Geçtiğimiz hafta Legatum Enstitüsü 2021 senesine ilişkin 167 ülke için çok iyi düzenlenmiş bir Refah Endeksi yayınladı.
Birinci sırada Danimarka, son sırada Güney Sudan var.
Ülkemiz Türkiye ise 21 senelik Erdoğan ve AKP yönetimi sonrasında bu Refah Endeksinde 167 ülke içinde 93. sırada.
Çok açık ifade ediyorum, bu manzara ülkeyi 21 senedir yönetenler için bir utanç manzarasıdır.
Endeks hesaplanırken 12 temel kriter öne çıkarılmış, aşağıda kriterleri sunuyorum, parantez içinde de Türkiye’nin o kriter için 167 ülke içinde sıralaması veriliyor.
1-Güvenlik (146)
2-Kişisel özgürlük (154)
3-Yönetişim (127)
4-Sosyal sermaye (kurumlar) (140)
5-Yatırım ortamı (62)
6-İş ortamı (57)
7-Altyapı ve piyasalara giriş (54)
8-Ekonomi (62)
9-Yaşam koşulları (57)
10-Sağlık (58)
11-Eğitim (78)
12-Çevre (91)
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz haftasonunda galiba Sakarya’da gençlerle buluştu ve bu toplantıda “İlk oyum Erdoğan’a, ilk oyum AKP’ye” sloganları atılmış.
İlk oyunu Erdoğan’a ve AKP’ye verecek gençlerin ülke yönetiminden başka şeylerden de önce temel iki beklentileri kişisel özgürlüklerin genişletilmiş olması ve nitelikli eğitimdir, değil mi?
Gençler için hava ve su kadar öncelikli kişisel özgürlük ortamında bu gençlerin ülkesi Türkiye dünyada 167 ülke içinde 154. sırada, başka bir ifade ile de en sonlarda.
Gençlerimiz için kişisel özgürlük ortamı kadar yaşamsal ikinci kavram da eğitim ortamı.
Eğitim kalitesinde ise Türkiye 167 ülke içinde 78. sırada.
Bir ülke ve o ülkenin bir gencini düşünün, kişisel özgürlükler ayaklar altında yani genç kendini gerçekleştirmek için davranışları, düşünceleri, ilişkileri üzerinde büyük bir baskı yaşıyor.
Ve aynı genç dünya standartlarının çok altında bir eğitim alıyor gidebildiği okullarda.
Bu iki faktör yani kişisel özgürlüklerde yaşanan facia ve eğitimin çökmüş olması birleştiğinde de benim anladığım o gencin geleceğinin ipotek altına alınmış olmasıdır.
12 kriter içinde Türkiye’nin en kötü durumda olduğu kriter kişisel özgürlükler kriteri.
Kişisel özgürlükler kriterinde gelinmiş olan bu korkunç durum tamamen Erdoğan ve AKP’nin sorumluluğudur ve bu manzaradan utanç duymaları gerekmektedir.
Kişi başına geliri mesela sekiz bin dolardan yirmi bin dolara çıkarmak normal olarak zaman ister, kaynak ister ama kişisel özgürlükler ortamının iyileştirilmesi sadece siyasi irade ve yöneticinin kalitesini gerektirir.
Kişisel özgürlükler kriterinde 167 ülke içinde 154. sırada oluşumuz demokratik, laik hukuk devleti anlayışında Erdoğan ve AKP’nin siyasal yönelimini ve biraz da yöneticilerin bireysel çaplarını göstermektedir.
Bir yandaş ekranda bir yandaş gazetecinin bu tür endekslerin Erdoğan’ı kötü göstermek için yayınlandığını söyleyebilecek bir zavallılığa düştüğünü kulaklarımla işitmiş idim.
Bir ülkede bu kadar konser, toplantı yasaklarsanız, siyasi partiler kapatırsanız, bir mitingde gökkuşağı renklerinde bir şemsiyenin açılmasına tahammülsüz iseniz, RTÜK’ü bir sopa olarak kullanırsanız gelinen noktanın bu olmasına şaşmamak lazım.
Gençlerin de bu ülkeden kaçmak istemelerine hiç şaşmamak lazım.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***