Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Pazar günü Suriye ve Irak’ın kuzeyinde hava saldırıları düzenlemeye başlamıştı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, “Pençe-Kılıç Harekâtı, hava ve kara ateş destek vasıtalarıyla yapılan cezalandırma atışları ile devam ediyor. Harekâtta şu ana kadar 471 hedef ateş altına alındı, 254 terörist etkisiz hâle getirildi” demişti.
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, hava saldırılarında 16’sı Suriye askeri 37 kişinin öldüğünü öne sürmüştü. Kürt yetkililer saldırılarda 11 sivilin de öldüğünü iddia etmişti.
Türkiye, hava saldırılarında sivillerin de hedef alındığı iddialarını reddediyor.
SDG ise Türkiye’nin hava saldırılarında, IŞİD militanı olduklarından şüphelenilenlerin ailelerinin de bulunduğu, üçte ikisi çocuk 50 binden fazla kişinin yaşadığı El-Hol Kampı’nın da hedef alındığını, 7 güvenlik yetkilisinin öldüğünü, saldırılar sırasında kamptan kaçan 6 kişinin daha sonra yeniden yakalandığını iddia ediyor.
BBC’ye konuşan SDG Komutanı Mazlum Abdi, Türkiye’nin bölgede kara harekâtı düzenlemesinin, IŞİD’in yeniden güçlenmesine yol açacağını savundu.
Abdi, “Kara harekâtı Suriye’de ikinci bir iç savaşa ve IŞİD’e karşı yürüttüğümüz terörle mücadele operasyonlarının durmasına yol açar” dedi.
“8 yıldır uluslararası toplumla birlikte teröre karşı savaşıyoruz” diye konuşan Abdi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“IŞİD’i yenmek için birlikte savaştık. Şimdi ise Türk devletinin saldırıları tüm bunları baltalıyor.”
ABD’nin Suriye’de yaklaşık 900 askeri bulunuyor.
Amerikan askerleri genellikle ülkenin kuzeydoğusunda IŞİD’e karşı Suriye Demokratik Güçleri’yle (SDG) birlikte çalışıyor.
Türkiye ise SDG’nin omurgasını oluşturan Kürt Halk Savunma Birlikleri’ni (YPG) ve Suriye’nin kuzeyinde geniş bir alanı yöneten Demokratik Birlik Partisi’ni (PYD), “PKK’nın uzantısı” olarak görüyor ve “terör örgütü” olarak nitelendiriyor.
Türkiye, 13 Kasım’da İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde düzenlenen ve 6 kişinin öldüğü saldırıdan PKK/PYD/YPG’yi sorumlu tutmuştu.
PKK ve YPG saldırılarıyla ilişkileri olmadığını açıklamış, saldırıyı üstlenen olmamıştı.
SDG, Türkiye’yi, saldırıyı “uzun zamandır planladığı sınır ötesi harekât için bahane olarak kullanmakla” suçluyor ve Türkiye’nin Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine yaklaşık 10 kilometre uzaklıktaki Kobani kentini ele geçirmesinden endişeli.
ABD ve Rusya’ya, olası bir kara harekâtını durdurmak için Türkiye üzerindeki nüfuzlarını kullanma çağrısı yapan SDG, böylesi bir harekatın bölgede istikrarsızlığa yol açacağı uyarısında bulunuyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çarşamba günü AKP Meclis Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin “güney sınırlarının tamamını güvenlik şeridi ile kapatmakta kararlı olduğunu” söylemişti.
Erdoğan, “Uçaklarla, toplarla, SİHA’larla yaptığımız operasyonlar sadece başlangıçtır. Hava harekâtlarımızı kesintisiz sürdürürken bizim için en uygun olan vakitte karadan da teröristlerin tepesine tepesine bineceğiz” demişti.
TSK, Suriye’de 2016’dan bu yana bölgedeki muhaliflerin de desteğiyle üç harekât düzenledi ve sınırdan 325 kilometre uzağa kadar bir alanı kontrol ediyor.
Türkiye daha önce son olarak 2019’daki Barış Pınarı Harekâtı’yla Tel Abyad-Resulayn arasındaki bölgeyi ele geçirmiş; SDG’nin kontrolündeki Kobani bölgesi, Türkiye’nin ya da Türkiye destekli muhaliflerin kontrol ettikleri alanların arasında kalmıştı.
Rusya’nın girişimleri sonrası ateşkes ilan edilmiş, Türk ve Rus askerleri sınır hattında denetim için ortak devriyelere başlamıştı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***