Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tahran ve Soçi’de Suriye’ye yönelik yeni bir işgal harekatı için beklediği onayı alamadı. Aksine Putin kendisine Suriye yönetimiyle anlaşmasını ve sorunu Esad ile çözmesini tavsiye etti.
İdlip’teki ağır Rus bombardımanın ardından kesin sayısı hala bilinmeyen askerin ölmesi sonucu Erdoğan soluğu Rusya’da almış ve Putin tarafından konutta uzun bir tur attırılıp kabul edilmişti.
Sonuçta Suriye’de kırmızı çizgilerini Putin’in belirlediği bir anlaşma sağlandı ve taraflar büyük ölçüde bu anlaşmaya uydu. Ancak içeride giderek kötüleşen ekonomik durum nedeniyle Erdoğan hem gündemi değiştirecek, hem de halkın milliyetçi duygularını ateşleyecek majör bir dış başarı arayışı içinde.
Ege’de Yunanistan’la yaşanan it dalaşları, son NATO tatbikatının ardından tarafların karşılıklı olarak birbirini suçlaması, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Yunanistan’a aba altından sopa göstermesi bunu sağlamıyor çünkü, Yunanistan’a yönelik bir hamlenin başta Avrupa Birliği olmak üzere tüm Batı bloğunu karşısına almak anlamına geleceğini çok iyi biliyor.
Irak Kürdistan’ında işler istediği gibi gitmiyor. Türkiye medyasında her konuda olduğu gibi burada da tam bir karartma var ve düşürülen helikopter ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kayıplarına ilişkin iddialar haber bile olamıyor.
Erdoğan’ın elinde kalan tek hamle Suriye… Suriye’ye bir hareketa Rusya ve İran kadar Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’nin ağır topları da karşı ancak Erdoğan daha çok Putin’in tepkisine ve onayına bakıyor. O yüzden bir adım ileri iki adım geri taktiği izlemek zorunda kalıyor.
Kamuoyu araştımaları, böyle bir harekatın daha öncekilerde olduğu gibi, Erdoğan’ın popüleritesine yüzde 3-4 bir katkı yapacağını öngörüyor. Ancak ağır ekonomik koşulların yükü altında ezilen geniş yığınlar için bu kalıcı bir etki yaratmayacaktır. O nedenle Erdoğan Putin’den yeşil ışık alabilirse bunu seçimden hemen önce yapma yoluna gidecek veya harekatla birlikte seçim kararı alacaktır.
Türkiye’nin devletçi muhalefeti Erdoğan’ın arkasında hizalanacağı için hem muhalefette derin bir çatlak yaratmış olacak, hem de geçici de olsa bir güç kazanacak ve gündemi ekonomiden “Cihad”a çevirmeyi başaracaktır.
Esad’la masaya oturmak diğer bir çözüm Erdoğan için… Bu yolla açlıkla mücadele eden halkın öfkesini yönlendirdiği Suriyeli göçmenlerin bir kısmını geri göndermeye ve seçmen sempatisi kazanmaya çalışabilir. “Esad’ı devirmek gibi bir derdimiz yok” diyerek 10 yıllık Suriye politikasını sıfırlayarak bunun ilk adımını attı ancak Şam’dan beklediği karşılığı tam alamadı. Esad’ın masaya oturmak için Türkiye’nin Suriye topraklarından çıkması gibi talepleri var…
Putin’in devreye girmesiyle bu sorun bir şekilde aşılsa bile Erdoğan’ın eliyle besleyip donattığı IŞİD/El Kaide bağlantılı köktendinci militanlar sorunu var. Esad’la görüşme gündeme geldiği anda bile bu gruplar Türkiye’nin kontrolündeki bölgelerde protesto gösterileri yapıp Türk bayrakları yakarak Ankara’yı nelerin beklediğini ortaya koydular.
Esad’la masaya oturmak binlercesi sınır boyu illerinde yaşayan bu İslamcı radikallerin silahlarını Ankara’ya doğrultması riskini taşıyor. Ankara tarafından ihanete uğrama duygusu bu grupları kontrolü zor şiddet eylemlerine sürükleyebilir. Üstelik bu militanların İstanbul başta bir çok büyük ile de yayılmış olduğu gerçeği göz önüne alındığında. Türkiye’nin kontrolündeki bölgelerdeki Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik muhtemel saldırıları da olacaktır elbette.
O yüzden savaş veya Esad ile barış Erdoğan için kolay seçenekler değil. Kendi kazdığı bir kuyuda debelenmekten başka şansı yok ama bu gerçek Esad’la anlaşıp Suriyelileri ülkesine göndermeyi hayal eden muhalefet için de geçerli. Türkiye yakın gelecekte büyük bir İslamcı terör dalgasıyla karşı karşıya kalma riskini taşıyor.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***