YORUM | TUFAN CAN
Recep Tayyip Erdoğan, iktidarını sarsan tencere sesini kısmak için, tıpkı bilgisayar oyunlarında oyun geçmek için bütün tuşlara aynı anda basan çocuk gibi; toplumun bütün sinir uçlarına aynı anda basıyor. İç ve dış savaş çıkarmak da dahil onu iktidar tutacak her şeyi yapmaya hazır. Oynadığı oyunun tehlikesinin elbette farkında. Buna karşın bugüne kadar işlediği insanlık suçlarından yargılanmamak için yapabileceği hiçbir şey yok.
Önce fakirleştirdiği halkı -sanatçılar üzerinden- orta sınıfa karşı kışkırtma planı denendi. Sezen Aksu’nun cesur çıkışıyla, sanatçıları kolayca avlayamayacağını anladı ancak bu planı bir kenara koymadı. Tabanında oluşan kaynamanın az da olsa sanatçılara ya da orta sınıfa yönelmesi işine geldiğinden bu stratejiyi sürdürüyor.
Sığınmacılar konusu ise, hala Erdoğan’ın elindeki en büyük koz. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek için; din, inanç, ekonomik farklılıklar başta olmak üzere toplumun birçok hassasiyetini aynı anda kaşıyabiliyor.
Son günlerde doktorları hedefe koyan iktidar, halkın sağlık hizmetlerinden faydalanamamasının faturasını doktorlara yıkmak istiyor. Halkın büyük bir kesimi durumun; ekonomik sıkıntılar ve sağlık hizmetlerinin büyük ölçüde yandaşlara peşkeş çekilerek özelleştirilmesi, doktorların küstürülerek beyin göçüne zorlanması gibi konular olduğunu biliyor. Buna karşın Havuz medyası tarafından zombileştirilmiş beyinler, iktidarın propagandası doğrultusunda hareket ederek doktorlara ve sağlık çalışanlarına saldırıyor. Halkın bu saldırılara tepki göstermesi bile TTB’ye mal edilerek, hedef gösteriliyor. Bir şekilde bir çatışmaya zemin hazırlamak için hiçbir fırsat kaçırılmıyor. Bu durum da sıklaşan saldırıların arkasında 15 Temmuz gibi bir vahşeti planlamış istihbarat örgütünün organize bir çalışması olma ihtimalini güçlendiriyor. Zira tabanı konsolide etmek için faydası dokunabilecek en küçük bir olaya dahi muktedir tarafından çöle yağan yağmur gibi kıymet atfediliyor.
15 Temmuz demişken, henüz 6. yıldönümünde yaldızları dökülmeye başlanan büyük komplonun yeniden ilk günkü gibi şaşaalı bir şekilde kutlamak için Fethullah Gülen’in öldüğünü iddia eden haberleri tekrar ortaya atıldı. Gündemi 15 Temmuz’a ısındırmak için yapılan bu haberlerin yalanlanması da yapanların umurunda olmadı. Karanlık odanın borazanlığında sunulan haberde; yalan olduğu daha söylenirken belli olan zehirlenme iddiasının arka plan olarak yerleştirilmesi de bu arsızlığın boyutunu gösteriyor.
Bir balon sönerken, ülkenin içinde bulunduğu koşullar değerlendirildiğinde 15 Temmuz öncesinden çok daha kötü bir durumda olduğumuz da göz önünde bulundurularak, neler yapabileceğini hayal etmek dahi mümkün değil. Buna karşın Erdoğan ne eski sağlığına sahip ne de eski popülerliğine. Halkın içinde görünmeyen hatta ekranlara bile çıkmayan Erdoğan’ın, sağlığının yerinde olmadığı artık gizlenemiyor. Anadolu Ajansı Cumhurbaşkanının katıldığı programlarda belden yukarısını çekmeye özen gösteriyor. İletişim Başkanlığı ise iki üç saniyelik masa tenisi, üç beş adımlık basket videolarıyla durumu kurtarmaya çalışıyor.
Bu yüzden ona güvenerek suç işleyecek olan kişilerin bir değil bin kere daha düşünmesi gerektiği ortada. Bu nedenle gerçek suçluların adil yargı önüne çıkacağı günlerin yaklaştığı bugünlerde tahriklerle bir iç savaşın çıkması imkan dahilindeyse de, ülkenin başına 15 Temmuz gibi bir çorap örülmesi ihtimal dahilinde değil. Sonuçta, görünen köy kılavuz istemez ve kılavuzu karga olanın da…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***