DİYARBAKIR – Mehmet Serhat Polatsoy’un, 10 Ekim Ankara Gar Katliamı sonrası gözaltı, tutuklama, işkence ve iftiralardan yola çıkarak yaşadıklarını kaleme aldığı “Ben dinebereday değilim” kitabı Sîdar Yayınları’ndan çıktı.
“Siz hiç üç defa bomba iddiasıyla tutuklanıp, hiçbirinde de bomba adına delil olmayan bir kaosun ortasında kaldınız mı? Garip değil mi? Yaşamım kaos oldu benim. Siz hiç arkadaşlarınızın katledilmesinden sorumlu tutuldunuz mu? Garip, değil mi? Ben, sorumlu tutuldum. Siz hiç evde TV izlerken tutuklandığınızı öğrendiğiniz oldu mu? Garip, değil mi? Ben izledim.” İşte tüm bu süreçleri yaşayan, hedef gösterilen, işkenceler gören Yazar Mehmet Serhat Polatsoy, kendisine ait olmayan bir twitter adresinden paylaşılan mesajlar nedeniyle başına gelenleri, tarihe not düşmek adına “Ben dinebereday değilim” kitabında anlatıyor. Kitap Sîdar Yayınları’ndan çıktı.
Eserini 5 Haziran 2015 Diyarbakır, 20 Temmuz 2015 Suruç, 10 Ekim 2015 Ankara Gar Katliamı, Sur, Cizre’de yaşamını yitirenlere adayan Mehmet Serhat Polatsoy, sadece 10 Ekim katliamı sırasında yaşadıklarını değil, AKP’nin 10 Ekim katliamından “Kokteyl örgüt” diyerek sıyrılma çabalarını, 1 Kasım seçimlerine nasıl gidildiği, öncesi ve sonrasında yaşananları hatırlatıyor.
MEHMET SERHAT POLATSOY KİMDİR?
Yazar Mehmet Serhat Polatsoy özgeçmişini şöyle anlatıyor: “Urfa’nın Suruç ilçesinde 15 Haziran 1980 yılında dünyaya gelmişim. Babam Ziraat Teknikeri’ydi. Sol görüşlü olan babam sürgünlerin hedefindeydi. 1980 öncesi babam Giresun Bulancak’a sürgün edilmiş, abim Ekrem de Bulancak’ta doğmuş. Sonrasındaki sürgün Adıyaman. Sular altında kalan Samsat’a yerleştikten iki yıl sonra tekrar Suruç’a dönmüşüz. İki yıl sonra da Diyarbakır merkezde 11 yıl yaşadık… 1997 yılından bu güne Urfa merkezde bir Sosyoloji öğrencisi olarak yaşıyorum. Özgürlük Hareketiyle 1994 yılında HADEP ile tanıştım. 1995 yılının Mart ayında, yani 14.5 yaşında ilk gözaltımı yaşadım. Bu ülkede 7 gün kaybedildim. Çocuk bedenime günlerce işkence yaptılar. 3 yıl DGM’de 12,5 yıl ile yargılandıktan sonra beraat ettim. En sonunda HDP’de aktif görev aldıktan sonra komplolar, gözaltılar, işkenceler, tutuklamalar ve yargılamalar başladı… 32 yaşında Diyarbakır D Tipi D/3’te tek başıma kaldığım bir zamanda avluda, okuma sonrası volta atarken aklıma bir söz düştü. Bu söz adeta beni, yeni baştan yarattı. Yaşam artık farklı işleyecekti. Ve içimdeki o ses, dedi ki: Ne kır, ne gevşet. Ne yalnız başına katı, ne de esnek, bütünün kararıdır hakikat.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***