Türkiye uzun bir aradan sonra son 15 yılda ciddi sorunlar yaşadığı İsrail’le diplomatik ilişkilerini yeniden yapılandırma hazırlığında. İsrail Cumhurbaşkanı İzak Herzog’un Nisan ayında Türkiye ziyareti ile başlayan yumuşama, geçtiğimiz hafta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, iki ülkenin karşılıklı olarak büyükelçi atayacağı yönündeki açıklaması ile yeni bir boyut kazandı.
Türkiye, Suudi Arabistan, ve Birleşik Arap Emirlikleri ile başlattığı yeni dış politika açılımına böylelikle İsrail’i de eklemiş oldu. Aynı dönemde Suriye ile de siyasi temas arayışı olduğu bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da dile getirildi.
Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerindeki normalleşme adımlarına kamuoyundan güçlü bir tepki gelmiş değil. En güçlü tepki, son dönemde kamuoyu araştırmalarında oy oranını arttırdığı görülen Milli Görüş hareketinden doğan son parti Yeniden Refah Partisi’nden geldi.
Fatih Erbakan: ‘‘Öylesine sıkıştılar ki ABD’den, İsrail’den medet umuyorlar’’
Aynı zamanda hareketin kurucusu Necmettin Erbakan’ın da oğlu olan parti lideri Fatih Erbakan, dün iktidar partisinin sıkışmış halde olduğu için böyle bir açılıma mecbur kaldığını savundu.
Erbakan, ‘‘One minute gösterisini seçim malzemesi yapanlar, bugün göz göre göre çoluk çocuk demeden soykırım suçu işlemeye devam eden terörist İsrail’e büyükelçi, konsolos atama noktasına geldiler. Hani İsrail katildi, hani çocuk öldürmesini çok iyi bilirdi? Hani ‘one minute’ diyorduk? Ama açlık sofuluğu bozdurur. Öylesine sıkıştılar ki ABD’den, İsrail’den medet umuyor, Amerika ile ilişkilerini düzeltmek için İsrail ile ilişkisini düzeltmek zorunda olduğunu biliyorlar’’ diye konuştu.
Uzmanlar ise iktidar partisinin dış politikada ortaya koyduğu yeni tercihlerin yalnız dış politikadaki sıkışmışlıktan kaynaklanmadığını söylüyor ve aynı zamanda yaklaşan seçimlerin yarattığı baskıyla da izah ediyor.
Namık Tan: ‘‘Türkiye’nin İsrail ile ilişkileri düzeltirken finans dünyasındaki Yahudi lobisini de etkileme amacı var’’
2007-2009 yılları arasında Tel Aviv’de büyükelçilik yapan Namık Tan, iktidarın hem dışarıda hem de içeride sorunları çözmeye başladığı mesajını vermeye çalıştığını söylerken Türkiye’nin bu noktada geç kalmış olduğunun da altını çiziyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Tan, ‘‘Ortadoğu eski Ortadoğu değil artık. Bizim ilişkilerimiz gerginken farklı ülkeler arasında çeşitli ittifaklar oluştu. Özellikle enerji konusunda sözleşmeler imzalandı. Yunanistan, Mısır, İsrail arasında ilişkiler değişti. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ile ticaretimiz sıfır düzeyine indi. Bugün atılan adım geç kalmış bir adımdır. İktidar seçimi
mutlaka kazanma, iktidarını sürdürme amacıyla ekonomiyi iyileştirme ve mevcut sorunları azaltmayı amaçlıyor. Bu arada pek üzerinde durulmayan nokta ise Türkiye’nin demokrasisindeki örselenme. Türkiye’nin İsrail ile ilişkileri düzeltirken finans dünyasındaki Yahudi lobisini de etkileme amacı var. Ama yatırım dünyası açısından hukukun üstünlüğü yönünde adımlar atılması gerekiyor’’ şeklinde konuştu.
‘‘İsrail ile yakınlaşma ABD Kongresi üzerinde önemli rol oynayacaktır, F-16 alımı gibi süreçleri de etkileyecektir’’
Atılan adımı hem İsrail hem de Türkiye açısından değerli ve önemli bulan Namık Tan, Türkiye’nin bu tercihiyle Ortadoğu’daki yeni denkleme katıldığının altını çizdi.
Eski İsrail Büyükelçisi, ‘‘İsrail tarafı, Türkiye’nin attığı adımlarda ne derece ciddi olduğunu gözlemleyecektir. Şu anda ilişkiler çok hassas ve bu noktada elçi atanacaksa mutlaka ‘kariyer diplomatı’ olan bir kişi atanmalı. Tecrübeli, dışişleri içerisinden bir diplomat elçi olarak tercih edilirse kırılgan ilişkileri geliştirebilecektir. İsrail ile ilişkiler Türkiye’nin ABD ve Avrupa’yla ilişkileri de olumlu etkileyecektir. Eğer içerisinde samimiyet barındırıyorsa Türkiye’nin ilişkisini ilerletmesi olumludur. Ne yazık ki dış politikadaki son tablo, ‘tutarsızlık’ sorununu da beraberinde getiriyor. Bir gün katil dediğimize dost, kardeş diyebiliyoruz. İsrail ile yakınlaşma ABD Kongresi üzerinde önemli rol oynayacaktır. F-16 alımı gibi süreçleri de etkileyecektir’’ dedi.
Kuneralp: ‘‘AKP iktidarda kaldığı sürece İsrail’le ilişkilerin cidden normalleşiyor olacağını sanmıyorum’’
Daha önce Dış Politika Danışma Kurulu üyeliği yapmış olan emekli büyükelçilerden Selim Kuneralp ise Türkiye-İsrail yakınlaşmasına ihtiyatla yaklaşan diplomatlar arasında yer alıyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Kuneralp, ‘‘Büyükelçileri tekrar atayacağız söylemi yeni değil. Birkaç ay önce Cumhurbaşkanı Herzog Türkiye’ye geldi, sonra Dışişleri Bakanı Lapid geldi, ilk o zaman söylendi büyükelçi tayini. Ama henüz büyükelçiler tayin olmadı. Sonra İsrail’deki hükümet dağıldı. 1 Kasım’da seçim olacak. O seçimden sonra Netanyahu’nun bir şekilde geri gelme ihtimali mevcut. Ve Erdoğan ile Netanyahu arasındaki ilişkiler hatırlandığında ben Türkiye’nin yerinde olsam büyükelçi atamakta çok fazla acele etmem. Veyahut da büyükelçiye derim ki ‘sen istersen bavulunu hiç açma.’ Netanyahu iktidara geldiğinde, ki geri gelme ihtimali çok kuvvetli, bu aynı şekilde İsrailliler için de bu geçerlidir. Çünkü Lapid’in tayin edeceği büyükelçi belki değişebilir Kasım seçimlerinden sonra. Bir de unutmamak lazım ki AKP’nin İsrail’e karşı hakikaten ideolojik bir dogmatik husumeti var. Yani herhangi bir olayda İsrail aleyhine aşırı tabirler kullanılıyor. Dolayısıyla bu ilerleme belki Amerikan Kongresi’nin ve tabii Amerikan yönetiminin hoşuna gitsin diye yapılmış olabilir. Ama en azından AKP iktidarda kaldığı sürece İsrail’le ilişkilerin cidden normalleşiyor olacağını sanmıyorum’’ dedi.
Milli Savunma Bakanlığı’ndan bir heyetin Amerika’da olduğu günlerde İsrail’le normalleşme çalışmalarının hızlanması F-16 görüşmeleri ile büyükelçi adımı arasında bir paralellik olduğu iddialarını da beraberinde getirdi.
Doçent Güneş: ‘‘Bunun hızlanmasın sağlayan seçim atmosferi, sıcak paraya olan ihtiyaç ve F-16’lar’’
İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Hakan Güneş de Yunan lobisine karşı İsrail lobisinin çok uzun yıllardır Türkiye’nin başvurduğu bir mekanizma olduğunu hatırlatıyor.
VOA Türkçe’nin görüşlerine başvurduğu Doçent Güneş, ‘‘Yunan lobisine karşı İsrail Yahudi lobisinin bir rolü olduğuna inanılır ve bu bilinen bir denklemdir. İşin bir kısmı bu. Diğer kısmı Ortadoğu’da Türkiye’ye karşı bir yeni cephe oluşmuştu. Türkiye, uzun yıllar birbirleriyle hiç anlaşamayan Mısır ve Suudi Arabistan’ın biraraya geldiği yeni Ortadoğu denkleminin karşısında duramayacağı kanaatine vardı. Burada da mesafeyi azaltmaya çalışıyor. Bu çerçevede büyükelçilik seviyesinde ilişkinin yeniden en üst seviyesine çıkarılma kararı bu sürecin bir parçası olabilir. Bunun hızlanmasını sağlayan, seçim atmosferi ve sıcak paraya olan ihtiyaç. Tabii askeri çevreler Türk-Yunan hava kuvvetlerini dengesinin dünyanın en önemli sorunu olduğunu düşünüyor. ‘Bu işi çözelim uçak dengesini kuralım’ görüşü hakim. Acaba uçak meselesi olmasaydı bu adım atılır mıydı? Atılırdı. Ama salt F16’lar artık alınsın diye de atılırdı. Birçok nedenle İsrail’in ve İsrail’in etkisi lobinin siyasi desteğini almak Türkiye için önemli görülüyor’’ dedi.