YORUM | MAHMUT AKPINAR
Sezgin Baran Korkmaz 1977 yılında Kars’ın Digor ilçesi doğumlu. Digor’u görmüşlüğüm var. Fakir, tarıma müsait arazisi olmayan, sert iklime sahip, zor bir coğrafya. Buralardan yetişen gençler için fakirlik ve yokluğa ilave Kürt olmanın dezavantajları da var.
Sezgin ayakkabı boyayarak hayata başlayan, iyi bir eğitimi, çevresi, varlıklı ailesi ve arkası olmayan bir genç iken, kısa sürede ülkenin en zenginleri arasına giriyor. Çok başarılı da olsa normal şartlarda bir müteşebbis sıfırdan ve kısa sürede bu kadar büyüyebilir mi? Özel uçak alacak kadar imkana, devasa servete ulaşabilir mi?
Çok akıllı yatırımlar yapar, fırsatları çok iyi değerlendirirse, somut ve farklı projeler ortaya koyarsa, şansı da yaver giderse düşük ihtimal olabilir. Ama Sezgin Baran Korkmaz’ın öyle olmadığı, eskiden beri karmaşık işlerin içinde olduğu anlaşılıyor. Hayatı incelendiğinde hep güç odaklarıyla, iktidarla, mafyayla, illegal işlerle iç içe olduğu görülüyor. SBK Holding dendiğinde ilk karşımıza çıkan konu zor durumdaki şirketleri yok pahasına almak, allayıp pullayıp başkalarına satmak. Bu konuda devlet içinden, şirketlerin mali tabloları hakkında bilgi aldığı ve mafyatik yapıların da desteğiyle firmalara çöktüğü biliniyor.
Korkmaz’ın devlet içinde iş tuttuğu kimselerden birisi de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu. Suçluları yakalamakla görevli bir bakan olan Soylu tutuklama kararından önce yurt dışına çıkması için Korkmaz’a özel haber gönderiyor. Biz bu bilgiyi Sedat Peker’den öğreniyoruz. Avusturya’da iken yakalanmasının sebebi Türkiye’de çevirdikleri değil. ABD savcısının Korkmaz hakkındaki iddiaları ‘kara para aklama’, ‘yasadışı para transferi’ ve ‘yargıya müdahale’ olarak kayda geçiyor. Suçlama ABD’li bazı kişilerle işbirliği içinde ABD hazinesini zarara sokmak.
Suç örgütlerinin ve kısa sürede zenginleşenlerin işleri veya bağlantıları arasında mutlaka bir otel-konaklama tesisi vardır. Sezgin Baran Korkmaz da “işlerini kolay kılmak” için Bodrum’da Paramount Otel’i alıyor. Orada gazetecileri, siyasetçileri, “önemli” adamları misafir ediyor. Onlara ne tür hizmetler sunuyor, hangi imkanları sağlıyor tahmin edebilirsiniz. Elbette bu hizmetlerin siyasetçiden, gazeteciden, kamu görevlisinden tahsil edilen bir karşılığı oluyor. Nasıl bir formülü var ise oteli olan, mafya yapılarıyla ve devlet içinden hamilerle irtibatı olan kişilerin kısa sürede bahtı açılıyor. Sermayesi ve ticari kabiliyeti önem arz etmeksizin hızla zenginleşiyorlar. Sezgin Baran Korkmaz da AKP döneminde ortamın müsait olduğunu görüp tezgahını doğru yere kuran ve büyüyenlerden. 15 Temmuz sonrası kurulan “FETÖ Borsası” ile çökülen şirketleri de atlamamış.
Erdoğan, AKP iktidarıyla girdiği kirli ilişkiler afişe olmasın diye Avusturya’da tutuklu Sezgin Baran Korkmaz’ın Türkiye’ye iadesi için çok uğraştı. Zira “bütçe açığını kapatan”, Havuz medyasında bayrak altında pozlar verdirilen Reza Zarrab gibi itirafçı olmasından ve her şeyi ABD yargısına anlatmasından korkuyordu. Başlarda Sezgin Baran Korkmaz da Türkiye’ye iade edilmek istiyordu. Belki suçun iktidarla ortak işlenmesine ve eski bağlantılarına güveniyor ve kurtulacağını düşünüyordu. Ama sonra hayatının tehlike altında olacağını, dosyaları kapatmak için kendisini ortadan kaldırabileceklerini hissetmiş olmalı ki Türkiye’ye dönmeyi istemedi. Kaderin cilvesine bakın ki 15 Temmuz’un yıl dönümünde Sezgin Baran Korkmaz ABD yolcusu. Anlaşılan o ki Korkmaz da Reza Zarrap gibi ABD makamlarıyla işbirliği yapmayı kabul etti. AKP ile bağlantılı pek çok kirli işini bağımsız mahkeme önünde tek tek sayacak. Bu sayede Türk mahkemelerinin üzerine gitmekten çekindiği, dava konusu bile edemediği devlet-mafya-ticaret üçgeninde işlenen illegal işlerden Türk halkı da haberdar olacak. Bu konuda Adem Yavuz Aslan’dan Reza Zarrab duruşmalarında sergilediği performansı bekliyoruz.
Sezgin Baran Korkmaz’ın dürüst kalmak gibi bir kaygısı oldu mu bilmiyoruz. Ama Türkiye’de dürüst kalarak, yasal çalışarak zengin olmak artık mümkün değil. Son 10 yıldır iktidardaki çakallarla kazancını paylaşmadan ayakta kalmak, hatta mevcudiyetini devam ettirmek imkansız. Zira Erdoğan’ın sistemi ticarette, sanayide, devlette, yargıda, emniyette, siyasette vb. her sektörde ve her seviyeden insanı kirletmek üzerine kurulu! Bu sistemde temiz kalmak, işini yasalara uygun yapmak “suç” kabul ediliyor. Koza İpek Holding gibi pek çok şirketin problemi temiz olmak, istismara açık kapı bırakmamak!
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***