İzmir’de 30 Haziran’da kendilerini istihbarat elemanı olarak tanıtan kişilerce kaçırılan Suphi Orhan, yaşadıklarına ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi’nde basın toplantısı gerçekleştirdi. Açıklamaya İHD İzmir Şubesi, Hak İnsiyatifi, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubesi, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İzmir Şubesi ve İnsan Hakları Gündemi Derneği temsilcileri de katıldı.
Yaşadıklarına ilişkin konuşan Suphi Orhan, “Arkadaşımı bırakmak için 30 Haziran’da gittiğim havalimanında, kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nda kaçırıldım. Daha önce burada lise okudum, sinema ve fotoğrafçılıkla ilgileniyorum. İzmir’e bütün vatandaşlar gibi biletimi alıp geldim. Herhangi illegal bir durumla ilgim yoktur. Beni havalimanından alıp Gaziemir Mezarlığı’na götürdüler ve işkence uyguladılar. Bana sürekli, ‘Sen buraya niye geldin, seni buraya örgüt niye gönderdi? Bize örgüte ilişkin bilgi vermelisin’ tarzında sorular sordular. Bende onlara herhangi bir illegal örgütle bir bağım olmadığını ve bir suç şüphesi varsa yetkili mercilerin bunu yapması gerektiğini, bu yapılanların suç olduğunu söyledim. Ancak bana sürekli ‘Biz istihbaratız, biz devlet üstüyüz, bize bilgileri ver. Sen bize istediklerini verirsen bizde sana yardımcı olacağız’ gibi şeyler söylediler” dedi.
İşkenceler sırasında çekilen fotoğraf ve videolarla şantaj uygulandığını söyleyen Orhan, “Beni birçok yerde gezdirdiler. Özellikle mezarlıklar ve tepelerin olduğu yerlerde gezdirdiler. En son ailemler ve yakınlarımla tehdit ettiler. Benim yaşadıklarımı yarın herkes yaşayabilir. Bu nedenle bütün demokratik kitle örgütleri, hak savunucuları bu olaylara karşı tepkilerini dile getirmeli. Çıplak görüntülerimi çektiler. Kimsenin bu görüntülere kanmaması gerekiyor” şeklinde konuştu.
‘CAN GÜVENLİĞİMİZ YOK’
Ardında söz alan Hak İnisiyatifi Derneği Başkanı Mehmet Arif Koçer de, yaşananların bir hukuk devletinde utanılacak bir olay olduğunu belirtti. Koçer, “Devletin görevi vatandaşının güvenliğini sağlamaktır. Kendilerini istihbarat elemanı olarak tanıtan kişilerin devrimcilere ve Kürt halkına işkence uygulamasını ve ölümle tehdit etmesini lanetliyorum. Bizlerde bu olayın takipçisi olacağımızı ve Suphi’nin yanında olduğumuzu bildiriyoruz. Devletin bu kişiler için gerekli işlemleri yapması gerekiyor. İçişleri Bakanlığını ve MİT Müsteşarlığını göreve davet ediyorum. Bu yaşananlar normal değil hepimizin can güvenliği tehlikededir” dedi.
‘SORUMLULUKLAR YERİNE GETİRİLSİN’
İHD İzmir Şube Başkanı Zafer İncin de, Türkiye’nin 1990’lı yıllara geri döndüğünü aktardı. Buna benzer işkence ve ajanlaştırma olayını defalarca raporladıklarını kaydeden İncin, “Bize yapılan başvurularda herhangi bir somut adım atılmıyor. Bu konuda yetkililerin görevlerini yerine getirmesi gerekiyor. Bu yaşananlar cezasızlık politikalarının sonucudur. İHD olarak bu olayın takipçisi olacağımızı da buradan bir kez daha yeniliyoruz” ifadelerini kullandı.
ÇHD İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Nihat Arman Atılgan da, Türkiye tarihinin Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliamlarla dolu olduğunu belirtti.
‘HUKUK DIŞI UYGULAMALARIN YAŞANMAMASI İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ’
Son olarak konuşan ÖHD’li avukat Eylem Zengin ise, şunları söyledi: “90’lı yılların uygulamalarının yerleşik hale gelmemesi için mücadele etmeye devam edeceğiz. Orhan’ı kaçıranların isimleri belli olmasa da faillerin kendilerini devlet görevlisi olarak tanıttıkları için sorumlunun devlet olduğunu biliyoruz. Biz Orhan’ın kayıp haberini aldıktan hemen sonra olayın takipçisi olduk. Bu hukuk dışı uygulamaların yaşanmaması için mücadele edeceğiz.” (MA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***