İSTANBUL – TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Gölcük depreminin 23’üncü yılına ilişkin, “Deprem değil, tedbirsizlik öldürür” diyerek olası bir depreme karşı yapılması gerekenleri sıraladı.
Marmara Bölgesi, Ankara ve İzmir’de hissedilen 1999 Kocaeli Gölcük merkezli depremin üzerinden 23 yıl geçti. 17 Ağustos 1999’da meydana gelen depremde resmi raporlara göre 17 bin 480 kişi yaşamını yitirirken 23 bin 781 kişi yaralandı. Resmi olmayan verilere göre ise yaşamını yitirenlerin sayısı 65 binden, yaralı olanların sayısı ise 100 binden fazla. Aynı zamanda 133 bin 683 çöken bina ile yaklaşık 600 bin kişi evsiz kaldı. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi depremin 23’üncü yılına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Yapılan açıklamada, Gölcük depreminden sonra yaşanan 6 ve üzeri büyük depremler hatırlatarak, alınması gereken hiçbir tedbirin alınmadığı belirtildi. Son yüzyılda yaşanan doğal afetlerdeki kayıp ve hasarların yüzde 75’inin depremlerden kaynaklandığına dikkat çekilen açıklamada, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin modeline göre olası bir 7,5 büyüklüğündeki depreminde yolların yüzde 30`unun kapanacağı, 48 bin ağır hasarlı, 194 bin orta ve üstü hasarlı yapının oluşacağı, 463 hasarlı içme suyu, 355 hasarlı doğalgaz, 1045 hasarlı atıksu noktasının meydana geleceği ifade ediliyor” denildi.
DEPREME KARŞI ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Açıklama da olası bir depremde yapılması gerekenler şu şekilde sıralandı:
* Yapı denetimleri sıkılaştırılmalıdır. Yapı denetimleri özel firmalar tarafından kâr amaçlı değil, meslek örgütleri ve kamu tarafından yapılmalıdır. Bu süreç içinde meslektaşlarımız tarafından yapılardaki asbestin tespiti yapılmalı, olası bir depremden sonra atmosfere asbestin ulaşması engellenmelidir.
* Kentsel dönüşüm projeleri rant için değil, depreme karşı hazırlık için yapılmalıdır. Depreme hazır bir şehir için eski yapı stokunun depreme dayanıklı ve sağlıklı binalar halinde dönüştürülmesi gerekmektedir. Yenilenen binaların çevre dostu uygulamalarla donatılabilmesi için çevre mühendislerinin sürecin içinde yer almaları gerekmektedir.
*Yapılan modellemeler, olası İstanbul depreminin en büyük etkisi olarak deprem sonrasındaki altyapı kaynaklı sorunlarını işaret ediyor. Afetzedelerin ilk 72 saatte yardıma ulaşamayacakları düşünüldüğünde, suya erişim ve salgın hastalık risklerinin önemi anlaşılmaktadır. Su ve atıksu hatlarındaki sorunlu noktaların tespiti, ıslahı ve yenilenmesi acilen tamamlanmalı, bu sürecin teknik açıdan doğru şekilde yönetilebilmesi için meslektaşlarımızın kamuda istihdamının artırılması gerekmektedir.
* İstanbul`da yeterli deprem toplanma alanı bulunmadığı gibi bu alanlar yapılaşmaya açılmaktadır. Bu durum derhal tersine dönmeli, sağlıklı şekilde çadır kurulabilecek yeterli alanlara sahip deprem toplanma alanları belirlenmelidir.
*İstanbul`da sağlıklı bir yapılaşmadan bahsedebilmek için gereken zemin etütlerinin eksikliği, İstanbul’daki acil ulaşım yollarının yüzde 12`sinin otoparka çevrilmesi, tsunami tehdidine karşı önlemlerin alınmayışı ve sahillerin Galataport örneğinde olduğu gibi AVM’lerle donatılmasıyla problemin daha da derinleştirilmesi, ayrıca LPG istasyonlarının depreme hazırlıklı olmadığı gerçeği ile karşı karşıyayız. Bunun yanı sıra olası bir depreminde trafoların yüzde 31`inin hasar alacağı raporuna dair de bir önlem alınmadığını görüyoruz.
ÇAĞRI
“Deprem değil tedbirsizlik öldürüyor” denilen açıklamada, İstanbul`un ve tüm Türkiye`nin depreme dayanıklı bir hale getirilmesinin teknik çözümlerle mümkün olduğu belirtildi. Açıklama da son olarak, “Depreme dayanıklı bir kent ve ülke haline gelebilmek adına, planlamaların rant değil yaşam için yapılması, önlemlerin acilen alınması ve meslektaşlarımızın bu doğrultuda istihdam edilmesi çağrısında bulunuyoruz” ifadelerine yer verildi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***