YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Necip Hablemitoğlu cinayetinden dolayı hakkında yakalama kararı çıkarılan Levent Göktaş’ın Twitter’da açılan hesabı ‘fake miydi’ tartışması hala devam ediyor.
Bir sürü tehditler savuran, gizli kapılar arkasında çevrilen dolapların ucunu gösteren hesap geldiği gibi gitti.
“Göktaş istediğini alınca ‘bu hesap fake’ deyip ortadan kayboldu” gibi bir sürü laf ettiler. Ama kimsenin aklına “Devlette bu kadar görev almış, ismi MİT müsteşarlığı ile anılan, İnan Kıraç gibi birinin hem avukatı hem ortağı bir adam bu tür karanlık işlerle anılamaz. Yazdığı şeyler kesinlikle yalandır” demek gelmedi. Hesabın gerçek olmadığını o yolu takip ederek iddia etmek daha kolay olurdu oysa.
Bu işleri bilenler “O da tıpkı Sedat Peker gibi gemileri yakmış elindeki dosyaları açıklamakla tehdit ediyor. Ben yanarsam hepiniz yanarsınız diyor,” düşüncesindeydi.
Burada asıl sorun, “Devlet adına kimse böyle şeyler yapmamıştır yapamaz, yaparsa sonuçlarına katlanır, hukuk bundan çatır çatır hesabını sorar” denilememesi.
Geçen yıl da Sedat Peker madem beni küçülteceksiniz, bana operasyon yapacaksınız o zaman ben de her şeyi açıklarım ödeşiriz deyip isyan bayrağını çekmiş, sonra gittiği yurt dışında bir kamera bir tripot ile konuşmaya başlamıştı. Bazı şeyleri birer birer açıklamaya başlayınca araya ağababaları, devletler, gizli servisler bilmem neler girdi, o da pozisyonunu koruyacak şekilde beklemeye aldı kendini.
Daha yakın bir zamanda Gaziantep’te Yavuz Öztürkmen isminde bir mafya babası da çökülen malların dağıtımında ihtilafa düştüğü suç ortaklarına rest çekti, keleşlerle valinin konvoyunun yolunu keserek ona ve beraberindekilere posta koydu.
‘Fütüye bak, fütüye bak’ cambazlığının altında meğer ne dolaplar dönüyormuş da haberimiz yokmuş.
Yılanlar çıyanlar pastayı bölüşemediklerinde, devlet kılıfı altında işlenen pisliklerden biraz olsun haberdar oluyoruz. Eğer bölüşebilselerdi, bunlar saygın iş adamı, milletvekili, bakan görüntüsünde, kravatla yüzleri örtülen sırtlanlar olmaya devam edecekti.
Çete içindeyken en hunhar cani gibi işine bakanlar, kalemi kırılınca dağa çıkıp “Beni yakarsanız ben de sizi yakarım” oyununu oynamaya başlıyor. Yani vicdanı elvermediği için, yanlışı gördüğü için değil pasta paylaşımından kaynaklı sorunlar sayesinde devlet adına işlenen pislikler önümüze düşüyor. Mafyayla mücadeleyi bile hukuk değil mafya yapıyor.
Bu ifşaların, itirafların, ortaya dökülen pisliklerin ülkeyi boğduğu, nefessiz hale getirdiği bir zamanda bile ülkenin konuştuğu konu “fütü fütü”! Vay efendim falan adamın oğlunun kayınbiraderinin eniştesi falan okullara gitmiş ama adam hala görevdeymiş de “fütüyle” mücadele savsaklanıyormuş. Ülkede ne kadar katil, ne kadar mafya, ne kadar kadın satıcısı, şikeci, ahlaksız varsa hepsi “fütüyle” mücadelenin en büyük fedaileri.
Bugünün temel anlayışı şu: “Ben yanarsam siz de yanarsınız yanmazsam sorun yok. Gelin pislikler üzerine ittifakımızı devam ettirelim.”
Levent Göktaş bir günlük sosyal medya macerasıyla alacağını alıp ortalıktan kaybolmuşa benziyor. O taşı kaldırmak altındaki bütün eracifle muhatap olmak anlamına geliyor ki bu pislik ülkeyi yöneten herkese bir şekilde bulaşmış durumda.
Göktaş’la ilgili bence en önemli mesajları Turgut Özal’ın eski özel kalem müdürü, AKP Elazığ eski milletvekili Feyzi İşbaşaran’ın paylaştığı düşünüyorum. İşbaşaran bu konularda yabana atılacak bir isim değil. Diyor ki: “Levent Göktaş, elinde tüfek dağda gezen bir eşkiya değil. Yapmış olduğu tüm operasyonlar MİT’i ve TSK’yı bağlar, Levent Göktaş, yalnız da değil. MİT ve TSK’da var olan bir ekibin başı, Göktaş mahkemeye teslim edilirse yaptıkları MİT ve TSK’ya sıçrar, Erdoğan çok zor durumda kalır.”
Levent Göktaş meselesinin sadece Hablemitoğlu cinayetinin aydınlatılmasıyla bitmeyeceğini, listenin uzayıp gideceğinden bahsediyor.
Göktaş’ın mahkemeye çıkmasıyla “Deniz Kuvvetleri Komutanlığı istihbarat subayı olarak görev yapmış İhsan Güven (Dost tarikatı şeyhi) ve eşinin öldürülmesi var. Ceylanpınar’da iki polisin ölümü, Suruç katliamı gibi birçok olay aydınlanır diye düşünüyorum. 7 Haziran 2015 seçimlerinin yenilenmesi ve 2015 Kasım seçimleri arasındaki 4-5 ay içinde ölümlerle biten olaylar var. Burada tek tek saymakla bitmeyecek suikastlar, ölümler! Levent Göktaş’ın fiili görev süresi bitse de ‘MİT Tırları’ında olduğu gibi, bu yapı hiç bozulmadan görev yapmaya devam etmiş görünüyor. Sonuçta bu iş gelip Erdoğan’a dayanıyor.”
Yani Levent Göktaş yargılanırsa ya da konuşmaya başlarsa önceki dönemlerde işlenen suikastlar, cinayetlerin yanı sıra 15 Temmuz’a giden yolun taşlarının nasıl döşendiği, 1 Kasım’da Recep T. Erdoğan’a iktidarın altın tepside sunulması için gemi azıya alan ve binlerce kişinin ölümüne sebep olan terörün failleri de ortaya çıkar diyor.
Levent Göktaş isimli hesap, “Beni Sedat Peker’e benzetmeyin” demişti. Bu ifade Sedat Peker’i çok kızdırmış olsa da haksız sayılmaz. Levent Göktaş’ın ifşaatları Sedat Peker’in açıklamalarından çok daha farklı şeyleri ihtiva ediyor. 7 Haziran-1 Kasım arasındaki binlerce kişinin ölümüne sebep olan terör eylemlerini kimlerin yaptığının ortaya çıktığını düşünsenize. Daha 15 Temmuz’a bile gelmeden, oraya giden sürecin aydınlatılması ülkenin felahına giden yolda neleri değiştirmez?
Erdoğan’a muhalif olduğunu söyleyenler hala ortalarda Atatürkçü askerlere kumpas kurdunuz deyip gezmeye devam etsinler. Erdoğan’ı iktidara getiren ve orada tutanlar Levent Göktaş gibi sizin Atatürkçü dediğiniz isimler.
Görünen o ki Levent Göktaş bir günlük sosyal medya hesabıyla istediğini aldı.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***