Göteborg’da PEN’in cezaevindeki gazeteciler günü dolayısıyla düzenlediği panelde, Türkiye’deki insan hakları ihlalleri, basın özgürlüğü ve ifade hürriyeti konuşuldu. Akademisyen-yazar Klas Grinell, Türkiye’de 15 Temmuz’un en büyük mağdurunun Gülen Cemaat’i olduğunu söyledi. Grinell, “2016’da gerçekleştirilen darbe girişimin Gülen hareketi tarafından yapıldığına dair herhangi somut bir belge yok ve yakın vakitte de darbe girişimin aydınlatılması pek mümkün görünmüyor.” ifadelerini kullandı.
İsveç PEN’in hapisteki gazeteciler günü adına düzenlediği panel Göteborg Devlet Kütüphanesi’nde gerçekleşti. Panele Türkiye’nin İsveç’ten iadesini istediği eski hakim ve yazar Ramazan Faruk Güzel, Belçika’da düzenlenen Turkey Tribunal’da gözlemci olarak yer alan yazar ve Türkiye üzerine araştırmalar yapan Klas Grinell, Olof-Palme Center’in Türkiye direktörü yazar Helin Şahin ve Zaman Gazetesi eski muhabirlerinden Suat Özçelik konuşmacı olarak katıldı.
Panel, gazeteci- yazar ve İsveç PEN yönetim kurulu üyesi Marit Kapla’nın moderatörlüğünde başladı. Marit Kapla, Türkiye’nin ifade özgürlüğü sıralamasında anti-demokratik ülkeler ile birlikte yer aldığı dile getirerek, “Sınır tanımayan gazetecilerin basın özgürlüğü raporunda Türkiye 180 ülke arasında 149 sırada bulunarak Hong Kong’un bile arkasında yer alıyor.” ifadelerini kullandı.
BİR RESME BİLE TAHAMMÜLÜ OLMAYAN REJİM
KHK’lı hakim Ramazan Faruk Güzel, Erdoğan’ın Türkiye’sinde artık resim yapmanın bile bir iade sebebi sayıldığını hatırlattı. Kendisi aynı zamanda ressam da olan Güzel, “Erdoğan rejimi beni İsveç’ten, sadece Amnesty ile gerçekleştirmiş olduğum sergide sergilediğim resimlerimden dolayı iademi istedi. Artık Türkiye’de bir resim sergisi bile “çok ivedi” notuyla bir iade sebebi olabiliyor.” diye konuştu.
Güzel, gönlünün ferah olduğunu, herhangi yanlış bir iş yapmadığını anlattı: “Erdoğan rejimi dünyadaki uzun kollarıyla muhalifleri susturmaya çabalıyor. Çünkü her konuşan onun için bir tehdit demek. Bilsem ki ben gidince ve adil şekilde yargılanacağım ve konu kapanacak; bugün gider ifademi veririm ama Türkiye’de ne adalet ne de hukuk kalmış durumda. İadesi istenen isimlere baktığımda neredeyse hepsi gazeteci ve yazar. Böyle düşününce aslında doğru işler yaptığımı anladım. Çünkü Erdoğan rejimi yazandan ve sorgulayandan korkuyor.”
İSVEÇ’İ ANLIYORUM FAKAT HUKUKTA PAZARLIK OLMAZ
İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ve Erdoğan ziyaretine de değinen Güzel, şöyle devam etti: “İsveç’i anlıyorum, çünkü iki ateşin arasındalar. Bir tarafta Putin Rusya’sı diğer yanda Erdoğan Türkiye’si ama bu durumda bile İsveç’in hukukun üstünlüğünden ve insan haklarını önemsemesinde geri bırakmamalı. Hukukta pazarlık olmaz.”
DARBENİN EN MAĞDURU GÜLEN GRUBU
Panelde konuşan akademisyen Klas Grinell, Turkey Tribunal izlenimleriyle sözlerine başladı. Grinell, Turkey Tribunal’in tüm kesimlerinden insanların maruz kaldığı insan haklarına aykırılıkları yansıtması ve dile getirmesi yönüyle çok önem arz ettiğini söyledi. Grinell, “Turkey Tribunal’de LGBTİ üyesi Barbaros Şansal, Kürt gazeteciler, Gülen hareketi mensubu kişiler ve sol görüşten mağdurlar söz aldı. Bu yönüyle belki de ilk defa tüm mağdur gruplar bir araya gelerek insan haklarını savundu.” dedi.
Gülen Hareketi’nin darbeden sonra en fazla etkilenen grup olduğunu söyleyen Grinell “2016’da gerçekleştirilen darbe girişimin Gülen hareketi tarafından yapıldığına dair herhangi somut bir belge yok ve yakın vakitte de darbe girişimin aydınlatılması pek mümkün görünmüyor” ifadelerini kullandı.
ÖZÇELİK: TÜRKİYE’DE ARTIK DEMOKRATİK BİR SEÇİMDEN BAHSEDEMEZSİNİZ
Olof-Palme Center Türkiye direktörü Helin Şahin ise sözlerine 1999- 2010 yılları arasında Türkiye’nin demokratikleşme sürecini anlatarak başladı. 2010’dan sonra Türkiye’de muhalif tüm kesimlerin bir baskısının altında kaldığını söyledi.
Panelin son konuşmacısı Suat Özçelik ise 2013 dershane tartışmaları ve Gezi olayları ile başlayan Gülen Hareketi ve AKP çatışmasına ve AKP’nin giderek artan baskısına değindi. Erdoğan Türkiye’sinde bağımsız seçimlerden bahsetmenin artık mümkün olmadığını anlatan Özçelik, “Türkiye’de artık bağımsız bir medya, adalet sistemi, meclis yok. Bu durumda bağımsız bir seçimden de bahsetmek doğru olmaz.” dedi.
RAMAZAN FARUK GÜZEL: EĞER DERDİ BENSEM GİDEYİM
Panelin son kısmında soru cevaplara geçildi. Bir dinleyicinin, “Darbeyi kim yapmış sahiden?” sorusu üzerine Ramazan Faruk Güzel, “Ben yapmışım! Ben ve ihraç edilmiş 5 bin kadar yargı mensubu. İlk atılanlar, soruşturma geçirenler bizleriz. Hatta ben o esnada 3 bin km kadar uzakta olsam da ve de 10 ay kadar önce yurtdışına çıkmış olsam da. Resmi söylem bu. Ve hepsi kurgu. Gerçekte ise kimlerin yaptığı belli. Bizlere terörist diyenlerin yakında kendilerinin de terörist ilan edileceğinden eminim. Onlara karşı o kadar çok kanıt var ki! Suriye’ye silah ve terör pazarlama/nakletmelerine, bölgedeki hemen hemen tüm terör gruplarıyla ortak bir örgüte ilgi duymaları… Tüm gerçekler zamanla ortaya çıkacaktır. Bu noktada rahatım.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***