Anayasa Mahkemesi (AYM), Bolu F Tipi Cezaevi’nde oturma eylemi yapmak isteyen tutukluya şiddet uygulayan infaz koruma memurları hakkında etkin soruşturma yürütülmemesini ‘kötü muamele yasağının ihlali’ saydı. Kararda, Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kendisi yürütmesi gereken soruşturmayı cezaevi personeline yaptırdığına dikkat çekilerek, “Somut olayda şikayet edilen infaz koruma memurlarının savunmalarının aynı kurum içindeki başka infaz koruma memurlarınca veya amirlerince alındığı, kamera görüntülerinin yine infaz koruma personelince izlenerek tutanak düzenlendiği görülmüştür” denildi.
Silahlı terör örgütü yöneticiliği iddiasıyla Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan Deniz Şah, 3 Nisan 2018 tarihinde, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) odasından dönerken oturma eylemi yapmak istemesi üzerine infaz koruma memurları tarafından fiziksel şiddete maruz kaldı. Şah, yüzüne ve vücudunda çok sayıda darbe aldı ve koridorda sürüklendi. Şah, gördüğü şiddeti protesto ettiği için ayrıca disiplin cezasıyla cezalandırıldı. Şah, yaşadığı olay sonrasında muayene olmak istemesine karşın cezaevi doktoruna görünme talebi reddedildi. Şah, 4 Nisan 2018 tarihinde infaz kurumu aracılığıyla Bolu Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulundu. Şah, şikayet dilekçesinde, kamera görüntülerinin izlenmesini ve Adli Tıp Kurumu’na sevk edilerek hakkında sağlık raporu düzenlemesini talep etti.
Şah, şikayet dilekçesinde koğuş arkadaşı E.Y.’yi şahit olarak gösterdi. E.Y., olay sonrası Şah’ın ayağa kalkamayacak halde olduğunu, yüzünün sol yanak kısmında şişlik, sırt bölgesinde kızarıklık ve ezikler bulunduğunu, mide bulantısı ve baş dönmesi olduğunu söylemesi üzerine acil butonuna basarak görevli memurları çağırdıklarını, ancak acil butonunun fişinin 12:15 ile 17:30 saatleri arasında çekili olduğunu anlattı.
Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı, olaya ilişkin 2 Mayıs 2018 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Kararın gerekçesinde ise “Kamera kayıtlarında herhangi bir darp eyleminin bulunmadığının tespit edildiği, ön inceleme raporunda müştekilerin iddialarını karşılayacak herhangi bir somut delile rastlanılmadığı, müştekilerin soyut iddialarından başkaca kamu davasının açılmasını gerektirecek yeterlikte ve nitelikte delil elde edilemediği” belirtildi. Bunun üzerine Şah, Başsavcılığın kararına Bolu Sulh Ceza Hakimliği’nde itiraz etti, ancak 5 Haziran 2018’de itirazı reddedildi.
Şah, AYM’ye 21 Eylül 2018 tarihinde bireysel başvuruda bulanarak cezaevinde kamu görevlilerinin şiddetine maruz kalması sonucu yaptığı şikayette etkin soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürdü. AYM, Şah’ın başvurusunda işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karara vererek, Şah’a 45 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti. AYM, kararının bir örneğini Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndererek ihlalin ortadan kaldırılması için soruşturma açılması gerektiğini bildirdi.
SORUŞTURMAYI SAVCILIK YAPMAMIŞ
AYM kararında, Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca etkin soruşturma yürütülmediğine dikkat çekildi ve şunlar kaydedildi:
“Somut olayda, şikayet edilen infaz koruma memurlarının savunmalarının aynı kurum içindeki başka infaz koruma memurlarınca veya amirlerince alındığı, kamera görüntülerinin yine infaz koruma personelince izlenerek tutanak düzenlendiği görülmüştür. Başsavcılığın soruşturmayı bizzat yapmak yerine infaz kurumunca yapılan araştırmayla yetinerek araştırma sonucunda vardığı kanaati karara dayanak yaptığı soruşturmanın tarafsız ve bağımsız makamlarca yürütülmesi gerekliliği ilkesiyle bağdaşmadığı değerlendirilmiştir.
Başvuruda tespit edilen hak ihlali sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği soruşturma mercilerinde yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesi’ni ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir. İhlalin tespitinin ve yeniden soruşturma yapılmasının başvurucunun uğradığı zararların giderilmesi bakımından yeterli olmadığı açıktır. Bu nedenle somut olayın koşullarında ortaya çıkan manevi zararı için net 45 bin lira manevi tazminatın başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.” (ANKA/Ceylan Sağlam)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***