HABER-ANALİZ | BÜLENT KORUCU
Nihal Olçok’u takip ediyor musunuz? Eminim 15 Temmuz’u planlayanlar bin pişman olmuştur eşini ve oğlunu öldürdükleri için. Bilhassa 17 yaşında şehit olan oğlu Abdullah Tayyip’in acısı ona herkese meydan okuyabilecek bir güç veriyor. Evladının nasıl öldürüldüğünü öğrenmekten başka davası olmayan bir anne var ortada. Gerçekten iddianamelerdeki izahlara ikna olsa işi belki daha kolay olacaktı. Ama beynini kemiren sorular rahat bırakmıyor. Hande Fırat’ın etrafındaki tartışmalar acılarıyla birlikte isyanını da alevlendirdi.
Hande Fırat’ın MİT Basın Danışmanı Nuh Yılmaz’la esrarengiz görüşmeleri 15 Temmuz’la ilgili soru işaretlerini yeniden gündeme getirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın halkı sokağa çağırdığı Facetime bağlantısının önceden kurgulandığı ve hatta bir gün önce gerçekleşen bir görüşmeyle ayarlandığı iddiası bomba etkisi yaptı. İddianın sahibi Cevheri Güven’e cevap vermek yerine 5 koldan kişilik infazına girişilmesi de iddianın gücünü gösteriyor.
Nihal Olçok da tartışmalara kendi bakış açısıyla katıldı. Aydın Doğan’la Hande Fırat’ın 15 Temmuz gecesi yaptığı düğün pazarlığına tepki gösterince bazı açık oturum programlarına konuk edildi. Erol ve Abdullah Olçok cinayetinin serencamını masanın üstüne koyduğumuzda isyanında ne kadar haklı olduğunu teslim ediyoruz.
KARAR’IN BUHARLAŞAN MANŞETİ: EROL’U SIRTINDAN VURMUŞLAR!
İstanbul Başsavcılığı’nın 15 Temmuz Şehitler Köprüsü iddianamesinde yer alan Adli Tıp, ekspertiz ve balistik inceleme raporları, ’yasak’ niteliğinde fişeklerle, uzaktan atışla 34 kişinin vurulduğunu ortaya çıkardı. Aynı raporlara göre reklamcı Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok da sırtlarından vuruldu. Olçok’un arka sağ omuzda şahdamarına girip kalbinden çıkan, oğlu Abdullah’ın ise arka sol omzundan giren birer mermiyle iç kanama sonucu yaşamlarını yitirdikleri tespit edildi. Bunun bir keskin nişancı/snipper atışı olduğu çok açık. Turhan Çömez de canlı yayında Olçok’a dayandırarak ve kendi incelediği raporlardan hareketle aynı şeyi söyledi. Sırt ve yukarıdan giren kurşunun köprüdeki çoğu öğrenci askerlerin silahından çıkma ihtimali sıfır. İlk gün gazete ve televizyonlarda yer alan keskin nişancı haberleri de pek çok bilgi gibi sonradan hasıraltı edildi. Benzer bir durum Ankara’da Jandarma Genel Komutanlığı davasında yaşandı. Oradaki şehitlerin de çevre binalardaki keskin nişancılar tarafından vurulduğu öne sürülüyor. Balistik incelemede komutanlık binasındaki askerlerin silahından çıkan kurşunlarla olmadığı kesinleşti. Ancak mahkemeler daha ileri gitmeye cesaret edemedi.
Yukarıdaki bilgileri Karar Gazetesinin 5 Ağustos 2017 tarihli manşetinden aldım. Fakat bir kaç saat bile geçmeden haber internet sitesinden kaldırıldı ve hala ulaşılamıyor. ‘Erol’u sırtından vurmuşlar’ başlıklı haberin oluşturduğu paniği pek çok defa gözlemledik. Meclis Araştırma Komisyonu Raporu’nun buharlaştırılmasından tutun, köprünün günün ilk ışıklarıyla birlikte yıkanarak delillerin yok edilmesine kadar uzun bir liste bulunuyor.
Köprüdeki gizemli katillere dair başka tanıklar da vardı. O gece hayatını kaybeden gençlerden Mahir Ayabak’ın annesi Muteber Ayabak, Ülke TV mikrofonlarına şunları söylemişti: “Hainler orada pusuda yatıyorlarmış. Siyah bir transit, keskin nişancılar varmış içinde. Halkın üzerine ateş açıyorlar ve maalesef sırtından girip oğlumun kalbini parçalayarak… Oğlum orda şehadet şerbetini içiyor.” Akit Gazetesi’nin haberine göre saat 23.30 sıralarında göreve çağrılan polis memuru Kemal Tosun, Boğaziçi Köprüsü’nde keskin nişancı tarafından sırtından vurularak şehit edildi. Odatv’den Milliyet’e kadar bütün yayın organları keskin nişancıyla ilgili bir çok haber yaptı. Hatta karşı nişancı ateşiyle öldürüldüğüne kadar ayrıntı verdiler. Bazı ölümleri izah etmek için bu senaryoyu yazdılar fakat sonra mızrağı çuvala sığdıramayacakları için vaz geçtiler.
Ahsen TV’nin 15 Temmuz sonrası canlı yayınında konuşan genç de “Köprüde askerlerin olduğu taraf değil de diğer taraftan, yani köprüden Anadolu yakasına geçiş tarafından, polis insanların üzerine ateş açtı. Bak, polis insanlara ateş etmediyse şerefsizim. Açsınlar, kameralara baksınlar ya! Mini Cooper’lı iki tane şerefsiz, baktı böyle, ateş etti takır takır!” Duruşmalarda müşteki sıfatıyla ifade veren Berat Kulunyarab isimli kişi de sivillere ateş açan polislerden söz ediyor. Ayrıca telefonuyla çektiği görüntüleri teslim ediyor.
Baba-oğul Olçokları karşılarındaki askerler öldürmediyse kim öldürdü? İkisini de sırtından ve yukardan bir atışla şehit edenler darbeci değilse ne adına yaptı bunu? Nihal Olçok sadece sorularına cevap arıyor. Aslına bakarsanız aynı soruları aynı kararlılıkla Erdoğan’ın ve diğer AKP’lilerinde sorması gerekmez mi? Yoksa darbenin inandırıcılığı için tanınmış şehitlere ihtiyaçları vardı iddiası doğru mu?
Nihal Olçok’un sesini kesmek için her yolu denedi ama başaramadılar. ‘Erol Bey onu FETÖ’cü olduğu için boşadı’ bile dediler. Oğlunun adını verdikleri Kocaeli Derince’deki spor tesislerinin açılışına davet edilmedi. Olçok, “Ölen sizin evladınız, acı çeken sizsiniz ama bundan prim yapan başkaları. Bu artık gerçekten can sıkıcı hale geldi. Ben bundan çok utanıyorum ve çok acı çekiyorum.” diyerek tepkisini dile getirdi. Onu susturmak uğruna harcadıkları enerjinin onda birini cinayeti çözmek için kullansalar ve tatmin edici bir sonuca ulaşsalar her şey daha kolay olacaktı. Oysa attıkları her adımla şüphe bulutlarını kalınlaştırıyor ve Nihal Hanım’ın acısını tazeliyorlar. Diğer insanları ya susturdular ya da seslerinin duyulmaz hale getirdiler. Onun şansı Olçok soyadı ve onu da elinden almak için yapmadıkları kalmadı.
***
Bu yazının kapsamında olmadığı için sadece bilgi olarak buraya kaydedeyim: Kafkassam isimli internet sitesinde Erol Olçok’un Çerkes olduğu ve Türkiye’deki diasporaya güçlü desteği yüzünden Rusya’nın hışmını çektiği yazılıyordu. Hatta 7 Eylül 2017 tarihli yazının başlığı ‘Erol Olçak, Enver Altaylı dostluğunun kurbanı mı?’ şeklinde. Geçen hafta Bulgaristan’da yakalanan Levent Göktaş’ın Altaylı- Olçok dostluğuna dikkat çeken ifadelerinden sonra bu yazı daha ilgi çekici hale geldi. Göktaş: “Erol Olçok’un kıramayacağı dostlarından birinin Enver Altaylı Bey olduğunu öğrendik. Enver Bey ricamızı kabul etti ve bize Erol Olçok’tan randevu aldı…” diyor. Rusya’nın ve Avrasyacıların 15 Temmuz’daki rolü düşünüldüğünde yabana atılmayacak bir iddia. En azından konuşulması gerekiyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***