HDP üye ve yöneticilerine yönelik operasyonla ilgili Emek Partisi, Sol Parti, TİP, TKP, ESP ve Halkevleri açıklama yaptı.
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, operasyonun salt HDP’ye yönelik olarak değerlendirilemeyeceğini, aynı zamanda siyaset yapma hakkına yönelik bir operasyon olduğunu belirterek HDP’ye yönelik gözaltı operasyonunu kınadı. Sol Parti ise operasyonun muhalefet kanallarını kapatmaya yönelik olduğunu belirtti.
Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, iktidarın politikalarını eleştirme, hak talep etme, barış ve demokrasi isteme, siyaset yapma alanlarının her geçen gün daraldığını vurgulayarak “Yine güne bir operasyonla başlandı ve içerisinde seçilmişlerin de bulunduğu 82 HDP üye ve yöneticisi hakkında gözaltı işlemi yapıldı. Gözaltı uygulamasının 5-9 Ekim 2014 tarihlerinde düzenlenen Kobane eylemleri için yapıldığı açıklandı. HDP eski eşgenel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın bu dosyadan tutukluluk halleri devam ettirilmektedir. Selahattin Demirtaş’a verilen tahliye kararından sonra acilen yeniden soruşturma açılıp, tutuklama kararı verilerek tahliyesinin önünü kesen yargı, bugün operasyonların yolunu açmıştır. Aradan 6 yıl, bu kapsamda yapılan soruşturmanın üzerinden 4 yıl geçtikten sonra yeniden yürütülen soruşturma ve gözaltıların yargıyla, hukukla açıklanacak hiçbir yanı yoktur. Yürütmeyle ilişkisinin başsavcının saraya düğün ziyaretiyle sembolleştiği yargıdan hukuk ve adalet çıkmayacağı açıktır. Hiçbir dönem tam olarak yargı bağımsızlığından söz edemiyorken bugün açıktan siyasi iradenin vesayeti altına girmiş bir yargı ile karşı karşıyayız” dedi.
“SİYASAL ÖZGÜRLÜKLERİN TAMAMEN YOK EDİLMESİ HEDEFLENMEKTEDİR”
“6 yıl önce zalimlikleriyle birlikte sınırımızda cirit atan, Türkiye de birçok katliam gerçekleştiren İŞİD ile sınır komşusu olunmasına ramak kalan o günlerde Erdoğan’ın “Kobane düştü, düşecek” sözü hala hatırlarımızdadır. Sanki hala o gün gerçekleşmeyen ‘düşmenin’ hesabı görülmektedir” diyen Selma Gürkan şöyle devam etti:
“Siyasi iktidar, aynı zamanda HDP’ye operasyonla “terörle mücadele” algısı yaratarak, ekonomi, pandemi, çalışma yaşamı, eğitim ve sağlık başta olmak üzere bugün halkın yaşadığı ve iktidara tepki biriktirdiği sorunların ve Suriye, Libya, Doğu Akdeniz başta olmak üzere dış politikada içine girdiği açmazların üzerini örtmeyi amaçlamaktadır. Yine bu operasyonlarla mecliste ve toplumda önemli bir yere sahip olan HDP kriminalize edilmeye devam edilerek meşruluk alanlarının daraltılması, muhalefetin etkisizleştirilmesi ve bir bütün olarak siyasal özgürlüklerin tamamen yok edilmesi hedeflenmektedir.”
“DEMOKRASİ MÜCADELEMİZ SÜRECEKTİR”
Yapılan operasyonun salt HDP’ye yönelik olarak değerlendirilemeyeceğini, aynı zamanda siyaset yapma hakkına yönelik bir operasyon olduğunu ifade eden Gürkan; “HDP’ye yönelik bu son operasyon da yürütmeyle iç içe geçmiş, siyasi vesayetle çalışan yargının hukuksuz uygulamalarından bir tanesidir. Eski seçilmişlerin ve halen görevi devam edenlerin içerisinde bulunduğu HDP üye ve yöneticilerine yönelik operasyonu kınıyoruz. Adil yargılanma dahil, adalet sisteminin işlediği, temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmadığı demokrasi mücadelemiz sürecektir” dedi.
SOL PARTİ: İKTİDAR TÜM MUHALEFET KANALLARINI KAPATMAYA ÇALIŞIYOR
Sol parti Merkez Yürütme Kurulu tarafından yapılan açıklamada ise “Çöken iktidar tüm muhalefet kanallarını kapatmaya çalışıyor” denilerek operasyon kınandı.
HDP’li siyasetçilere ve sosyal medya baskınıyla pek çok muhalif isme yapılan hukuksuz operasyonların kınandığı belirtilen açıklamada; “ Bu operasyonlar iktidarın zorbalığının sınırı olmadığını bir kez daha kanıtladığı gibi çaresizliğinin ne kadar derinleştiğini de ortaya koyuyor. AKP iktidarının tüm politikalar çöktü. Suriye’de, Libya’da ve son olarak Doğu Akdeniz’deki tüm iddiaları yerle bir oldu. Yurtiçinde pandemi ile mücadelede tam bir fiyasko yaşanıyor. Büyük bir kamu sağlığı riski tüm toplumu tehdit ediyor.
Tarikatların karanlığı bir bir ortalığa dökülüyor. Tarikatlar iç savaşında 2 bin Selefi yapının silahlandığı bilgileri TV ekranlarında konuşuluyor. Ekonomide işsizlik ve yoksulluk yaygınlaşırken döviz kuru ve enflasyon kontrolden çıkmış durumda. Cumhurbaşkanı’nın ‘faiz enflasyonun anasıdır’ iddiasını hiçe sayarcasına faizler artırıldı” denildi.
Her alanda iddiaları çöken iktidarın tüm muhalifleri yıldırmaya, muhalefet kanallarını tıkamaya, suskun itaatkâr bir toplum yaratmaya çalıştığı vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Son dönemde muhalefete yönelik artan baskılar, başta pandemi sürecinde büyük bir sorumluluk üstlenen TTB olmak üzere meslek kuruluşlarına saldırılar ve şimdi sosyal medya baskınları ve HDP’ye yönelik operasyon bu zincirin parçalarıdır. Baskılara ve hukuksuzluğa karşı birlikte mücadele edeceğiz”
TİP: KÜRTLERİN TESLİM ALINMASI MÜMKÜN DEĞİL
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, siyasi olarak değerlendirdiği operasyonla iktidarın toplumsal muhalefeti bölmeye ve sindirmeye çalıştığını ifade ederek, HDP’nin bu operasyonlarla siyasal sürecin dışında bırakılmak, etkisizleştirilmek ve direncinin kırılmasının amaçlandığına vurgu yaptı. Baş, “Daha önce defalarca kez denenmiş bu ve benzeri hamlelerle Kürt halkının teslim alınması mümkün değildir. Bu kapsamda HDP ile dayanışma içinde olacağımızı ifade etmek isterim. Bunun birlikte meseleyi sadece HDP’ye karşı bir operasyon olarak değerlendirmiyoruz. Bu saldırı hepimizedir. Amaç iktidar karşısındaki tüm güçlerin etkisizleştirilmesi, yalnızlaştırılması ve bir araya gelişlerinin engellenmesidir. İktidar kendi karşısındaki güçleri bölmek, içeride oluşan çatlakları örtmek için siyasi bir saldırı planını hayata geçirmektedir. Tüm toplumsal muhalefet güçlerini meselenin ciddiyetine uygun bir karşı duruşun örgütlenmesi için göreve çağırıyoruz” diye seslendi.
TKP: SALDIRILARI BOŞA ÇIKARMANIN TEK YOLU ÖRGÜTLÜ MÜCADELE
Türkiye Komünist Partisi (TKP) tarafından HDP yöneticilerine ve sosyal medya tutuklamalarıyla ilgili yapılan açıklamada da “Saldırıları boşa çıkarmanın tek yolu örgütlü mücadele” denildi.
“Türkiye bugün güne HDP yöneticilerine ve diğer muhalif gruplara, sosyal medya üzerinden görüşlerini paylaşanlara yönelik polis baskınları ve gözaltı haberiyle başladı” denilen açıklamada yaşananların, iktidarın yurttaşlara uyguladığı şiddetin dozunu yükselteceğinin bir göstergesi olduğu vurgusu yapıldı.
İşleri idare etmek için zor kullanmak dışında başka bir yöntemlerinin kalmadığı ifade edilen açıklamada şöyle denildi; “Ülkedeki ekonomik duruma, her gün artan yoksullaşmaya, döviz üzerinden dağ gibi büyüyen borçlara, eşitsizliklere dair söyleyecek tek bir sözü olmayan AKP, ayıplarını örtmek için basını susturmaya, siyasetçilere, vekillere zorbalık yapmaya başvurmaktadır.
Salgın yönetimi büyük bir fiyaskoya dönüşmüştür. İktidar, burada da aynı şekilde davranmış, ihmallerini, hatalarını örtmek için sağlıkçıları ve meslek örgütlerini hedef göstermiştir. Nerede bir suçu ortaya çıkıyorsa, orada bu suçu teşhir edenlere, dahası bu suçtan mağdur olanlara saldırmaktadır.”
“Baskıyla, korkuyla, faşizmle insanları sindirmeye çalışan iktidarların sonu bellidir. İktidar, attığı her adımda bu sona doğru ilerlemekte, ülkeyi de aynı karanlığa sürüklemektedir” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Bu saldırıları boşa çıkarmanın tek bir yolu vardır: Örgütlü olmak, birlik ve dayanışmaya sahip çıkmak. Halkımıza çağrımızdır, safları sıklaştırma zamanıdır!”
ESP: KOBANÊ’NİN HESABI SORULUYOR
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, AKP iktidarının her anlamda bir krizin içinde olduğunu belirterek, operasyonla krizi ertelemeye çalıştığını söyledi. Tümüklü, “Özellikle örgütlü mücadele edenlere saldırıyor. Kendi varoluş kodlarının ve rejiminin krizinin temel kaynağı olarak gördüğü Kürt Sorunu’nda özellikle ‘Kobanê düştü düşecek’ derken, düşmemesi, Rojava devrimi ve Kürt halkının bir tarihsel simge yaratmasına hala tahammül etmiyor. Ve bunun hesaplaşmasını yürütüyor. Yenilginin hesabı görmeye çalışıyor. HDP’den düşmeyen Kobanê’nin hesabı soruluyor” diye konuştu.
İktidarın hizmetinde olan bir yargı sistemiyle karşı karşıya olduklarını dile getiren Tümüklü, “Doğrusu hepimize açık bir şekilde aynı mesaj veriliyor. Bu hesaplaşmaya bir yanıt üretmek gerekiyor. Başta Kürt sorununda özgürlük mücadelesi yürütenler olmak üzere Aleviler, kadınlar, gençler, işçiler ve emekçilerinin her birinin bu faşizm karşısında yan yana gelmek dışında, birlikte mücadele etmek dışında bir seçeneği yok” diye belirtti.
HALKEVLERİ: HDP’NİN YANINDAYIZ
Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk ise operasyonu “muhalefete yönelik bir pusu” olarak nitelendirdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı ve hükümeti yönetenler açısından utanç vesikası olduğunu söyleyen Merttürk, şunları söyledi: “Kobanê eylemlerinde Fırat’ın doğusu ile batısını yakınlaştığı, bir araya geldiği ve faşizme karşı birlikte mücadele ettiği bir anlam taşıyor Kobanê eylemleri. AKP bunu unutmuş değil. Bu yakınlaşma olduğunda bize nasıl cevap vermiş olduğunu hatırlatıyor. Bunların hatırlatmalarının karşısında da bizim sözümüz her zamanki gibi faşizme karşı dayanışma ve birlikte mücadele olacaktır. Aynı zamanda Sarayda poz veren Ankara Cumhuriyet Başsavcısının bu operasyonu başlatmış olması da ayrıca önemli bir nokta. Herhangi bir gerekçe bulamadıkları için 6 yıl önceki uydurma gerekçelere sarılıyorlar bugün. Hukuksuzluğu kendilerine hukuk olarak belirlemiş bir iktidardan söz ediyoruz. HDP daha öncede sistematik operasyonlarla karşılaştı ve bunlara karşı direndi. HDP’nin bunu da atlatacağını biliyoruz. Biz her zamana yan yana mücadele etmeye ve dayanışma içerisinde olacağız.”
TKH: HDP’YE VE MUHALİF KESİMLERE YÖNELİK OPERASYONU KINIYORUZ
Türkiye Komünist Hareketi tarafından yapılan açıklamada HDP ve muhalif kesimlere yönelik operasyon kınanırken gözaltına alınanlar derhal serbest bırakılması istendi.
6 yıl önce meydana gelen “Kobane olayları” diye bilinen gündem bahane edilerek bugün HDP yöneticilerine yönelik gerçekleştirilen gözaltıların, hukuki değil siyasi bir karar olduğu belirtilen açıklamada; “Üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen ve bu olayın soruşturması üzerinden 4 yıl geçmişken, sabah saatlerinde HDP’nin eski yöneticilerinin de dahil edildiği bir operasyonun hukuki değil siyasi olduğu açıktır” denildi.
Milli Güvenlik Kurulu toplantısından hemen sonra gerçekleştirilen operasyonun, ABD emperyalizminin başını çektiği Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki temaslarla bağlantılı bir operasyon olduğu ifade edilen açıklamada şöyle denildi; “Meclis’te grubu bulunan bir partinin yöneticilerine yönelik gözaltıların bile başlı başına bir sorun olarak değerlendirilmesi gerektiği bir yana bugün siyaseten HDP’ye yönelik bu baskı ve susturma girişimi AKP-MHP iktidarının ve sermaye devletinin faşizan karakterini de bir kez daha gözler önüne sermiştir. HDP’ye yönelik başlatılan operasyonla eşzamanlı olarak “cumhurbaşkanına hakaret” kılıfıyla muhalif bir çok isme yapılan gözaltıların da benzer bir siyasi kararla yapıldığı bellidir. HDP’ye ve muhalif kesimlere yönelik bu operasyon son bulmalı, gözaltına alınanlar derhal serbest bırakılmalıdır.” (HABER MERKEZİ)