkiledi. İnsanlar sadece kitaplara bakıp gidiyor, kitap satın alanlar ise defalarca kez düşünüyor.” diyerek açıklıyor.
‘KİTABEVİNDEN BEĞENİYORUM İKİNCİ ELCİDEN ALIYORUM’
Bu sırada kitapevine giren ve kitapları karıştırmaya başlayan bir okuyucu ile konuşma fırsatı yakalıyorum. Mert Topraklı, verdiği örnekle ekonomik krizin okuyucuları nasıl etkilediğini ve buna karşı nasıl çarelere başvurdukları anlatıyor. Kitapevlerine sadece kitapları incelemek için geldiğini, beğendiği kitapları ise not alarak ikinci el kitapçıdan temin ettiğini söylüyor:
“Özellikle son altı ay çok fazla kitap okuyorum. Ama kitaplarda yaşanan artış artık kitabevlerinden kitap almamızı zorlaştırıyor. Mesela elimdeki kitabın fiyatı 100 lira ve ben bu kitabı daha uygun fiyata almak için ikinci el kitap satan yerlere gidiyorum. Bugün de buradan kitap beğenip sonra ikinci elden alacağım.”
‘DÖRT KİTAPTAN SADECE BİR TANE ALABİLİRİM’
İmge Kitapevinden sonra şehrin en eskilerinden biri olan Dost Kitapevi gidiyorum. Dost Kitabevi, bir kitapevi olmasının yanında pek çok Ankaralının neredeyse kadim buluşma noktası. “Dost Kitabevi’nin önünde buluşalım” Ankara’da adeta yönleri gösteren pusulalardan. Burası diğerlerinden daha kalabalık. Pusula olması nedeniyle belki de eşi dostu beklerken insanlar içeride zaman geçiriyor. Nitekim kasaya baktığımızda içerideki kalabalığın satışa yansımadığını görüyorum.
Kitabevini dolaşırken iki çiftin konuşmasına tanıklık ediyorum. İkiliden biri arkadaşına elinde bulunan dört kitaptan sadece birini alabileceğini diğerlerini sonraki aylarda alacağını anlatıyor. Arkadaşının soru işaretiyle bakan gözlerini görünce aslında ekonominin özetini yapan cümleyi kuruyor: 4 kitabın toplam fiyatının 300 lira ve bu kadarına yetecek bütçem yok.
‘İKİNCİ EL OLMASINA RAĞMEN BU FİYATLAR İNSANLARA YÜKSEK GELİYOR’
Kitapevlerindeki bu durum ikinci el kitapların satıldığı yerlerde de durum çok farklı değil. Ankara’da ikinci el kitap dendiği zaman ilk akla gelen Olgunlar Caddesi’nde, stantların yan yana dizildiği sokakta hemen girişte bulunan kitapçının yanına giderek, Mahmut Işık’a işlerinin nasıl olduğunu soruyorum. Sorumu sormamla dert yanması bir oluyor. “23 yıldır bu işi yapıyorum ama ikinci el olmasına rağmen bu fiyatlar bile müşteriye fazla geliyor” diyerek sitem ediyor. Özellikle internette kitap satışlarının kendilerini büyük ölçüde etkilediğini söyleyen Işık hem Olgunlar Caddesi’ndeki sessizliği hem de içinde bulundukları durumu şu sözlerle aktarıyor:
“Eskiden kasamıza bin lira giriyorsa şimdi yüz lira giriyor. Kâğıt fiyatlarındaki artış bizim satışlarımızı da çok ciddi etkiledi. Genelde öğrenciler geliyor ve onlar da fiyatları çok pahalı buluyor. Öğretmenleri beş kitap önerirse en az 500 lira maliyet çıkıyor. İnsanları kırmak istemiyoruz ama bizim de elimizden bir şey gelmiyor. Geçen yıl 15 liraya sattığımız bir kitabı bu yıl en düşük 35 liraya satıyoruz. Elbette bu durumda satışlarımıza yansıyor.”
‘HERKES DERTLİ’
Daha sonra bir başka stantta duran ve uzun yıllardır burada ikinci el kitap satan Erdem Koçer ile konuşuyoruz. Yüksek enflasyonun kitap sektörüne çok ciddi yansımaları olduğunu anlatıyor. İthal kâğıdın fiyatının altı kat arttığını söyleyen Koçer, “Bu durum da kitap fiyatlarını uçurdu. Ama diğer yandan eskisi gibi okuyan kesim de kalmadı. Şimdi insanlar internetten dijital platformlarda takılıyor” diyor. Eskiden dükkân içinde her türlü kitabın olduğunu ancak şimdi sadece en çok satan kitapları getirdiklerini belirten Koçer, konuşmasını şöyle sürdürüyor:
“Ekonomik durumun kötüleşmesi en çok kültür-sanat alanını etkiledi. Eskiden roman çok satardık ama şimdi ders kitapları ağırlıklı satıyoruz. İnsanlara roman okumak bile lüks olarak geliyor. İnsanlar bize dert yanıyor, herkes dertli.”
‘KİTAPLARIN FOTOKOPİSİNİ ÇIKARTIYORUZ’
İkinci el kitaplara bakan anne ve iki kızının yanına gidiyorum. Anne çocuklarına kitap bakmak için geldiğini ancak kitapları çok pahalı bulduğunu anlatarak, “Özellikle iki çocuk okutuyorsanız bu daha da zor oluyor. İstedikleri kitapları önce internetten araştırdım ancak pahalı oldukları için bir de ikinci el kitap satan yerlere bakmaya karar verdim. Ama buradaki fiyatlar da çok pahalı, araştırmaya devam edeceğim” diyor. Veliler olarak evlerindeki kitapları okulun kütüphanesine taşıdıklarını ve öğrencilerin bu şekilde kitaplara ulaşmasına destek olduklarını da ekliyor.
‘ÖĞRETMENLERİMİZ KİTAP ÖNEREMİYOR’
Ortaokulda okuyan kızı da fiyatların çok pahalı olduğunu, öğretmenlerin de bu durumun farkında olduğunu anlatıyor.. Öğretmenlerinin çok fazla kitap önerisinde bulunmadığını ekleyerek, “Çoğu zaman öğretmenlerimizin istediği kitapların fotokopisini çıkartıyoruz ama o da pahalı oluyor. Okulun kütüphanesini kullanıyoruz ya da arkadaşlarımızla beraber kitapları kullanıyoruz” diyor.
‘KAĞIT FİYATLARI EN AZ ÜÇ KATINA ÇIKTI’
Anne kızın yanından ayrıl Yurt Yayınları’nda çalışan Ali İmren ile konuşuyoruz. Yurt Yayınları da diğer yayınlar gibi ekonomik krizden etkilenen yayınevlerinden. Kapanma kararı alan Yurt Yayınları daha sonra el değiştirerek devrediliyor. İmren, özellikle kâğıt ve baskı malzemelerinin fiyatlarının çok yükseldiğini belirterek, bu nedenle kitapların maliyetlerinin de arttığını anlatıyor. Sattıkları kitabı aynı fiyatla rafa koyamadıklarını söyleyen İmren, “Önceden kâğıt beş lira iken şimdi üç katına çıktı. Dolarda düşme olsa bile kitap fiyatlarında düşme olmadı, yükseldiği yerde kaldı” diyor.
‘NEREDEYSE DURMA NOKTASINA GELDİK’
Matbaa maliyetlerinin de aynı durumda olduğunu söyleyen İmren, “Bu artış satışlarımızı çok düşürdü. Çünkü bu masrafları kitaplara yansıtmak zorunda kaldık. Üst üste gelen zamlar başladığında neredeyse durma noktasına geldik. Her ne kadar biraz düzelme olsa da eski satışlar yok. Önceden üretirken 3 bin 5 bin basarken bin baskıya kadar düştük. Üstelik yılbaşında kitaplara yüzde 20 zam gelecek, nasıl olacak bilmiyoruz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***