Hayır, satrancın savaş oyunu olduğunu anlatacak değilim. Tarihsel olarak satranç taşları askeri birlikler düşünülerek adlandırılmış olabilir, ancak satranç askeri bir oyun değil, zihinsel mücadelenin somutlaştırıldığı büyüleyici ve barışçıl bir spordur. Tarih sayfalarında gezinirken satrancın savaşlara değil, savaşların satranca etkisinin daha hissedilir bir şey olduğunu fark ettim. Hazırsanız, bu gerçekliği anlamak için bir zaman yolculuğuna çıkıyoruz.
1 Eylül 1939’da, Hitler’e bağlı Nazi birliklerinin Polonya’yı işgaliyle tarihin en kanlı savaşı başlamış oldu. Muhtemelen bilmediğiniz şey, aynı gün Arjantin’in Buenos Aires kentinde satranç olimpiyat finallerinin başlamış olmasıydı. Savaşa rağmen birçok oyuncu olimpiyatın devam etmesini istedi. Ancak İngiltere takımı eve dönme kararı alarak olimpiyattan çekildi. Ülkelerine dönen İngiliz oyuncular şifre kırma merkezi olan Bletchley Park’ta Alan Turing’e yardım etmek üzere işe alındılar. Enigma kodunu kırarak savaşın kaderini değiştiren ekipte, İngiltere satranç takımı oyuncuları Harry Golombek, Stuart Milner-Barry ve CHO’D Alexander vardı (CHO’D Alexander, 2014 yapımı ’’The Imitation Game: Enigma’’ filminde Matthew Goode tarafından canlandırılmıştır).
Olimpiyatın sonunda Alman ekibinin beş üyesi (Eliskases , Michel, Engels, Becker, Reinhardt ) Nazi Almanya’sına dönmemeyi seçti. J. Pelikan, G. Stahlberg ve M. Najdorf gibi Yahudi oyuncuların çoğu da Avrupa’ya dönmedi. Najdorf, simultane satranç gösterileri yaparak basın yoluyla ailesine Arjantin’de hayatta olduğunu anlatmaya çalıştı, ancak Najdorf’un ailesi toplama kamplarında öldürülmüştü.
Olimpiyatlarla aynı anda yapılan dünya kadınlar şampiyonasındaki Almanya’nın en güçlü kadın oyuncusu Sonja Graf, Hitler’e açıkça meydan okuması sonucunda Almanya takımından çıkarıldı. Arjantinliler ona “Özgürlük” yazılı bir bayrak yaptı. 19/16 skoruyla Vera Menchik’in ardından 2’nci oldu. Almanya’ya dönmeyi reddetti ve Arjantin’de yaşadı.
7 Ağustos 1941’de Mikhail Botvinnik, Almanların demir yolu hatlarını kesmesinden sadece iki gün önce Leningrad’dan ayrılmamış olsaydı muhtemelen 1948’de dünya şampiyonu olamayacaktı. Herkes onun kadar şanslı değildi. 3 Eylül 1941’de Sovyet satranç okulunun kurucularından, eski Bolşevik muhafızı, yazar, organizatör, tarihçi ve bir diplomat olan Alexander Ilyin-Genevsky, Leningrad kuşatması sırasında buharlı gemideyken Nazi uçağının bombalamasıyla ölen tek kişi oldu. (Hollanda Savunmasında Ilyin-Genevsky Varyantı vardır). 30 Mayıs 1941’de ünlü Çek satranç ustası Dr. Karel Treybal, Naziler tarafından tutuklandı ve direnişe silah temin etmekle suçlanarak Prag’da kurşuna dizildi. Kasım 1941’de Leningrad savunmasında öldürülen bir adamın henüz 10 yaşındaki oğlu olan Viktor Korchnoi’un gelecekte satranç tarihinin taçsız krallarından biri olacağını kim bilebilirdi?! Leningrad kuşatmasında tahliye edilen çocuklar arasında sonradan dünya şampiyonu olacak olan dört yaşındaki Boris Spassky’de vardı! 1934-35 Sovyetler Şampiyonu Ilya Rabinovich ve Alexei Troitzky gibi ustalar 1942’deki kuşatmada açlıktan öldüler. 26 Haziran 1944’te, 17 yıl dünya kadınlar şampiyonluğunu elinde tutan Vera Menchik, Güney Londra’daki evine isabet eden bir V1 roketiyle aramızdan ayrıldığında henüz 38 yaşındaydı. (Bugün, Dünya Satranç Olimpiyatları Kadınlar Kategorisinde şampiyonluk kupasının adı Vera Menchik Kupasıdır).
İnsanlığın en kötü icadı olan savaşların, insan zekasının ürettiği en güzel oyun olan satrancın gölgesinde kalması umuduyla…