Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Beşeri sermayemizle teknolojik imkanları en üst seviyede birleştirerek her şehir hastanemizi ulusal ve uluslararası düzeyde birer marka haline getireceğiz.” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “sosyal medyada gelişmiş ülke güzellemelerinin yapılarak gençlerin bilinçaltına mutlaka buralara gidilmesi gerektiği fikrinin aşılanmaya çalışıldığını” söyledi; “Sırf daha iyi arabaya binmek, daha yeni telefon almak, daha çok konsere gidebilmek gibi süfli heveslerle ellerin yani başka ülkelerin başka toplumların kapısına varanlara acıyarak bakıyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin sadece savaş bölgelerinden kaçanların değil gelişmiş ülke vatandaşlarının da adeta sığınağı haline dönüştüğünü söyleyen Erdoğan, “Ülkemizi bir kurtuluş kapısı veya kurtuluşa giden yolun geçiş yolu olarak görerek bu topraklara yönelen herkes aslında bize çok önemli bir mesaj veriyor; yaşadığımız toprakların devletimizin ülkemizin mensubu olduğumuz milletin kıymetini çok iyi bilmeliyiz. Devletleri yıkılanların başlarına hangi felaketlerin geldiğini görmek için sadece şöyle kafamızı kaldırıp bir bakmamız yeterlidir. Sizi zor gününüzde sarıp sarmalayacak, gerektiğinde aşını, suyunu bölüşecek bir milletin mensubu değilseniz vay halinize” ifadelerini kullandı.
2023’te yapılması beklenen seçimlere de vurgu yapan Erdoğan vatandaşlara, “Milletimizin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da irfanı ve ferasetiyle önündeki tablonun kendisine işaret ettiği tabloyu görerek Türkiye’nin yüzyılı için en doğru kararı vereceğine yürekten inanıyorum” sözleriyle selendi.
Ankara’da Etlik Şehir Hastanesi açılışında konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Bu dev hastane adeta bir sağlık şehri hüviyetindedir. Hastanemiz sadece vatandaşlarımıza değil çalışanlarına da en üst konforu sağlayacak donanımla tasarlanmıştır. Mart ayından beri ardı ardına açıkladığımız paketlerle hayata geçirdiğimiz beyaz reformla sorunlarını önemli ölçüde çözdüğümüz, beklentilerini karşıladığımız sağlık personelimizin daima yanında olduğumuzu tekrar ifade etmek istiyorum.
“Bugün Türkiye 20. şehir hastanesine kavuştu”
“Bundan 20 yıl önce başa gelirken ülkemizi eğitim sağlık, adalet, emniyet üzere yükselteceğimizin sözünü vermiştik. Ardından ulaşım tarım enerji, diplomasi, dış politika bu konularda dünyanın sayılı ülkesi olacağımızın sözünü vermiştik. Açılışını yaptığımız Etlik Şehir Hastanesi işte bu sözün gereğini hakkıyla yerine getirmiş olduğumuzun örneklerinden biridir. Tabii Ankara’da sadece Etlik Şehir Hastanesi ile kalmadık aynı büyüklükte bir de Bilkent’i kurduk. Oda yine 5 bin 50 oda ve yatak. Dünyada bu hastanelerimiz örnek. Türkiye yıllar yılı buna hasretti. Bunu başardık. Hayalim olarak gördüğüm şehir hastanelerin her birini ve her aşamasını takip ettim. Bu ortak hayalimizin 20. eserini bugün hizmete sunmaktan gurur duyuyoruz. Bugün Türkiye 20. şehir hastanesine de kavuştu. Halen inşası süren 13 ve proje aşamasındaki iki şehir hastanemizle birlikte bu sayıyı inşallah 35’e çıkaracağız.
“Bay Kemal’den bu ülkeye hayır gelir mi? Gelmez”
“Her ne kadar muhalefet çoğu yalan olan hezeyanlarla bu eserlere çamur atmaya çalışsa da dünyada ilk defa ülkemizde hayata geçirilen şehir hastaneleri modeli bugün pek çok ülke tarafından yakından inceleniyor. Alt yapıları artık iyice eskiyen ve yetersiz hale gelen gelişmiş ülkelerin sağlık konusunda nasıl acınacak halde oldukları salgın döneminde tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Öyle ki pek çok ülke salık hizmetlerini telefonla verecek derecede çaresiz kalmış, adeta vatandaşlarını ölüme terk etmiştir. O dönemde hastaneden yaşlı bakım evlerinden yansıyan insanlık adına yüz kızartıcı manzaraları hepimiz iyi biliyoruz. Kardeşlerim Savaş Ay’ın programını izlemiş miydiniz. Orada Bay Kemal’in SSK’nın başı olarak nasıl bir sefalette olduğunu görmüş müydünüz? Yav bu Bay Kemal’den bu ülkeye hayır gelir mi? Gelmez. Sosyal Sigortalar Kurumu’nun başında sen ne yaptın ki bu ülkede ne yapacaksın!
Seçim mesajı
“Türkiye’nin kaybetmeyi göze alacak tek bir evladı yoktur. Hiç kimsenin bu mümtaz hazineyi elimizden almasına rıza göstermeyeceğiz. Hiç kimsenin ülkenin birikimlerini heba edecek milletimizin geleceğini tehlikeye atacak fütursuzlar sergilemesine izin veremeyiz. Hele hele küresel yönetim mekanizmalarının yeniden kurgulandığı bir dönemde böyle bir felaketi asla öze alamayız. Bir gönül sultanı bakın ne diyor; ‘İdrak kulağından gaflet pamuğunu çıkarmayana nasihat kâr etmez.’ Elbette tüm bu söylediklerimiz idrak kulağı açık olanlar için bir anlam taşıyor. Bunun için milletimizin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da irfanı ve ferasetiyle önündeki tablonun kendisine işaret ettiği tabloyu görerek Türkiye’nin yüzyılı için en doğru kararı vereceğine yürekten inanıyorum. Bu yüzyılın adı Türkiye yüzyılı.
“Türkiye, güven ve huzur adası olarak ayrışmakta”
“Ülkemizi merkez aldığımızda batıdan doğuya, kuzeyden güneye her tarafta güvenlik krizlerinin ve istikrarsızlıkların yol açtığı huzursuzluk iklimi hakim. Türkiye bu endişe verici tablodan maruz kaldığı tüm saldırılara ve yaşadığı tüm badirelere rağmen güven ve huzur adası olarak ayrışmaktadır. Eskiden beri gelişmiş ülkelerle mukayese ederek kendi eksikliklerimize kusurlarımıza hayıflanan bir kesim vardır. Hangi radikal ideolojiye mensup olursa olsun ülkemizi terk edenlerin istikametlerin hep Batı’ya çevirmeleri de kendi içindeki tutarsızlığa rağmen bir hakikat olarak tarihimizdeki yerini almıştır.
“Devletleri yıkılanların başlarına hangi felaketlerin geldiğini görmek için sadece şöyle kafamızı kaldırıp bir bakmamız yeterli”
Son dönemde sosyal medya mecralarında yine gelişmiş ülke güzellemelerinin yapıldığını, özellikle gençlerimizin bilinç altılarına mutlaka buralara gidilmesi gerektiği fikrinin aşılanmaya çalışıldığını görüyoruz. Bunlara cevabı önce ülkemizin yakın dönemde yetiştirdiği en büyük mütefekkirlerden Cemil Meriç’in diliyle verelim ‘Vatandaşlarını yaşanmaz bulanlar vatanlarını yalanmaz kılanlardır’. Cemil Meriç’in dediği gibi Türkiye’yi böyle göstermeye çalışanlar aslında ülkenin bu hale gelmesi için her türlü sinsiliği yapanlardır. Gelişmiş ülkelerin bugünkü zenginliklerinin gerisindeki sömürge düzenini kan, vahşet ve soygun tarihini bir kenara bırakıyorum. Bu ülkelerin en önemli alameti farikaları olan güvenlik ve refah sırça köşkü yaşanan her küresel krizle biraz daha çatlamaktadır. Türkiye’nin sadece savaş bölgelerinden kaçanların değil gelişmiş ülke vatandaşlarının da adeta sığınağı haline dönüşmesinde bu acı gerçeğin payı vardır. Ülkemizi bir kurtuluş kapısı veya kurtuluşa giden yolun geçiş yolu olarak görerek bu topraklara yönelen herkes aslında bize çok önemli bir mesaj veriyor; yaşadığımız toprakların devletimizin ülkemizin mensubu olduğumuz milletin kıymetini çok iyi bilmeliyiz. Devletleri yıkılanların başlarına hangi felaketlerin geldiğini görmek için sadece şöyle kafamızı kaldırıp bir bakmamız yeterlidir. Sizi zor gününüzde sarıp sarmalayacak, gerektiğinde aşını, suyunu bölüşecek bir milletin mensubu değilseniz vay halinize. Buna rağmen hâlâ başka toplumların, başka hayat biçimlerinin güzellemesini yapanların gayesi birey olarak bize iyilik etmek değil, tam tersine en büyük gücümüz olan sosyal yapımızı çökertmektir.
“Süfli heveslerle başka ülkelerin kapısına varanlara acıyarak bakıyoruz”
“Sırf daha iyi arabaya binmek, daha yeni telefon almak, daha çok konsere gidebilmek gibi süfli heveslerle ellerin yani başka ülkelerin başka toplumların kapısına varanlara acıyarak bakıyoruz.
“Türkiye olarak kendi inancımıza kendi kabiliyetimize inanarak güvenerek dayanarak inşallah bu büyük dönüşümü en az sıkıntıyla atlatacağız.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***