18-19 Haziran tarihlerinde YKS (Yükseköğretim kurumları sınavı) yapıldı.
3 milyon 243 bin 425 üniversite adayı da bu sınava girdi.
Bu sınavlar Türkiye’yi iyi tanımak için hayati önemi haiz sınavlar; senelerdir bu konuyu yazıyorum, durum adeta hiç değişmiyor, karşımızda çok vahim bir durum var.
Türkiye eğitim-öğretim sistemi en başında en sonuna, doktoraya kadar tel tel dökülüyor.
Bu tel tel dökülme durumu öyle bir kanaat açıklama durum değil, ÖSYM’nin yayınladığı istatistiklere dayalı bir durum.
YKS iki bölümden oluştu; ilk gün temel yeterlik testi (TYT) yapıldı, ikinci gün de alan yeterlik testi (AYT).
Ekranlarda gördüm, kulaklarımla duydum, ismini hatırlamıyorum, önemli de değil, bu konuda (YKS) uzman kabul edilen ve tecrübeli gözüken bir adam “bu bir sıralama sınavı, adayların kaç net doğru yaptıkları önemli değil” deyiverdi.
Söylediği bir bakıma doğru, bir fakülteye kapak atabilmek için (neden belli değil) kaç net doğru yaptıkları önemli değil, bu bir sıralama sınavı ama öğrencilerimizin matematikte, Türkçede kaç net doğru yaptıkları bu ülkenin geleceği için çok ama çok önemli.
Sınav sonuçlarına ilişkin istatistiklerin açıklanmasını merakla bekliyorum, acaba öğrencilerimiz TYT Türkçe’de 40 soruda, Temel Matematikte yine 40 soruda, Fen Bilimlerinde 20, Sosyal Bilimlerde 20 soruda kaç net doğru yanıt verebildiler?
AYT’nde ise yine Türk Dili ve Edebiyatında 40, Matematikte 40, Fen Bilimlerinde 40, Sosyal Bilimlerde 40 acaba kaç net doğru çıkacak?
Geçmiş senelerde durum gerçekten çok endişe verici idi.
Matematikte 40 soruya verilen doğru ortalaması 6 ya da 7 çıkıyor.
Düşünebiliyor musunuz, senelerce matematik okunuyor, okullara gidiliyor, sınavlar yapılıyor ve YKS’de 40 matematik sorusunda 7 ortalama doğru yanıt çıkıyor.
Bu sonuç aslında Türkiye milli eğitim sisteminin çöküş belgesidir.
40 matematik sorusuna verilen ortalama doğru cevap sayısı 7 ise milli eğitime ayrılan bütçenin kullanımında verim sıfır düzeyindedir demektir.
Milli eğitim sistemi olumsuz anlamıyla bir KİT sistemidir, yani kullandığı girdilerin (bütçe artı özel kaynaklar) değeri çıktıların değerinin kat ve kat üzerindedir, yani negatif katma değer üretilmektedir milli eğitim sisteminde.
Dikkatinizi çekerim, ÖSYM bu sınavların sonuçlarını ve ilgili istatistikleri yayınladığı zaman bu net doğru konusunu ne iktidar, ne de, bu daha gırgır, muhalefet hiç konuşmamaktadır.
Bu çocuklarımız hiç okullara gitmeseler, televizyondan falan uzaktan eğitim alsalar, acaba net doğru sayısı düşer mi, hiç zannetmiyorum.
Düşünebiliyor musunuz, ÖSYM bir sınav yapıyor, 3 milyon 245 bin kişi sınava giriyor, sınavda 318 bin kişi görev yapıyor, 6 bin bina, 111 bin salon kullanılıyor, muazzam bir ÖSYM var ama sonuçta bakalım kırk matematik sorusuna kaç cevap verilebilecek?
Olağanüstü büyük kaynak kullanımı var milli eğitimde (üniversite öncesi) ama sonuç büyük bir boşluk adeta.
Siz okurlardan istirhamım sonuçlar açıklanınca ÖSYM sitesinden istatistikleri incelemeniz ve bu yazıyı hatırlamanız.
Peki, üniversiteye geçince durum değişiyor mu?
3 Milyon 245 bin gencimiz üniversite için yarışıyor.
Peki üniversitelerde reel kontenjan ne kadar?
Önce reel kontenjan ne demek, bir bakalım.
Reel kontenjan demek bir bölüme girip, bitirdiğinizde diplomanızın size küresel düzeyde bir birikim verdiği bölümlerin kontenjanları.
Türkiye üniversitelerini iyi bildiğimi zannediyorum, Türkiye’de reel kontenjan taş çatlasa otuz bin hatta biraz daha altında.
Yani, 3 milyon 245 bin kişi bu otuz bin kişilik kontenjan için yarışıyorlar.
YÖK yetkililerine sorarsanız kontenjanlar öyle arttırıldı ki, artık herkes bir yere kaydolabiliyor.
Olabiliyor da, bu yerler acaba bir biçimde üniversiteye benziyor mu?
Pek değil.
Türkiye’de hala üniversiteye benzeyen çok az sayıda yer var, iktidar siyaseti oraları da mahvetmek için elinden geleni yapıyor, en iyi örnek muhtemelen Boğaziçi Üniversitesi.
Bu sene YKS’ye rekor sayıda katılım var, bu çocuklara tavsiyem, şayet bu otuz bin kişilik kontenjana girememişlerse hiç üzülmesinler, zaten bu otuz binin içine girmek kolay değil, girdikleri bölümlerde kendilerine yatırım yapsınlar, bol kitap okusunlar, yabancı dil öğrensinler, kendi kendilerini yetiştirsinler çünkü o bölümlerden alacakları fazla bir şey yok.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***