Bozdağ, TvNet canlı yayınında soruları yanıtladı, gündemi değerlendirdi.
AKP iktidarında kadınlarla ilgili dezavantajlı durumların ortadan kaldırıldığını iddia eden Bozdağ, kadınlara pozitif ayrımcılık sağlandığını savundu.
‘İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek şiddetle mücadeleyi engellemedi’
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin kadına yönelik şiddetle mücadeleyi engellemediğini savunan Bozdağ şöyle devam etti: “İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye çekildi ama o sözleşmenin uygulama Kanunu olan 6284 sayılı Kanun şu an yürürlükte. O kanun uygulanıyor. O kanundaki hükümler Türk mevzuatının ve iç hukukumuzun bir parçasıdır. Türkiye’nin kadına karşı şiddet ve kadına karşı cinayetle mücadelesi İstanbul Sözleşmesi’ne indirgenemez, indirgenirse Türkiye’ye bu, büyük haksızlık olur.”
‘Haksız tahrik’le ilgili tartışmayı kendisinin başlattığını öne süren Bozdağ, şunları söyledi:
“Bakanlık olarak bu konuyu kendi açımızdan inceleme ve araştırmaya aldık. Mukayeseli hukuku arkadaşlarımız inceliyorlar. Yargıtayımızın içtihatlarına bakıyorlar. Ceza hukukçularımızla bu konu konuşuluyor, tartışılıyor. Biz bu tartışmaların sonucunda haksız tahrik uygulamasına ilişkin bir değişiklik ihtiyacı ortaya çıkarsa bu değişiklik konusunda adım atma hususunda kararlıyız.”
“TÜRKİYE, AİHM KARARLARINA EN YÜKSEK ORANDA UYAN ÜLKE”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Osman Kavala hakkındaki son kararının hatırlatılması üzerine Bozdağ, Türkiye’nin AİHM kararlarına uymayı taahhüt eden bir ülke olduğunu iddia ederek, ”Türkiye, AİHM kararlarına en yüksek oranda uyan ülke” dedi.
Bakan Bozdağ, şunları söyledi:
“Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymayı taahhüt eden ülkeler içerisinde en yüksek oranda AİHM kararlarına uymuş ülkedir. Şu ana kadar üye ülkelerin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyma oranı yüzde 80,20. Türkiye’nin uyma oranı yüzde 87,98. Osman Kavala konusunda Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararına 10 Aralık 2019’da uymuş ve uygulamıştır. Bu uygulamadan sonra Kavala’nın avukatları konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşımışlar, tutukluluğu başka dosyadan, suçtan devam ettiği için ‘uymadı’ diye. Türk Anayasa Mahkemesi de ‘Bu ayrı dosya, ayrı bir suç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına Türk mahkemesi uymuştur’ diye karar vermiştir. Şimdi Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne konu gitti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin önünde şu anda 72 binden fazla dosya var. Avrupa Konseyi’nden gelen işleri denetleyen ‘Büyük Daire’ denilen üst yerdeyse 22 dosya var. Bu, 22’nci dosya, en son giden dosya. Bu dosyalardan en erken geleninin bekleme süresi 1,5 yıl.
Yunanistan’da spor, gençlik derneklerinin isminde ‘Türk’ kelimesi geçiyor diye idari makamlar bu dernekleri kapattı. Yargı, idareyi haklı buldu. AİHM’e götürdüler. AİHM, ‘Hak ihlali var’ dedi. Yunanistan 2008’den beri bu kararlara uymuyor ve uygulamıyor. Büyük Daire’nin önünde bekliyor. Büyük Daire bu kararı AİHM’e götürüp görüş sormadı. Fransa’nın, Almanya’nın, pek çok ülkenin kararı var. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de konu Türkiye olduğu zaman kesinlikle adil davranmıyorlar, taraf davranıyorlar. Leyla Şahin, Merve Kavakçı olayında gördük, Refah Partisi, Fazilet Partisi davalarında gördük. Bir sürü olay var, insan hakkıysa ben de insanım, benim de hakkım var. Bana da diğer insan gibi davranması lazım. Türkiye de bu hakları talep eden bir ülke. Türkiye’ye de eşit davranması lazım. Adil davranmadığını, tarafsız olmadığını düşünüyorum.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***