YORUM | BÜLENT KORUCU
Giresun Tekfuru Canikli Nurettin, ailesi ve sadık adamlarıyla bölgenin tek hakimi, bütün hükümranlığın sahibidir. Derebeylik sisteminin tipik özelliği gereğince o da gölgesi olduğu Kral’ın ülke genelinde yaptıklarını birebir kendi mülkünde icra eder. Mesela serflerden birinin kızını bir soylu öldürse intihar süsü verilerek kapatılır. Büyük küçük demez para getiren her şeyi kontrol etmek ister. TOKİ’nin fakirler için yaptığı konutlara göz dikecek kadar açgözlü, İmparator’un hakkı olan Koza ve Boydak gibi büyük balıkları tırtıklayacak kadar cesur ama aynı zamanda sosyal medyadaki bayram mesajını yoruma kapatacak kadar korkaktır. Diğer bölgelerdeki derebeylerinden farklı olarak başkentte de koltuğu bulunduğundan çalma… pardon yetki alanı daha geniştir.
Erdoğan rejimi çoğunlukla bir mafya örgütlenmesine benzetiliyor. Kullanılan yöntemler, suçtan elde edilen gelir ve aklama yöntemleri göz önünde bulundurulduğunda sırıtmayan bir benzetme. Daha devletimsi bir yapı olması hasebiyle tepesinde kralın bulunduğu derebeylikler piramidine benzetmek de yanlış olmayacaktır. İlçe başkanlıklarından başlayan, milletvekilleri ve belediye başkanlarıyla genişleyen bir halka olarak tarif edebiliriz. Bir rant ve güç bölüşme organizasyonuna dönüşen AKP, matruşka gibi iç içe geçmiş, birbirini tekrar eden parçalardan oluşuyor. Ücradaki ilçelerin yönetim şekli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sarayındakinden boyutu dışında farklı değil. Mantalite aynı, motivasyon ortak: Daha çok para kazanmak…
Nurettin Canikli örneği, Erdoğan rejiminin yereldeki çalışma biçimini ve merkezdeki izdüşümlerini göstermesi açısından incelenmeye değer. Aslında onun böylesine göz önünde olması ve irdelenmesinin sebebi Rabia Naz Vatan’ın ölümü sonrasında yaşananlar. İster ahı tuttu deyin isterse babasının kararlı mücadelesi sonucu üzerine dönen ışıkların neticesi olsun… AKP’li yerel yöneticilerin adının karıştığı 11 yaşındaki Rabia Naz’ın 2018’deki şüpheli ölümü Canikli ismini hafızalara kazıdı. Açılan ve bazen beş duruşmaya birden yetişmesi gereken dava yağmuru da baba Şaban Vatan’ı sindirmeye yetmedi. Şüpheleri ortaya çıkaran delillere rağmen kamuoyunu tatmin eden soruşturmaların yapılmaması çarpan etkisi oluşturdu.
Rabia Naz olayında zirveye çıkan dokunulmazlık duygusu işledikleri suçlarda fazlaca iz bırakılmasına yol açmış. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) üzerinden el konulan şirketlerin hortumlanmasında öylesine açıklar verilmiş ki ancak güçlü özgüven patlamasıyla izah edilebilir. Her iki konuyu özenle takip eden gazeteci Metin Cihan’ın sosyal medya üzerinden paylaştığı bilgiler skandal boyutunda. Canikli, TMSF’nin devraldığı Boydak ve Koza gibi büyük holdinglerin yönetimlerine kendi ekibini yerleştiriyor. Ekibi derken mali müşavir filan sanmayın. Şoföründen danışmanına kadar tek özellikleri, yakınlık ve sadakat. Sonra devletin el koyduğu bu şirketlerden ticaret maskesi altında kendi şirketlerine paralar aktarıyor. Kurduğu dört ayrı müşavirlik firması eliyle de şirketlerinin yeminli mali müşavir denetimini gerçekleştiriyor. Dört şirket tek adreste faaliyet gösteriyor. Yani zincirdeki bütün halkaları bizzat yerleştiriyor, hiçbirini şansa bırakmıyor.
AKP düzeninin paydaşlarının ortak özelliklerinden biri de açgözlülük. Mesela Giresun bölgesinde yapılacak HES’lerle ilgili 2010’da çıkarılan yönetmeliğe madde ekletiyor ve o güne kadarki müracaatlar hükümsüz kılınıyor. Yönetmelik çıktıktan sonra 15 kadar müracaat dosyası, Nurettin Canikli’nin yeğeni Kemal Canikli ve birlikte hareket ettiği Recep Çörekçi tarafından İl Özel İdaresi’ne ulaştırılıyor. Bu paslaşmaya AKP Giresun İl Genel Meclis Üyesi Recep Hıdır’ın da aracılık yoluyla dâhil olduğu iddia ediliyor. İhaleye başvuran kişiler arasında AKP Giresun İl Başkan Vekili Hasan Ali Tütüncü ve AKP Merkez İlçe Başkanı Çetin Çakıroğlu da var. Araya başkasının girmesine kesinlikle izin vermiyorlar.
Açgözlülüğün diğer örneği daha vahim. TOKİ, Alucra’da dar gelirliler için konut inşaatı yapıyor. Buradan alım yapabilmek için 3 bin 200 lira aylık gelir sınırı var. Canikli’nin fakirlerin hakkına tecavüz ettiği ortaya çıkınca Koza Holding’e yönetim kurulu üyesi olarak atanan danışmanı Hanife İrem Sarp, sosyal medyada savunmaya geçti. “TOKİ konutlarını teşvik etmek amacıyla” satın almışmış. Yoksulların hakkından alarak onları teşvik etmenin mantıksızlığı bir yana üst gelir sınırını nasıl aştı acaba? Daha trajikomik olan ise konutun ücretsiz olarak Alucra müftülüğüne tahsis edildiği şeklindeki ifade. Bir dar gelirliye verilmiş olsa belki yukarıdaki bahanenin anlamı olabilirdi.
Unutmadan ekleyeyim, yerel rantın en önemli döngülerinden biri futbol kulüpleri ve derebeyler onları da ihmal etmiyor. Canikli de Giresunspor üzerinden elini hiç çekmiyor.
Canikli 2013’te Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’la yaptığı bir konuşmada “Sayıştay raporları Meclis’e gelmiş olsaydı bizi duman ederlerdi” demişti. Duman olmamak için, suçları ortalığa saçılmasın diye Sayıştay’ı Danıştay’ı Anayasa Mahkemesi’ni hatta TBMM’yi duman ettiler. Ama şimdi sosyal medya mahkemesinde hesap vermekten kurtulamıyorlar.
Kurban Bayramı mesajı yayınlayıp yoruma kapatmak nasıl bir korkudur? “Ekşi yemedim ki karnım ağrısın” diyemediği için saklanıyor, göğsünü gere gere cevap veremiyor. Ama bu günler daha iyi zamanları, asıl hesap sorulmaya başlandığında bakalım ne yapacaklar? Kaçmayı başaranlar yurt dışına çıkardıkları paraları yemeyi planlıyor. Sürgünler, göçmen kuşlar kollarını açmış onları bekliyor, benden söylemesi…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***