Her ülkenin her ülke içerisinde belirli derecede ajanı vardır. Hani ajan size Amerikan filmlerinden kötü şeyler çağrıştırıyor olabilir ama biz başka bir tanım getirelim.
Diyelim ki her ülkenin, komşu ülkede kendine oranın dinamikleri konusunda bilgi verebilecek, orada kendi çıkarları için çaktırmadan lobi yapabilecek kişileri işe alma alışkanlığı vardır.
Hatırlarsanız Yunanistan adalarında bir süre önce bazı Yunanistan vatandaşı Türkiye ‘kökenli’ kişiler için ‘ajanlık’ suçlaması yapılmış ve gözaltına alınmışlardı. Neydi konu: ‘denize açılıp balıkçı teknesinden Yunanistan karasularından resim çekmek’
Bu adalarda yıllardır Türkiye’nin bu tür çalışmalar yaptığı herkes tarafından biliniyor, o yüzden haber gelip geçti kimse üzerinde durmadı.
21. yüzyılda bu ajanlık veya muhbirlik konusu ne kadar devlet eliyle ne kadar şirketler aracılığı ile yapılıyor tam kestirmek mümkün değil. Çünkü aslında google veya facebook’un yan şirketlerine yeterince para verirseniz istediğiniz kriterlere uyan bazı dataları satın alabiliyorsunuz artık. Bunu tabii ki ‘kişisel verileri koruma kanunları’ çerçevesinde yapıyorlar. Hani şu detayına bakmadan okuduğumuz ve klikleyip geçtiğimiz kullanma şartları ve cookie’lerle…
23 Eylül Cuma günü Anadolu Ajansı iki PKK/KCK üyesinin belirli olmayan bir sınır hattında yapılan operasyonla, yakalanıp Türkiye’ye getirildiğini duyurdu. Sosyal medyada bazı haber kaynakları, iki kişinin Ermenistan tarafından Türkiye’ye iade ettiği öne sürüldü. Ermenistan resmi makamları ise iddiaları yalanladı.
Önce Ermenistan gizli servisi sonrasında da Adalet Bakanlığı konuyla bir alakalarının olmadığını açıklayan metinler yayınladılar.
Bu sırada özellikle Kürt milliyetçileri internette “Ermenistan devleti Kürtlerin düşmanıdır” propagandasına başlamışlardı bile.
Burada Ermenistan devletinin her yaptığı hareketi savunacak değilim.
Ama siyasetle ilgilenen herkesin bu son dönemde Ermenistan Türkiye ve Azerbaycan arasında olan biteni iyi okumalarını öneririm. Bir taraf haber geçiyorsa iki kez okuyun ve mümkünse kaynağından kendi dilinde okumanızı tavsiye ederim.
Bu olay üzerinde bir iki noktaya değinmekte fayda var.
Ermenistan’da Kürtler
Ermenistan’da Kürtler bir azınlık olarak yaşamaktalar. Resmi azınlık olarak tanınıyor ve otomatik olarak toplum temsilcileri Yezidiler gibi milletvekili seçiliyor. Türkiye’de ‘azınlıklara’ sağlanan şartlardan çok daha iyi konumda olduklarını söyleyebilirim.
Yıllar önce Osman Baydemir ve İsmail Beşikçi ile Kürt köylerine yaptığımız ziyarette anadilde eğitim materyallerinin Ermenistan devleti tarafından basılıp dağıtıldığını görmüştüm.
Ermenistan’daki Ezidiler de kendi dini özgürlüklerine sahipler. Bilen bilir, Quba Mêrê Dîwanê, dünyanın en büyük Ezidi tapınağı olarak geçiyor. Nüfusun yoğunlukta olduğu Armavir ilindeki Aknalich köyünde yer alıyor. Yerevan’a 35 kilometre.
Öte yandan bu Ermenistan’daki Ezidilerin ve Kürtler için herşeyin güllük gülistanlık olduğu anlamına gelmiyor. Yezidi siyasetçi ve eski bir dost olan Boris Murazi birkaç yıl öncesine kadar Ermenistan devletinin kendilerine aslında nasıl ayrımcı davrandığını çeşitli programlarda ve televizyon yayınlarında anlattı ve bu konuda bir mücadele verdi hala da veriyor. Paşinyan’ın ‘devrim’inde Murazi, Koçaryan tarafındaydı ve onun siyasi grubundan aday da oldu.
Bu son ‘iade’ haberi geldiğinde aklıma ilk takılanları Ermenistan’daki hem Ermeni hem Türk (evet var) hem de Kürt arkadaşlarla konuştum. Ermenistan devleti bu konuda her zaman ikircikli bir tavır takınmıştır. Daha önce de 1990’lı yıllarda Ermenistan’ın iki PKK’liyi iadesi ile ilgili tartışmalı açıklamalar ve makaleler yayınlanmıştı. Şimdi o konuya girmeyeceğim ama genel durumu anlamak bilgi verebilirim.
Ermenistan’a sığınma talebinde bulunan veya Ermenistan sınırını herhangi bir bölgeden geçen Kürtler de diğer mülteciler gibi gözaltına alınıyorlar. Ermenistan’da 8-9 aylık bir cezaevi hayatından sonra mahkeme karşısına çıkıyorlar ve mahkeme onların Birleşmiş Milletler üzerinden yaptığı mültecilik başvurusunu kabul ediyor. Kürtler Ermenistan’da resmi bir azınlık olduklarından ve birçok kurumları, avukatları olduğundan bu süreç çoğu zaman daha hızlı işliyor ve ‘BM kağıtları’ hemen veriliyor. Son olarak Ermenistan tarafından Türkiye’ye iade edildiği iddia edilen Atilla Çiçek ile Hüseyin Yıldırım ise mahkeme tarafından bırakılıyor. İşte tam bu işlem sonrasında ikisinden de haber alınamıyor.
Bir ay geçtikten sonra da MİT tarafından ‘sınır hattında operasyon’ olarak servis ediliyor ve sonrasında da Ermenistan tarafından iade edildiği söyleniyor.
Ermenistan ise ısrarla kendi ilişkisini yalanlıyor, ancak iki kişinin kaybolup ya da kimler tarafından kaçırılıp ‘operasyon’a dahil edildiği meçhul.
Burada akla ilk gelen MİT Ermenistan’a operasyon yapabilir mi?
Yapar. Tabii ki Ermenistan’da MİT çalışanlarının kol geziyor olması mümkündür. Ama bu insanlar büyük ihtimalle siz ve ben anlayamayız. Belki de bir özel şirketin maaş bordrosunda çalışan bir Kürt veya Ermeni de olabilir bu tip olayları yapanlar.
Ama kuvvetle ihtimal Rusya ilişkisi üzerinde durulmalıdır.
Ermenistan NSS’i yani gizli servisinin çoğunlukla Rusların elinde olduğu, muhalefet tarafından yazılıp çizilirken, Putin ve Erdoğan kol kola görüntüler verirken ve gün geçtikçe Ermenistan Rusya’nın bir parçası haline gelirken işi bu tarafından da okumak gerekebilir.
Tabii hiçbiri Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın Erdoğanla Prag’a olası bir görüşmesi öncesinde jest yapıp yapmadığını kanıtlamaya yetmez.
Ancak şu aşamada bu haberlerin kime yaradığına bakmakta fayda var.
Bölgede herkesle düşman bir Ermenistan başbakanının kendine yeni düşmanlar yaratmak hele ki kendi ülkesindeki en kalabalık azınlığa karşı tavır almasına pek ihtimal vermiyorum.
Öte yandan bu Azerbaycan’ın ve Türkiye’nin, Ermeniler ile Kürtlerin arasını açmak için kullanabileceği bir açık çek.
Bu olay tabii ki Ermenistan’da Paşinyan karşıtı muhalefetin de işine gelir.
Buradan benim çıkarabileceğim en büyük sonuç Ermenistan’ın ulusal güvenlik konusunda çok büyük açıkları olduğu ve kendi topraklarını Azerbaycan’a karşı savunma sırasında askeri olarak ne kadar başarısız ise istihbarat ajansı olarak da kötü bir durumda olduğudur.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***