YORUM | TARIK TOROS
Haftanın iki popüler sorusu:
-Türkiye’de savcılar var mıdır? Varsa harekete geçmek için neyi beklemektedirler?
-Türkiye’de fikir hürriyeti var mıdır? Varsa bunun sınırları nedir?
**
Sondan başlayalım.
Türkiye’de fikir hürriyeti vardır, ifade hürriyeti yoktur.
Bu ironi tabi.
Esasen, fikir hürriyetinden maksat ifade hürriyetidir.
Lakin bu, egemen zümreye tanınmış bir ayrıcalıktır.
Hukuk, rüzgâra göre bükülür.
**
Fikir hürriyetinin sınırları konusunda görüş muhteliftir.
Bana göre:
Başkalarına zarar verme potansiyeli taşıyan fikirlerin ifade edilmesi problemlidir.
Şüphe varsa…
Fikir lehine yorumlanmalıdır.
Futbolda hakemin “avantaja bırakması” gibi.
İhtilafa bakacak yer, mahkemelerdir.
Bir kanuni düzenleme vardır, yargıçlar buna göre tazminata hükmeder, filan.
Henüz daha pratik bir yöntem icat edilmedi.
**
Irk veya din egemen ülkelerde…
Egemen olan ırk veya dine yönelik fikirlerden mağduriyet oluşmaz.
“Türklüğe hakaret” böyle bir şeydir mesela.
Yine: Yüzde 90’ı müslüman bir toplumda, dinî eleştiriden korku anlamsızdır.
Tabi ümmetin itikadından eminsen.
Ayrıca, asıl korunması gereken azınlık haklarıdır.
**
Güncele gelelim.
“İmam Hatip’te okumuş daha önce kendisi, sapıklığı oradan geliyor” demişsiniz.
4 ay sonra jet soruşturma açılmış, gözaltına alınmış, saatler içinde tutuklanmışsınız.
Ülkede imam hatipliler egemenken…
Galeyana gelen halk, bu sözün etrafında kümelenip okulları taşlamamışken…
Güçlü argümanlarla cevap verilebilecek bu sözün sahibi içeri atılarak konu buzluğa kaldırıldı.
Fikrin ifadesiyle değil…
Fikir sahibinin tutuklanmasıyla esasen halk, kin ve düşmanlığa tahrik edildi.
Dikkatli düşünürseniz, görürsünüz.
Belki de amaç buydu.
**
İkinci soru:
-Türkiye’de savcılar var mıdır? Varsa harekete geçmek için neyi beklemektedirler?
Bu sorunun miadı 10 yıl kadar önce dolmuştur, maalesef.
Ülkede işini yapan yargı ve emniyet mensupları, bedelini ağır ödemişlerdir.
Ya açıkta, ya sürgün, ya ihraç…
Ya cezaevinde ya da gurbetteler.
Görevde olanlar ise ya hırsızlık veya uyuşturucu çetesi üyesi ya da kimi zaafları yüzünden esir, tutsak alınmış durumda. Ne denirse onu yapıyor, yapmak zorunda.
Haliyle…
Ortaya dökülen rüşvet ve yolsuzluk sarmalının gittiği yer belirsiz.
Değilse umutlanmaya çok ihtiyaç var.
**
Bakın, 17 Aralık 2013 rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının 4 zanlısından biri alan dönemin Çevre Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, bundan tam 1 yıl önce, gazeteci Altan Sancar’a ne demiş:
-Benim dosyamda ne varsa, hepsi doğrudur.
-Hem tapeler doğrudur, hem teknik takip doğrudur hem de benim telefon konuşmalarım A’dan Z’ye kadar doğrudur.
-Dosyada ne varsa kabul ediyorum, benim suçum.
-Ben kendimi ayırmak istedim orada, ama gücüm yetmedi. Gücüm yetmez, döverler beni, öldürürler beni, bilmem ne yaparlar. (29 Ağustos 2021)
**
Gençleri mazur görün.
Yaşı 30 ve üzeri olanlar, “savcılar nerede” diye soruyorsa…
Ağzına kürekle vurun.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***