Ermenistan ile Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ’da Eylül ayının son haftası başlayan çatışmalar ile ilgili olarak taraflar Rusya’nın davetiyle ateşkes masasına oturdu. Kısmi ateşkes sonrası dört konuda uzlaşıldı. Bunlar;
– Ateşkes 10 Ekim saat 12:00’de başlayacak,
– Ateşkese ilişkin somut parametreler ileriki tarihlerde açıklanacak
– Minsk Üçlüsü (ABD, Rusya, Fransa) başkanlığında taraflar masaya oturacak
– Müzakere formatı değişmeyecek.
Her ne kadar iki tarın da askerlerini bölgeden çekmesine dair bir madde bulunmasa da milliyetçi çevreler bunun Ermenistan’a yaradığını ve Türkiye’nin masanın dışında kaldığını belirtiyor.
Bu görüşe katılmadığını belirten Doç. Dr Hakan Güneş’in yorumu ise şu şekilde;
“Türkiye’nin burada dışarıda bırakıldığını söylemek doğru olmaz. Rusya zaten Ermenistan ve Azerbaycan dışında en güçlü üçüncü taraf konumunda. Türkiye’de Minsk grubu üyelerinden biri olarak masada yer almaya devam edecek.”
Doç. Dr. Güneş ateşkesin şimdilik esir değişimine imkan tanıyacak ölçüde olduğunu, Türkiye’nin ateşkesin ilerleyen günlerine göre tavır alacağını düşünüyor ve kalıcı ateşkesin Türkiye’ye ekonomik olarak yarar sağlayacağını belirtiyor.
Kafkasya uzmanı Azeri gazeteci Ceyhun Aşirov ise anlaşmanın son maddesi olan “müzakere formatı değişmeyecek” kısmına atıf yaparak bunun Türkiye’yi müzakere masasının dışında bırakmayı amaçladığını iddia ediyor.
Rusya uzmanı Aydın Sezer de Aşirov gibi düşünenlerden. Sosyal medyadaki paylaşımında Sezer şu düşüncelerini dile getirdi;
“Rusya, belki de bizim baskımız, girişimlerimiz ve desteğimiz sayesinde oluşturulan çok taraflı AGİT – Minsk grubunu bir kez daha yine sayemizde tercih zorunda kaldı. 27 Eylül’de çatışmalar başladığında, ‘sahada ve masada’ söylemi yerine farklı bir söylem geliştirebilirdik. Minsk grubunun dağıtılmasına oynayabilirdik”
Rusya uzmanı Kerim Has da Türkiye’nin müzakere masasında görülmeyeceğini düşünenlerden. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in geçen sürede Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı aramamasının da bunu desteklediğini belirten Has şunları söylüyor;
“Savaşla geçen iki hafta boyunca Putin’in bir kez dahi olsa konuyu Erdoğan’la görüşmemiş olması, Ankara’nın, Rusya’nın “arka bahçesi” olarak gördüğü Kafkasya’da “sinir uçlarına” dokunduğunu gösteriyor. Moskova’nın NATO üyesi Türkiye’yi Kafkasya’da “çözümün bir parçası” görmek isteyeceğini zannetmiyorum. Kaldı ki, Rusya’nın Dağlık Karabağ sorununa oldukça işlevsel baktığını, sorunun çözümünden ziyade tarafların Moskova’ya bağımlılıklarının sürdürülebilir olmasına odaklandığını düşünüyorum.”
Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele Araştırma Merkezi Başkanı Erol Başaran Bural şu anki durumda Azerbaycan’ın sahada üstün olduğunu ve müzakere masasında da bu durumun elini güçlendireceğini işaret ediyor. Bural da Türkiye’nin artık denklemin dışında kaldığını ve müzakere sürecinin Ermenistan’a yarayacağını düşünüyor.
“Görülen durum şu: Azerbaycan’ın ilerleyişini belli bir noktada durdurmak, Azerbaycan ordusunun kazandığı ivmeyi yavaşlatmak, Türkiye’yi denklemin dışında bırakmaya çalışmak, belli bir süre silahları susturarak Ermenistan ordusunun kısmen de olsa toparlanmasını sağlamak amacını taşıyan bir görüşme trafiği yaşanıyor.”