Yeni operasyon ile alınan HDP’li siyasetçiler, belediye başkanları, eski milletvekilleri uyduruk gerekçelerle tutuklandılar. Beklenmedik bir şey değildi. Zira artık özellikle Kürtlere ilişkin yapılan hiçbir şey şaşırtıcı değil. Elbette Türkiye kasıp kavruluyor, ancak Kürtler söz konusu olunca AKP hiçbir sınır tanımıyor… ne hak ne hukuk tanıyor. Her türlü uygulama, her tür yol ve yöntem mübah sayılıyor Kürtler ve Kürt siyasal hareketine yönelik olarak.
Dünkü tutuklamanın listesi bayağı uzun. Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen, eski milletvekilleri, “Kobanê eylemleri” gerekçe gösterilerek gözaltına alınan eski HDP MYK üyelerinin içinde yer aldığı 17 kişi tutuklandı. Bir bölümü adli kontrol uygulaması ile serbest kaldı.
Ayhan Bilgen’in tutuklanması ile Kars Valisi Türker Öksüz’ün atanması bir oldu. Hazırlıklar önceden yapılmış… Koruma ordusu ile belediyeye giriş yaptığı aktarılan vali, belediyenin önünde namaz kılarak dua etti. Halkın rahatça girip çıktığı belediyenin giriş ve çıkışları halka kapatıldı.
Kayyum atanmayan tek belediye vardı ona da Kars valisini atamış oldular. Seçilmişler yok sayılıyor. Atanmışların yetkilerine yetki katılıyor. Saray ülkeyi atanmışlarla yönetmek için her gün yeni bir yol deniyor,
Yeni arayışlara giriyor. Anayasa Mahkemesinin kaldırılmasından söz edenler, tüm uygulamaların yeni başkanlık sistemine ve sarayın ihtiyaçlarına göre dizayn edilmesi için plan üzerine plan yapıyor. Boş durmuyorlar, durmadan yeni hesaplar yapıyorlar. Kürtlerin ve bölge halklarının iradesinin gasbında son halkasını da tamamladılar. İller, ilçeler, büyükşehirler gasbedildi. Bölge halkının elinde kalmış, adeta düşman elindeki kale gözüyle baktıkları son kaleyi de fethettiler!
Böylece Kars’ı da iç düşman işgalinden kurtardılar! Çok şükür ve ilk namaz da belediyenin önünde kılındı! Kars’ın kurtuluşunu, belediyenin önünde namaz kılarak kutladılar! Kutladıklarını, kıldıkları fetih namazını gösterdikleri fotoğrafları servis ettiler. Ne kadar sevinseler azdır!
Helikopterden atıldığı iddia edilen köylülerin soruşturmasına basın yasağı getirilirken, gasbedilmiş halk iradesini gerekçelendirmek için takla üstüne takla atıyorlar.
Bilindiği gibi Kars da HDP yönetime geldiğinden beri, hedefteydi. Daha önce de bu köşede konuyu yazdık. HDP’li yönetimin başına bir çorap örmek için aylardır uğraşıyorlardı. Artık onun için de karar vermiş oldular.
Seçilmiş Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in ve belediye meclisinin Kars’ın tarihinde görülmemiş işlere imza atıyor olmasından rahatsız olanlar Kars’ta da halk iradesini sildiler.
Dün tutuklanan Belediye Eş Başkanı Ayhan Bilgen, daha önce suçlandığı, beraat ettiği ve hatta devleti mahkum ettiği davadan gözaltına alınıp tutuklandı. Hem hukuken hem vicdanen sonuçlanmış davayı yeniden gündeme getirerek gözaltına aldıklarını ve Kars’ta halk iradesini gasbetmek için bu adımı attıklarını dünya alem biliyor. Bilgen’in ve elbette belediye meclisinin ve Kars halkının birlikte Kars için yaptığı çalışmaları tarumar edecekler. Dayanışmayı, kooperatifleşmeyi yok edecekler. Kaynakların halk için kullanımını sonlandıracaklar. Yolsuzluk ve yağmanın önünü tıkayan Bilgen’den onu tutuklayarak öç alıyorlar. Bilgen, gösterdiği fedakarlıkların birini daha polis işkencesi altındayken yaptı, “Bırakılsam da tutuklansam da istifa edeceğim” dedi. Belediye başkanlığından istifa ettiğini duyurdu. HDP, CHP, AKP, MHP, DSP ve bağımsızdan oluşan 25 kişilik Kars Belediyesi Meclisinin kendi içinde bir başkan seçerek yoluna devam etmesini önerdi. İkinci gün büyük bir operasyon başlattılar Kars Belediyesine, sudan gerekçeler, uyduruk iddialar ve suçlamalarla Eş Başkan Şevin Alaca ve HDP’li Kars Belediye meclis üyelerini gözaltına aldılar. Böylece uyum içinde çalışan ve büyük olasılıkla belediye meclisinde bir seçim yapılması halinde yeni başkanın büyük oranda ortak iradeyle çıkmasını “terör operasyonu” ile sabote etme yoluna gittiler.
Ve dün halk iradesine el koydular.
Aynı gün hem onlarca siyasetçi tutuklandı, onlarcası gözaltında sorgulanırken Kars Belediyesine kayyum atandı.
HDP’yi hedef tahtasından düşürmüyorlar. HDP direndikçe, halk iradesine sahip çıktıkça zıvanadan çıkıyorlar. Olmadık işlere, saçma suçlamalar ve uygulamalara baş vuruyorlar. Halkın iradesinin kırıntısını bile bırakmak istemiyorlar. Kürt halkının temsiliyeti onlar için artık kabul edilmez bir şey haline geldi.
Türkiye’yi tek adam yönetiminde tarihten bildiğimiz tüm diktatörlüklere, cuntalara rahmet okutacak düzeye getirdiler.
Bölgede baskı ve şiddet boyutlanarak sürüyor. Bir yandan şiddet diğer yandan baskınlar, gözaltılar, polisli askerli kelepçeli görüntüler, gözaltı sürelerinin uzatılması, mahkeme koridorları, tutuklamalar ve hapse doldurmalar…
Bu kötü gelişmeler karşısında sadece Kürt halkı değil, başta Türk halkı ses vermelidir. “Türkiye böyle zorbalıkla yönetilen, hak hukuk tanımayan bir rejime mahkum değildir” diyerek tutum almanın zamanı değil mi?