İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş, Türkiye İnsan Hakları Ve Eşitlik Kurumu’yla ilgili önemli bir yazı kaleme aldı. justicesquare.com’da yayınlanan yazıda Güneş, Türkiye’nin Nepal, Madagaskar ve Sri Lanka gibi ülkelerle aynı statüde (B) yer aldığını hatırlattı.
TİHEK tarafından bunun sanki bir başarıymış gibi sunulduğunu anlatan Gökhan Güneş, “TİHEK, 10 Ekim 2022 tarihli açıklamasında B statü almasını büyük bir başarı olarak sunmuş ve kamuoyunu bilerek yanıltmıştır. TİHEK, ‘dostlar alış verişte görsün’ kabilinden kurulmuş bir yapıdır. Türkiye’deki ağır insan hakları ihlallerine ilişkin kayda değer hiçbir faaliyeti yoktur. Rejiminin söylemlerini kullanan ve rejimin hukuksuz uygulamalarını temize çıkaran uygulamalarıyla uluslararası kuruluşlar nezdinde akredite olması olanaksızdır.” ifadelerini kullandı.
Gökhan Güneş’in yazısına göre GANHRI Akreditasyon Alt Komitesi’nin (SCA), TİHEK’e yönelik eleştirirler sıraladığı ilgili raporunda neden B statüsü verdiğini de gerekçeleriyle anlatıyor. SCA, TİHEK’i çok sayıda başlıkta yetersiz bulmuş.
TİHEK’in uluslararası standartları karşılamaktan uzak bir kuruluş olduğunu anlatan Gökhan Güneş’in yazısı şöyle:
Bu yazıda; Ulusal İnsan Hakları Kurumları Küresel Ağı’nın B statü verdiği Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na ilişkin değerlendirmelere yer verilmiştir.
1. Ulusal İnsan Hakları Kurumları Küresel Ağı
Dünyanın farklı ülkelerinin insan hakları kurumlarının oluşturduğu Ulusal İnsan Hakları Kurumları Küresel Ağı (The Global Alliance of National Human Rights Institutions – GANHRI), 1993’te kuruldu. Ulusal insan hakları kurumlarını Paris Prensiplerine uygunluk açısından destekleyen GANHRI, insan haklarının korunması ve güçlendirilmesi için çalışmalar yapmaktadır.
2. Paris Prensipleri
Ulusal İnsan Hakları Kurumlarının (UİHK) bir fikir olarak gündeme gelmesi II. Dünya Savaşını takip eden döneme denk gelmektedir.
1991 yılında “insan haklarının korunması ve gücendirilmesi için ulusal kurumlar” konusunda uluslararası bir çalıştay düzenlenerek UİHK’lerin statüsünün çerçevesi oluşturulmuş VE 1993 Viyana İnsan Hakları Konferansı’nda da bu çerçeve Paris Prensipleri adı altında kabul edilmiştir.
20 Aralık 1993’te BM Genel Kurulunda kabul edilen Paris Prensipleri, “ulusal kurumlar” olarak da anılan ulusal insan hakları kurumlarının taşıması gereken niteliklere dair çerçeveyi belirleyen temel bir metindir.
Paris Prensiplerinin önemi, UİHK’lerin yapısını ve işlevini belirlemenin yanında, esasen bu kurumlara meşruiyet ve güvenilirlik kazandırmasından gelmektedir. Bu anlamda, ulusal düzeyde kurulacak ulusal insan hakları kurumlarının kendisinden beklenen etkiyi gösterebilmesi için Paris Prensipleri ile uyumlu olması zorunludur.
3. Akreditasyon
Akreditasyon, UİHK’lerin uluslararası düzeyde görünürlüğü, kabulü ve oy-söz sahibi olması için GANHRI bünyesinde gerçekleştirilen bir prosedür olup amacı ulusal kurumun Paris Prensipleri’ne uygunluğunu tespit etmektir.
GANHRI Statüsüne göre, ulusal kurumları, Paris Prensiplerine uyumluluk derecelerine göre akredite edecek birim Akreditasyon Alt Komitesi’dir (SCA).
2021 yılı itibariyle GANHRI bünyesinde yer alan 128 Kurumdan, 86’sı A düzeyi ve 32’si B düzeyinde olmak üzere toplam 118 UİHK akredite olmuştur.
A düzeyinde akredite olan kuruluşların Paris Prensipleri ile uyumluluk gösterdiği değerlendirilmektedir. Bu kuruluşlar, ulusal insan hakları kurumlarına ilişkin ulusal ve uluslararası tüm toplantılara oy verebilecek düzeyde katılabilir. Ayrıca İnsan Hakları Konseyinin tüm toplantılarına katılıp herhangi bir gündem maddesi hakkında söz alabilirler.
Yapılan değerlendirmede A statüsü alan ülkeler şunlardır; Kolombiya, El Salvador, Endonezya, Nijerya, Peru, Siera Leone.
B düzeyinde akredite olan kuruluşlar ise ulusal insan hakları kurumlarına ilişkin uluslararası toplantılara gözlemci olarak katılabilirler. Fakat kendilerine UIHK yaka kartı verilmez, İnsan Hakları Konseyinin toplantılarında söz alamazlar.
Türkiye’nin de içinde bulunduğu ve Alt Komitenin B statü verdiği ülkelerin bazıları şunlardır: Nepal, Sri Lanka ve Madagaskar.
4. B Düzey Akredite Bir Kuruluş; TİHEK
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), Ulusal İnsan Hakları Kurumları Küresel Ağı Akreditasyon Alt Komitesi Sekreterliğince (Alt Komite) “B” statüsünde akredite edilmiştir. Yani TİHEK, Paris İlkelerini karşılamaktan çok uzaktır. Uluslararası toplantılara sadece gözlemci olarak katılabilir, ancak Uluslararası İnsan Hakları Kurumu yaka kartı alamaz ve İnsan Hakları Konseyinin toplantılarında kendisine söz hakkı verilmez.
5. TİHEK’in B Akreditasyon Çarpıtması
TİHEK, 10 Ekim 2022 tarihli açıklamasında B statü almasını büyük bir başarı olarak sunmuş ve kamuoyunu bilerek yanıltmıştır. Zira TİHEK; Akreditasyon Alt Komitesinin, ‘B’ statüsü verilmesine ilişkin kararı;
-İlgili kurumun bir Ulusal İnsan Hakları Kurumları (UİHK) olarak kabul edildiği, bu nedenle UİHK’ların uluslararası ve bölgesel toplantılarına katılma fırsatına sahip olduğu anlamına gelmektedir.
-BM Organlarına ve İnsan Hakları Konseyi’nin Evrensel Periyodik İnceleme Mekanizmasına (EPİM) paralel raporlar sunma imkanına sahip olacaktır” şeklinde duyurmuş ancak yapılacak toplantılara sadece gözlemci olarak katılıp hiçbir söz hakkı olmadığını, hatta Uluslararası İnsan Hakları Kurumu yaka kartı dahi alamayacağı gerçeğini ve GANHRI nazarında Nepal, Sri Lanka ve Madagaskar gibi ülkelerle aynı statüde olduğu gerçeğini gizlemiştir.
6. TİHEK’E B Akreditasyon Verilmesinin Sebepleri
GANHRI Akreditasyon Alt Komitesi (SCA) Cenevre’de 3-7 Ekim 2022 tarihinde yaptığı toplantı sonuçlarını bir rapor halinde yayımlamıştır.
Söz konusu Raporda TİHEK’e yönelik eleştirirler dile getirilmiş ve neden B statüsünün verildiği gerekçeleriyle anlatılmıştır. SCA, TİHEK’i aşağıdaki kriterler açısından ele almış ve yetersiz bulmuştur.
a) Bağımsızlık: TİHEK Teşkilat Kanununa göre Cumhurbaşkanının Kurum üzerindeki vesayeti nedeniyle kurumun bağımsızlık niteliği yoktur. Akreditasyon Alt Komitesi; TİHEK’in yapısı, bileşimi, karar verme ve çalışma yöntemi bakımından hükümetten ve parlamentodan bağımsız olmasını gerektirdiğini vurgulamıştır.
b) İnsan Hakları İhlallerinin Ele Alınması
Alt Komite, TİHEK’in tüm insan hakları ihlallerini ele alma ve Devletin koruma yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlamak için takip faaliyetleri yürütme çabalarını yetersiz bulmuştur.
Alt Komite ayrıca, insan haklarının desteklenmesine ve korunmasına yardımcı olacağı ve aynı zamanda kurumun Türkiye’deki tüm insanlar için güvenilirliğini ve erişilebilirliğini güçlendireceği için bu konulardaki pozisyonlarının kamuya açıklanmasını TİHEK’e tavsiye etmiştir.
c) Uluslararası İnsan Hakları Belgelerinin Onaylanmasını veya Bunlara Katılımın Teşvik Edilmesi
Alt Komite, TİHEK’in bölgesel ve uluslararası insan hakları belgelerinin onaylanmasını ve bunlara katılımı teşvik etmek için açıkça yetkilendirilmemiş olduğunu tespit etmiştir.
d) Uluslararası İnsan Hakları Sistemi ile Etkileşim
Alt Komite, TİHEK’in uluslararası insan hakları sistemi ile etkin ve bağımsız bir şekilde ilişki kurmadığını gözlemlemiştir.
e) Çoğulculuk ve Çeşitlilik
Teşkilat Kanunu, TİHEK üyelerinin ve personelinin çoğulculuğu ve çeşitliliği konusunda herhangi bir hüküm içermemektedir.
Alt Komite, şu anda TİHEK Kurulunun 11 üyesinden sadece 2’sinin kadın ve birinin engelli olduğunu belirlemiş, 180 personelden 79’unun kadın ve 6’sının da engelli olduğunu raporlamıştır.
Alt Komite, TİHEK’in, TİHEK Kurulu üyelerinin cinsiyet temsili de dahil olmak üzere çoğulculuk ve çeşitlilik ilkelerini yansıtması şartının Teşkilat Kanununa dahil edilmesini tavsiye etmiştir.
f) Seçim ve Atanma
Teşkilat Kanununun 10(2). maddesi, Kurul üyelerinin Cumhurbaşkanı tarafından seçileceğini öngörmektedir. Alt Komite, halihazırda yasada yer alan seçme ve atama sürecinin sivil toplumun geniş bir istişare ve katılımını sağlamadığını değerlendirmiştir.
Alt Komite, seçim sürecinin açıklık ve şeffaflık ile karakterize edilmesi gerektiği görüşündedir. Yani, bağımsız ve güvenilir bir kuruluşun kontrolü altında olmalı ve STK’lar ve sivil toplum ile adil istişareyi içermelidir.
Alt Komite ayrıca, Teşkilat Kanununun başvuru sahiplerini değerlendirmek için önceden belirlenmiş, nesnel ve kamuya açık kriterler oluşturmadığını not etmiştir.
g) Yıllık Rapor
Alt Komite, yıllık ve özel raporların TBMM’de görüşülüp görüşülmediği konusunda TİHEK Teşkilat Kanununda düzenleme bulunmadığını tespit etmiştir.
Alt Komite, TİHEK’in, TBMM’nin yıllık, özel ve tematik raporlarını tartışmasını ve değerlendirmesini sağlamak için Teşkilat Kanununda bu yönde değişiklik yapılmasını tavsiye etmiştir.
h) Görev Süresi
TİHEK Kurulu üyelerinin yeniden seçilip seçilemeyeceği konusunda Teşkilat kanunu ve diğer mevzuatta bir düzenleme olmadığından, sınırsız görev yapma imkânına açık kapı bırakılmıştır.
Alt Komite, TİHEK’in uygulamada, mevcut Kurul üyelerinden dördünün ikinci bir dönem için yeniden atandığını bildirdiğini not etmiştir. Kurumsal bağımsızlığı teşvik etmek için Alt Komite, görev süresinin ikinci kez atama ile sınırlandırılmasını için TİHEK Teşkilat Kanununda değişiklik yapılmasını tavsiye etmiştir.
7. TİHEK 5 Yıl İzlenmeye Alındı
Akreditasyon süreci her beş yılda yeniden gözden geçirilmektedir. Bu anlamda beş yıl sonra yani 2027’de TİHEK’in gerekli belgeleri Alt Komiteye tekrar sunması ve Paris Prensiplerine ve Alt Komitenin öneri ve tavsiyelerine uygunluğu yerine getirmesi gerekmektedir.
TİHEK, “dostlar alış verişte görsün” kabilinden kurulmuş bir yapıdır. Türkiye’deki ağır insan hakları ihlallerine ilişkin kayda değer hiçbir faaliyeti yoktur. Rejiminin söylemlerini kullanan ve rejimin hukuksuz uygulamalarını temize çıkaran uygulamalarıyla uluslararası kuruluşlar nezdinde akredite olması olanaksızdır.
Zira çocuk evliliklerini savunup 15 yaşındaki çocukların rıza ile olabilecek nikâhlarının engellenmesinin ”insan hakkı” ihlali olduğunu söyleyen ve nikâhsız birliktelik yaşayanları ”sapkın ilişkiler” kurmakla itham edebilen bir kişi bile bu Kurumun yıllarca başkanlığını yapmıştır.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***