ANKARA – Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, “altılı masa” birlikteliğinde seçim sonrası için olası adımları mutlaka yazılı mutabakat metnine dönüştürmek gerektiğini belirterek, “Vatandaşı ikna etmediğimizde başarı ihtimalimiz zayıflar. Vatandaşa güven veremediğimizde bildiği kötüyü tercih edecektir. Ortak dil oluşturmamız gereken çok kritik bir süreçteyiz” dedi.
Babacan, Ankara’da bir grup gazeteciyle sohbet toplantısında, liderler Kemal Kılıçdaroğlu (CHP), Meral Akşener (İyi Parti), Temel Karamollaoğlu (Saadet Partisi), Gültekin Uysal (Demokrat Parti) ve Ahmet Davutoğlu (Gelecek Partisi) ile birlikte “altılı masa” işbirliğindeki ikinci tur müzakere sürecini yorumladı.
“Cepten cebe görüşelim kararı aldık”
Muhalefet cephesindeki CHP’nin Kılıçdaroğlu’nun ortak Cumhurbaşkanı adaylığı iddiasını vurgulaması üzerine Akşener’in tepki gösterdiği son kriz sürecine ilişkin Babacan, Türkiye’nin yakın tarihinde altı parti arasında böylesi beraberce yol yürüme örneği olmadığını vurgulayarak, liderler arasında “Yanlış anlamaya yol açıcı gelişmeler olduğunda birbirimizi telefonla arayalım. Cepten cebe görüşelim” kararı alındığını açıkladı.
Bundan sonraki süreçte kamuoyu önünde söz söylerken tüm partilerin ve mensuplarının daha özenli olması gerektiğini kaydeden Babacan, “Ortak Cumhurbaşkanı adayı konusundaki mutabakatımızı yineledik, seçim takvimi yaklaşıncaya kadar ortak aday tespitiyle ilgili bir adım atmama kararımızı tekrar teyit ettik” ifadesini kullandı. Pazar günkü son toplantıda aday isimleri üzerinden hiçbir değerlendirme yapmadıklarını söyleyen Babacan, DEVA Partisi içerisinde de kesinlikle aday isimleri üzerine konuşma yapılmasına izin vermediğini belirterek, “Belki arkadaşlar çay sohbetlerinde konuşuyor ama benim yanımda izin vermiyorum” yaklaşımını aktardı.
Altılı masa işbirliği zorunluluk mesajı verdi
“Altı parti olarak ortak aday hedefimiz var. Bu aday hedefi ülkeyi beraberce yönetme iradesini de temsil ediyor. Ortak aday ile seçime gidiyor olmak, mecliste nitelikli çoğunluğu sağlama hedefi ortaya koymak aslında ortak yönetme iradesini gösteriyor” diyen Babacan, eğer AKP-MHP iktidarını, Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını değiştirme hedefi varsa muhalefet için birlikte hareket etme zorunluluğunu bulunduğuna işaret etti.
Bu durumu “rasyonalite” olarak vurgulayan Babacan, “Şu anda siyasi partilerden hiç birisi tek başına seçimi kazanırım, tek başıma alırım iddiasında değil” anımsatması yaptı.
Babacan ayrıca, masadaki eşitlik durumuna karşı seçim sonrasında oy oranları üzerinden temsiliyet olmalı eleştirisine karşılık, “Başka türlü bir şey varsa niye altı parti diye sormak lazım. O zaman siz tek başınıza Cumhurbaşkanı adayınızı birinci turda seçtirebiliyor musunuz? Tek başınıza 360 milletvekili çıkarabiliyor musunuz? O zaman buyurunuz. Ancak altı parti liderinde bundan sonrası için kuvvetli irade var. Ben bütün genel başkanlarda altılı masaya verilen önemi görüyorum ve beraberce Türkiye’yi içinde bulunduğu sıkıntılı dönemden kurtarma iradesini görüyorum. Rasyonalite neyi söylüyor, tek başına olmuyor, birarada tutan güçler önemli, rasyonalite ne diyor, birarada olacağınız zaman bu seçim kazanılacak. Yoksa şu anki iktidarın seçimi alacağı bir tabloya gider, bu işin şakası yok. Matematik diye bir bilim, aritmetik diye bir alan var. Dolayısıyla bunlar bize söylüyor ki birarada olma mecburiyeti var” diye konuştu.
“Seçim sonrasına gri alan bırakılmamalı”
Gelecek seçimler sonrası için olası tüm adımları 32 başlıkta öngördüklerini ve bunları liderlere sunduklarını açıklayan Ali Babacan, siyasi partiler arasında tatsızlık çıkmaması için hepsini yazılı mutabakat metnine dönüştürmek gerektiğini söyledi. Babacan, “Seçimden sonra alınması gerekli kararlar olabilir ama yol haritasında mutabık kalacağımız farklı seçenekler halinde işlenmiş olmalı. Hepsi farklı senaryolara göre işlenmiş olmak zorunda. Bunun mutabakatına bugünden varmamız gerekiyor. Seçimden sonra ihtilafa yol açacak, partiler arasında tatsızlığa yol açacak hiçbir gri alanın bırakılmaması gerekiyor. İtiraz varsa bile bugünden yazılması gerekiyor. Başka türlü bir şey varsa o zaman bu altı parti niye bir arada? Yani o zaman beş olur, dört olur. Zaten dörttü. O zaman böyle sormak lazım” diye konuştu.
Altılı masada “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakatı” hazırlanırken de tek itiraz noktası dahi varsa metne dahil edilmediğini belirten Babacan, dolayısıyla altı lider arasında, altılı masada “mutabakat ilkesiyle yürüme kararı” bulunduğu ifade etti.
Türkiye’de koalisyon kavramı için “yıpranmış ve insanlara güzel şeyler çağrıştırmıyor” yorumunu paylaşan Babacan, “Geçiş Süreci Yol Haritası” şeklinde mutabakat metni oluşturulmasını Avrupa örneklerinde olduğu üzere “ön seçim protokolü” olarak değerlendirmenin mümkün olduğunu kaydetti.
Seçim sonrasına ilişkin sekiz senaryo hazırlığında bulunduklarını açıklayan Babacan, “Ama kuşkusuz seçim meydanlarında kazanacağız ihtimalini anlatacağız. Bu senaryolar iskambil kağıdı, yazı tura gibi değil, eğer beraberce düzgün çalışırsak en iyi senaryo gerçek olacak. Bu bizim elimizde, en iyi senaryoyu gerçekleştirmek bu altı partinin elinde. Kötüsü olursa düşünüyoruz, fikirlerimiz var ama söylemek istemiyoruz. Yani biz altı parti yapamazsak, beceremezsek, arzu etmediğimiz yönde ülkede değişiklikler olur. O zaman ülkeye yazık olur, gerçekten çok yazık olur” dedi.
“HDP altılı masanın hiçbir noktasında yok”
Seçim süreci itibariyle HDP’yle ve Üçüncü İttifak ile altılı masa ilişkisini sorduğumuz Babacan, “HDP’nin kendi ittifakı var. Altılı Masa ile HDP’nin ortak hiçbir konusu yok. Ama altılı masada HDP’yle diyaloğu olan siyasi partiler var. Bizim de HDP’li diyaloğumuz var. Ama altılı masanın gündemi değil. Bizim ikili gündemimiz ve bugüne kadarki ya da herhangi bir. İş yani şu ana kadar karar verilmiş herhangi bir işbirliği alanı da yok” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan’ın 3. kez adaylığı: “Milletin göndermesi lazım”
Altı siyasi parti arasında AKP lideri Erdoğan’ın üçüncü kez Cumhurbaşkanı adayı olmasını mesele etmek gibi bir yaklaşım bulunmadığını da kaydeden Babacan, “Erdoğan’ın gidişi kararını milletin vermesi çok daha sağlam bir karar. Çünkü hukuki meşruiyet diye bir kavram var. Ama bir de siyasi meşruiyet diye bir kavram var. Şimdi vatandaş gönderirse sapasağlam siyasi meşruiyeti olan bir karar olacaktır” değerlendirmesini paylaştı.