Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ
Artı Gerçek – Ankara Gölbaşı’nın biraz daha ilerisinde bulunan Ahiboz Mahallesi olarak geçen bölgeye gidiyorum. Alanda dikkatinizi çeken ilk yer, bu koca alanın ortasında kurulmuş bir yapı. Etrafında alınan önlemlere bakıldığında güvenlikli bir yer olduğu anlaşılıyor. Girişte ise sizi bir pankart karşılıyor: “ YASAL UYARI: Sokakta yaşayan hayvanlar sahipsiz değildir. Hayvanlara zarar vermek 5199 sayılı HAYVANLARI KORUMA KANUNU gereğince cezai işleme tabiidir.”
Burası Patili Köy. Hayvanlara yönelik katliamın, şiddettin, nefretin arttığı şu günlerde görenlerin içini ısıtacak bir barınak. İçeri girer girmez onlarca sizi onlarca köpek karşılıyor. İstedikleri tek şey sizlerle oyun oynamak.
Üstü açık alana tepeden güneş vuruyor. Birçok köpek Ankara’nın soğuğuna karşı ortamı ısıtan güneşin tadını yatarak çıkartıyor. Diğer yandan barınakta çalışan gönüllüler hem hayvanlarla ilgileniyor hem de mamalarını ve sularını veriyor. Hayvanlar gayet sakin bir şekilde mamalarını yiyor. Alanda hayvanlar için kulübeler yapılmış. 20 bin metrekarelik alanda hayvanların hak ettikleri gibi yaşamaları için her şey mevcut. Ayrıca alanda sadece köpekler yok; at, kedi, kaz ve inek de bakım gören hayvanlar arasında.
SERÜVEN BİR SOKAK HAYVANIYLA BAŞLADI
Patili Köy macerasına 2011 yılında, ilk önce Ankara İmrahor Vadisi’nde Volkan Koç’un öncülüğünde başladı. Yaklaşık beş senedir de şu an barınağın olduğu alanda mücadelelerini sürdürüyor. Bu serüvenin başlamasına sebep olan ise gene bir sokak hayvanı. Patili Köy’ün hikayesini anlatan Koç, 12 sene önce bir sokak hayvanıyla karşılaştığını ve çok ağır yaralı olduğunu belirtiyor. Koç, bunun üzerine o dönem koşullarının iyi olduğunu düşündüğü barınağa gidiyor. Ancak bir hafta sonra hayvanın akıbetini öğrenmek için gittiğinde ise karşılaştığı manzara hayal ettiğini aksiydi:
“Bir hafta sonra kontrole gittiğimde köpek aynı haldeydi. Hiçbir şekilde müdahale etmemişlerdi. O köpeği çıkardım ve sahiplendim. Hala bizimle yaşıyor. İsmi Balım. Balım ile birlikte sokak hayvanlarını kurtarmak için bir mücadele başlattık. 12 yıldır hayvanlar için kötü insanlara karşı savaş veriyoruz. Onları korumaya çalışıyoruz. Gönüllü arkadaşlarımızla beraber mücadelemizi yürütüyoruz.”
‘TAMAMEN HAYVAN SEVERLERİN DESTEĞİYLE KURDUK’
Süreç ilk bir hayvan üzerinden başlasa da daha sonra 60-70’lere çıkıyor. Bugün gelinen noktada ise Patili Köy’de 750 hayvanın bakımı yapılıyor. Kendi arazileri üzerine barınağı kuruyorlar. Yerleşke süreç içerisinde resmi statüye geliyor ve bakımevi kimliği alıyor. Koç’un vurguladığı noktalardan birisi de, bu inşaanın tamamen gönüllü hayvan severlerin desteğiyle olması:
“Mama sıkıntımız çok fazla oluyor. Mama, bakım ve tedavi masraflarının hepsini hayvan severlerin desteğiyle karşılıyoruz. İhtiyaçlarımızı sosyal medya hesaplarımızdan duyurarak desteklerle giderleri karşılıyoruz. Hiçbir şekilde ticari bir faaliyet yok. Hiçbir şekilde resmi kurumlardan destek yok. Tamamen gönüllü hayvan severlerin desteğiyle kurduk burayı.”
Barınak’ta gezerken bir gönüllünün hayvanları ismiyle çağırdığını görüyorum. Bu kadar hayvanın hepsinin isminin olup olmadığını soruyorum. Her birinin ismi olduğunu belirtiyor. “Biliyor musun hepsinin ismini peki?” diyorum. “Biliyorum” diyor, “Çünkü hepsinin bakımıyla birebir ilgilenenlerden biriyim.”
‘BELEDİYELER GÖZÜMDE HER ZAMAN SUÇLU’
Koç ile geçtiğimiz günlerde Konya’da belediyeye ait barınakta yaşananlarla ilgili konuşuyoruz. Çok büyük bir vahşet olduğunu belirtiyor. Belediyelerin kendisi için her zaman suçlu olduğunu söyleyen Koç, yetkililerin atması gereken adımları atmadığını dile getiriyor:
“Belediyeler benim gözümde her zaman suçlu. Bunun sebeplerinden biri bu zamana kadar kısırlaştırma yapmadılar. Hasta hayvanları tedavi etmediler. Vatandaşın mahallesinde yaşayan hayvanları alıp yok ettiler. Sapasağlam hayvanların akıbeti belli değil. Belediyeler de ceza kanunu kapsamına alınmalı. Biz devlet kurumuna güvenmeyeceksek nereye güveneceğiz? Bizden daha güvenilir olmak zorundalar.”
Başta sosyal medya olmak üzere, İnsanları hayvanlara karşı kışkırttıklarını ancak hayvanların masum ve savunmasız olduğunu dile getiren Koç’a göre, asıl mücadele edilmesi gerekenler, bu konuda üzerine düşeni yapmayan belediyeler. İhmallerden dolayı kendilerinin barınak kurmaya çalıştıkları belirten Koç, şunları söylüyor: “Bunu bugün bizlerle beraber yapmış olsalardı ne sokakta bu kadar köpek olurdu ne de popülasyon bu kadar artıp bu hayvanlar mağdur olurlardı. Ancak onlar bu canlıların öldürülmesini istedi. Sanki biz yaratmışız gibi hayatlarına son vermeyi tercih ediyorlar. Ama sokak hayvanları sahipsiz değil. Arkalarında biz varız.”
‘CEZALAR KESİNLİKLE YETERSİZ’
Koç’un dikkat çektiği noktalardan birisi de, hayvanlara yönelik şiddetteki cezasızlık politikası. Cezaların kesinlikle yetersiz olduğunun altını çizen Koç, yasada hapis cezası olduğunu ancak şiddete başvurup hapis cezası yatanın olmadığını vurguluyor. Ayrıca, son günlerde kamuoyuna yansıyan şiddetle beraber önlem alınmasının acil hale geldiğini söyleyen Koç, barınaklarının bu konuda önemli bir proje olduğu görüşünde:
“Onlara canlı değeri vermek zorundayız. Bunun cezası para cezasız değil hapistir. Sokak hayvanları korumak zor değil. Bizim yaptığımızı yapmak belediyeler için daha basit. Biz örnek bir projeyiz. Avrupa’dan, Amerika’dan birçok insan burayı gelip inceledi. Birçok insan bunu gelip örnek almak isterken neden ülkemin yetkileri gelip bu projeyi incelemiyor?”
Barınağa geldiğimiz anın üzerinden saatler geçiyor. Güneşin aydınlattığı barınağı bu sefer bulutların yarattığı grilik sarıyor. Barınağa geldiğimizde bizleri karşılayan hayvanlar bu sefer uğurlamak için kapıda toplanıyor. Neşeliler, çünkü soğuğa karşı akşam güvende yatacakları yerleri var.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***