Önümüzdeki Haziran ayında yapılması beklenen seçimler öncesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve anamuhalefet Cumhuriyet Halk Partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kadınların başörtüsü takma özgürlüğünü yasal olarak koruma sözü veriyor.
Bazı uzmanlar, on yıl önce başörtüsü yasağının kaldırılmasının Erdoğan’ın en büyük başarılarından biri olduğunu söylüyor.
Perspektif dergisi yazarı Emine Uçak, Türkiye’de başörtüsü yasağının, geçmişte birçok kadının kamusal alana katılımını ve eğitim almasını engelleyen bir yasak olarak uygulandığını düşünüyor.
Kadınların yasaktan dolayı travma yaşadığını belirten Uçak, bazılarının mesleklerine dönemediğini belirtiyor.
Türkiye’de 1990’lar boyunca ve 2000’lerin başında başörtüsü takan öğrencilerin üniversitelere gitmeleri, avukat, hakim ve hatta milletvekili olmaları yasaktı.
Laiklik yanlısı olan CHP, o dönemde büyük mitingler düzenleyerek yasağa destek veriyordu. Ancak şimdi başörtüsü takma özgürlüğünü güvence altına almak için yasa değişikliği çağrısında bulunuyor.
Siyaset ve hukuk profesörü İştar Gözaydın, CHP’nin hamlesinin önemli olduğunu söylüyor.
CHP’nin sınırlamalar ve yasaklar nedeniyle olumsuz bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Gözaydın, yasa değişikliği önerisinin toplumu daha fazla kucaklamak için başarılı bir adım olduğunu ifade ediyor.
CHP’nin bu değişimi, Erdoğan’ın yirmi yıllık yönetimi altında benzer yasaklar olmadan büyüyen yeni bir nesil gelirken gerçekleşiyor.
Ülkede ayrıca muhafazakar ve dindar bir orta sınıf ortaya çıktı ve gelişti.
Bazı analistler, bu yeni orta sınıfın geçmişteki dini tartışmalardan çok, üç haneye yaklaşan enflasyon ve mevcut ekonomik sıkıntılardan daha fazla endişe duyduklarını söylüyor.
İstanbul Ekonomi Araştırma Genel Müdürü Can Selçuki, yeni neslin ailelerinin zamanında vermiş olduğu kavgalardan ayrı bir gündemlerinin olduğunu söylüyor.
Selçuki’ye göre genç nesil, artık daha iyi bir eğitim ve yüksek maaşlı bir iş kaygısı içinde.
Ancak Erdoğan, yalnızca başörtüsü takma özgürlüğünü garanti altına almakla kalmayıp, LGBT hareketine atıfta bulunarak aileleri kendisinin “sapkın” olarak tanımladığı eğilimlerden korumayı hedefleyen bir anayasa reformu çağrısında bulunuyor.
Gözaydın’a göre, son dönemlerde aile değerlerinin ve ailenin korunmasının güçlü bir şekilde altı çiziliyor.
Gözaydın, bu durumun sadece başörtüsü meselesiyle ilgili olmadığını ve LGBT bireyleri hedef alan bir konu olduğunu söylüyor.
Gözaydın, Erdoğan’ın muhafazakar çevrelerde LGBT karşıtı bir gündem oluşturmaya çalıştığını vurguluyor.
Halihazırda Türkiye’de LGBT bireylere yönelik baskılar var. Bir zamanlar Onur Yürüyüşü Türkiye’de yasal olarak düzenlenirken, artık yasak.
Oldukça çekişmeli geçeceği tahmin edilen seçimlerin öncesinde siyasi partiler gündem belirlemeye çalışırken ülkede bir yandan LGBT karşıtı gösteriler düzenleniyor.