YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN
Başlığa bakıp spor yazacağımı düşününlere peşinen söyleyeyim yanılıyorsunuz. Bu yazı da siyasetle ilgili, hem de ‘kitabın ortası’ndan denecek türden.
Neden futbol terimleriyle girdiğimi ise özetle şöyle anlatayım; bunca yıldır oturup ciddi ciddi siyasi analizler yapıyoruz ama bir kesim ısrarla anlamak istemiyor.
Durumları her maçta aynı köşeden gol yiyen kaleci ve bu hatayı görüp tedbir alamayan teknik heyetten farksız.
O yüzden bir de böyle anlatmaya çalışayım, bir başka ifadeyle ‘Bilalin bile anlayabileceği’ şekilde ifade edeyim.
Gerçi Bilalin bile anlayabildiği şeylerin bazılarını ‘Özgür Özel anlamıyor’ ama olsun.
ABD’DEN ELİ BOŞ DÖNÜNCE
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve beraberindeki 7 uçaklık heyet ABD’den eli boş döndü. Ne ABD Başkanı Joe Biden ile görüşebildiler ne de başta F-16 pazarlığı olmak üzere kritik konularda ilerleme sağlanabildi.
7 uçaklık kalabalık heyetin beraberinde getirip muhataplarına dağıttığı kamyonlar dolusu hediyeler de işe yaramamış oldu.
Erdoğan ABD’den istediği desteği ve dolaylı da olsa parayı bulsaydı o gazla seçime gidecekti ama olmadı. Şimdi daha önce uygulanıp başarısı test edilen 2015 Haziran süreci planı uygulamaya kondu.
Mersin’de polise yapılan bombalı saldırı eylemi bu planın başlama düdüğüydü.
Şimdi seri olarak saldırılar olacak, tabutlar gelecek ve Erdoğan kolunu tabutlara koyup miting yapacak.
Plan basit;
hamaset nutuklarıyla asıl konuşulması gerekenlerin üstü örtülecek. Ekonomik yıkım gözden kaçırılacak.
Övgüler düzülen dış politikanın hamasetten başka bir şey olmadığı konuşulmayacak.
Öbür yandan 6’lı Masa’yı dağıtma hamleleri hızlanacak.
Son Mersin saldırısında olduğu gibi bir yandan HDP’nin kapatılma ve daha da marjinal hale getirilme projesi hızlanacak.
Aynı zamanda CHP de HDP üzerinden terbiye edilecek.
Nitekim Mersin saldırısı sonrası gördük. Saldırganlardan birisinin adı CHP tarafından daha önce hazırlanan ‘Tutuklu Gazeteciler’ listesinde var.
Erdoğan için bundan iyisi Şam’da kayısı olur.
Düşünsenize ‘birisi tutuklu gazeteciler’ dese, hele de yurt dışında, Erdoğan çıkıp ‘bakın sizin tutuklu gazeteci dediğiniz kalaşnikofla polis evine saldırdı. Terörist bunlar, terörist’ diye höykünecek.
CHP’yi raporundan dolayı köşeye sıkıştıracaklar.
Nitekim Erdoğan şehit polisin cenazesi toprağa verilmeden CHP’yi suçlayan açıklamalar yaptı.
HDP’nin dövülmesi ve İyi Parti’nin tahrik edilmesi de Mersin saldırısı ile kolaylıkla mümkün.
Mersin saldırısı iktidar için o kadar kullanışlı ki cezaevinde rehin tuttukları Selahattin Demirtaş’ı bile bu olay üzerinden hedef alıyorlar.
‘DERİN PKK’ DEYİP ÇIKMAK YETMEZ
Mersin’de polise yapılan saldırıyı analiz eden birçok kesim işin kolayına kaçıp ‘Derin PKK’yı işaret ediyor.
Ancak mesele o kadar da basit değil.
Tabi ki ‘Derin’ bir PKK var ve bu yapı iktidar ne zaman sıkışsa yardıma koşuyor. En kritik anlarda nokta atışı eylemlerle Erdoğan’a can simidi oldular. Bu bir realite ama her terör saldırısı sonrası ‘derin PKK’ya topu atıp kaçmak kolaycılıktan başka bir şey değil.
Mesela son Mersin saldırısına bakalım.
İlk suçlanması, sorgulanması gereken devletin , hükümetin kendisi. Bunca yıllık terör tecrübesine rağmen çok başarısız bir güvenlik bürokrasisi var.
Adı ‘yerli Escobar’a çıkan Süleyman Soylu dönemi tam fecaat.
Öğretmenlerin, kermeste börek açan ev kadınlarının evlerine dronelar eşliğinde özel harekat polisiyle operasyon yapıp kapıları kıran polisler elini kolunu sallayarak gelen gerçek bir teröriste karşı aciz kalıyor.
Görüntüleri izlemişsinizdir. PKK’lı teröristler gezintiye çıkmış rahatlığında polisevine baskın yapıyor.
Böyle bir olayın yaşandığı yerde yereldeki yöneticiden bakana kadar hepsinin istifası gerekir. Ancak Soylu cezaevindeki Selahattin Demirtaş’ı suçlayan tweet atıyor.
O kadar hamaset yapılan yurtdışı operasyonlarda gelen şehitlerin sayısını artık bilmiyoruz.
Poliste, askerde , yargıda… Kollektif bir başarısızlık var ve buna rağmen muhalefet oyun kuramıyor.
KINAMAK DEĞİL SORGULAMAK GEREK
Ekonomi batmış, mafya iktidarda ve skandalların ardı arkası kesilmiyor. Böyle bir dönemde muhalefet yapmaktan daha kolay bir şey olamaz, olmamalı.
Üstelik seçime gidiyoruz.
Ancak gelin görün ki başta CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere bütün muhalif partiler iktidarın oyununda figüranlık rolüne dünden razılar.
Düşünün, muhalefet yapıyorsunuz ama iktidarın söylemlerini kullanıyorsunuz. Kılıçdaroğlu ya da Akşener’in yapması gereken şey ‘terörü kınamak’tan mı ibarettir?
Burada açık bir başarısızlık yok mu ?
Dahası kirli bir oyunla karşı karşıya değil miyiz ? Muhalefetin işi terör saldırısını kınamak değil sorgulamaktır. AKP’nin meclis çoğunluğunu kaybettiği 2015 seçimleri sonrasında yaşanan sürecin tekrarı ile karşı karşıyayız ama muhalefet hala kınama mesajları yayınlamakla yetiniyor.
Cumhurbaşkanlığına adaysınız ama doğru dürüst bir terör politakınız yok. Her olay sonrası kınama yarışına katılıyorsunuz o kadar.
Dahası Özgür Özel gibi parti yöneticileri PKK’yı kınamak, eleştirmek yerine iktidarın ‘fetö sakızı’nı çiğnemeyi tercih ediyor.
Erdoğan’ın Özgür Özel gibi bir muhalifi varken seçim için kampanya yapmasına bile gerek yok. Özel konuştukça Erdoğan’ın oyu-gücü artıyor.
AYNI FİLMİ DEFAATLE SEYRETTİK
Dediğim gibi ‘Bilalin bile anlayabileceği’ basitlikte anlatmaya çalışıyorum.
Derin analizler, afilli cümleler, kompleks çıkarımlar yapmaya gerek yok. Mevzu son derece açık.
Karşımızda boğazına kadar suça batmış bir rejim var. Koltuğunu kurtarmak için katillerle bile ittifak kurmaktan çekinmiyor.
Seçimi kazanmak için kan dökmek dahil her türlü illegaliteye soyunacağını yaşanmış tecrübelerden biliyoruz.
Böyle bir ortamda muhalefet iktidarın türküsünü söylemekte beis görmüyor.
PKK’yı ve terörle mücadelede başarısız olan iktidarı sorgulamak yerine rejimin söylemleriyle masum insanları linç etmeye devam ediyorlar.
Durum tam olarak şöyle;
Lider takım ile lidere en yakın rakip takım maç yapıyorlar. Saha , hakem, seyirci ve zemin liderin lehine. Üstelik lider takım açıkça şike yapıyor ve bunu saklamıyor.
Her maçta aynı köşeden gelip rakip takıma gol atıyor.
Bu durumda liderin forveti çok başarılı, takım iyi pas yapıyor mu dersiniz yoksa aynı golü defalarca ve aynı köşeden yiyen takımı mı sorgularsınız ?
Muhalefetin durumu tam da bu.
İktidar her defasında aynı şekilde şike yapıp, aynı oyunla aynı köşeden gol atıyor ve muhalefet bu tuzağı boşa çıkaramadığı gibi dönüp takım içinde birbirlerine giriyorlar.
Muhalefet kanadı birbirini yemekten fırsat bulursa durumun vehametini görecek ama şimdilik onu görmekten de acizler.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***