15 Temmuz’dan sonra gözaltına alınan 11 askere günlerce hem fiziki hem de psikolojik işkence yapan emniyet amiri Tahir Darbazoğlu deşifre oldu.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen darbe davasının duruşmasında sanık askerler kendilerine yapılan işkenceleri ve ‘Azrail’ lakabını kullanan işkenceci emniyet amiri Tahir Darbazoğlu’nun yaptıklarını ayrıntılarıyla anlattı.
Yüzlerce sayfalık mahkeme tutanaklarını tek tek inceleyen Nordic Monitor, 15 Temmuz’un en karanlık işkencecilerinden biri olan Emniyet Amiri Tahir Darbazoğlu’nu deşifre etti.
Beştepe’deki spor salonu ve Sincan Cezaevi yerleşkesindeki çadırda tutulan 11 şüpheli askerin ayrı ayrı teşhis ettiği Darbazoğlu’nun kendisini Azrail olarak tanıttığı, işkencelere bizzat katıldığı, işkence emirleri verdiği ve diğer polisleri tehdit ettiği mahkeme kayıtlarına geçti.
Duruşmada askerler kendilerine günlerce akıl almaz işkenceler yapan ve işkence emirleri veren Emniyet Amiri Tahir Darbazoğlu’nun yaptıklarını şöyle anlattı:
‘’SADECE BAŞIM DİK OLARAK DURDUĞUM İÇİN TEKMELENDİM. 3,5 AYLIK KIZIMLA TEHDİT EDİLDİM’’
Pilot Üsteğmen Adem Kırcı yapılan işkenceyi şöyle anlattı:
‘‘Ayağımı çiğneyen polis amiri, diğerlerinden bir tanesine eşini getirin talimatı verdi. Buna yanındaki polislerden bir tanesi ‘amirim eşinin kucağında küçük çocuk var getirmeyelim’ dedi. Amir polis memuruna ‘ne diyorsam onu yapın lan’ diye cevap verdi. Kucağında 3,5 aylık kızımla beraber eşimi getirdiler. Eşimle göz göze geldiğim esnada arkamdaki şahıs sırtıma bir tekme attı. Ellerim arkadan kelepçeli olduğum için yüz üstü düştüm ve takiben sağımdan ve solumdan iki polis tarafından tekmelenmeye başladım.
Kendisine Azrail dedirten şahıs tarafından sadece başım dik olarak durduğum için tekmelendim. Yapılanları terbiyem, aldığım eğitim müsaade etmediği için detaylandırmıyorum. İnsanların namusuna mahremine uzanan çirkin sözleri, tehditleri ağzıma almaktan dahi hicap duyuyorum.’’
‘‘MALLARINIZ, ÇOLUK ÇOCUĞUNUZ, KIZLARINIZ VE EŞLERİNİZ BİZİM GANİMETİMİZDİR’’
Astsubay Akif Uykun ise Tahir Darbazoğlu’nun yaptığı işkenceyi mahkemede şu sözlerle anlattı:
‘‘Sizin Azrailiniz benim sizinle savaştık ve savaşı biz kazandık bundan sonra mallarınız çoluk çocuğunuz kızlarınız ve eşleriniz bizim ganimetimizdir diyorlardı bu ifade IŞİD terör örgütünün bir sloganıdır onların Bir hayat anlayışıdır. ilk üç gün bu su ve ekmek verilmedi, bu süreçte tuvalet ihtiyacımızı pet şişeleri gidermek zorunda kaldım, hem de ters kelepçeli iken ters kelepçeli iki kişi birbirine yardımcı yardımcı olarak tuvalet ihtiyacını gidermeye çalışıyordu. Spor salonundan erler de bulunmaktaydı işkence eden polisler “bugün burada olmanıza sebep olanlardan intikam almak isteyen bir babayiğit yok mu” diye çağrı yapıyordu bundan cesaret erler, babaları hatta dedeleri yaşında olan paşaları dövüyorlardı.
‘‘10 GÜN BOYUNCA İNSANLIK ONURUNA YAKIŞMAYAN MUAMELELER YAPILDI’’
Kurmay Binbaşı Emrah Ilgaz ise yapılan işkenceleri şu sözlerle aktardı:
‘‘Türkiye Voleybol Federasyonuna ait spor salonuna götürüldük. Burada malum kendini Azrail ilan eden zat vardı, voleybol salonuna girdikten sonra orada bulunan emniyet güçleri bizi ters kelepçeledi, kıyafetlerimiz çıkarıldı, dayak, hareket uykusuzluk.
2 gün aç ve susuz bırakıldım, ailelerimize ve çocuklarımıza bile ağza alınmayacak küfürler edildi, insanlık onuruna yakışmayan muameleler yapıldı. 10 gün boyunca gözaltında tutuldum. İfadem bile alınmadan mahkemeye çıkarıldım ve tutuklandım.
İfadem 3 ay sonra polis tarafından cezaevinde alındı. Gözaltının son 3 günü Sincan Ceza İnfaz Kurumu içerisinde bulunan bir büyük çadırın içerisinde taş üzerinde geçti. İşkence faaliyetlerine burada da devam edildi, gözaltında defaaten panik atak krizleri geçirdim.’’
‘‘HAYALARI SIKILMAK SURETİYLE BAĞIRTARAK İFADE VERMEYE ZORLANDI’’
Yüzbaşı Erdem Eraslan ise işkenceci emniyet amiri Tahir Darbazoğlu’nun kendisini sürekli Azrail olarak tanıtarak işkence yaptığını şöyle anlattı:
‘‘İşkenceyi organize eden şahıs 1.65 boylarında koyu esmer tenli, yanakları çökük, sürekli sigara içen emniyet amiri rütbesindeki kişidir. Sürekli burası Mahkeme-i Kübra ben de sizin Azrailinizim diyen şahıstır. Kendini Azrail olarak tanımlayan bu şahsa bazen Veysel bazen da Cafer diye hitap ediyorlardı. Bir pilot binbaşı birisi kadın olmak üzere 8-10 polis tarafından kolları ve bacakları ayrılıp hayaları sıkılmak suretiyle bağırtarak ifade vermeye zorlandı.’’
‘‘OHAL ÇIKTI ARTIK İSTEDİĞİMİZİ YAPARIZ KİMSE DE HESAP SORAMAZ’’
Astsubay Hamza Karaduran işkence yapılan kişinin öldü diye kenara atıldığını mahkemede şu sözlerle anlattı:
‘‘İşkence yaptıkları kişi tepki vermeyince öldü herhalde bu diyerek rahat tavırlarla bir köşeye attılar. Sivil ve polisler OHAL çıktı artık istediğimizi yaparız kimse de hesap soramaz burada bizden başka kimse yok, Azrail’iniz olacağız diyorlardı. Bazı kişilerin kırılmadık kemiklerini ve morarmadık yerlerini bırakmadılar. Böbreklerine vurun, söndürün böbreklerini içte hasar verir dıştan pek belli olmaz diyorlardı. Ağza alınmayacak her türlü sözü eşime, anneme söylemesi çok ağrıma gidiyordu.
Hatta kundaktaki bebeğe bile dil uzatmaları beni bitiren nokta oldu. Yapılan fiziki işkencelere bir şekilde dayanılıyordu fakat değerlerimize ve sevdiklerimize söylenen sözler dayanılmaz bir işkenceydi. Bu zihniyet hangi dinin mensubudur, hangi milletin insanıdır.’’
‘‘KENDİ KANIM VE İDRARIM ÜZERİNDE YATMAK ZORUNDA KALDIM’’
Astsubay Kenan Şimşek işkencesi Darbazoğlu’nu şöyle tarif etti:
‘‘Kendi kanım ve idrarım üzerinde yatmak zorunda kalıyordum. Bunların hepsi bir yana esmer tenli 170-175 boylarında “Azrail” lakaplı, Bayram amirim diye seslendikleri biri sürekli ” karılarınız ve çocuklarınız bizim ganimetimiz, hepinizin adresini biliyoruz.
Hepsini toplayacağız. Bilmem ne yapacağız” şeklinde tüm insanı değerlerden uzak, sapıkça hayvanca söylemleri bir devletin kolluk kuvveti görevlisinin ağzından sürekli çıkmış olması, bu anlattığım şartlar içerisinde halimiz ve çaresizliğimizi anlatabilir.’’
‘‘1,5 YAŞINDAKİ BEBEĞİMİZİ FIRLATIP EŞİMİ ELLE TACİZ ETTİLER’’
Pilot Üsteğmen Mehmet Çetin Kaplan da yapılan işkenceyi mahkemede şöyle ifade etti:
‘‘Eşimi de arabadan indirerek 1,5 yaşındaki bebeğimizi eşimin kucağından alıp yere fırlattılar eşimi de elle taciz ediyorlardı. Lojmanlarını yakalım, anaları ve karıları helal, çocuklarının başını keselim diye sürekli küfür ediyorlardı.
Kendini Azrail diye tanıtan amirin emriyle 8-10 çevik kuvvet polisi bir teğmeni linç ettiler. O teğmeni bir daha görmedim. Ankara aksanıyla konuşan başka polis tankçı bir askere eşini sorgu yerine getirip elbiselerini tek tek çıkartıp tecavüz etmekle tehdit ediyordu.’’
Kursiyer Üsteğmen Mehmet Fatih Canal da şöyle konuştu:
‘‘Bazen de kısa boylu esmer tenli siyah saçlı sivil giyimli etrafımdakilerin hitabından emniyet amiri olduğunu anladığım kişi ben Azrail’im deyip aralarda geziyordu ve bizlere hakaretler ve tehditler yağdırıyordu.’’
‘‘AZRAİL DENEN KİŞİ 4 GÜN BOYUNCA SİSTEMATİK İŞKENCEYE ASLA ARA VERMEDİ’’
Kursiyer Teğmen Muhammed Osman Haktanır ise işkenceci emniyet amiri Tahir Darbazoğlu’nun yaptıklarını duruşmada şu sözlerle anlattı:
‘‘Kendine Azrail diyen bir emniyet müdürü geldi. Saatlerce dizlerimin üzerinde bekletti. 4 gün boyunca sistematik işkenceye asla ara verilmedi. Gece gündüz demeden dizlerimiz üzerinde bekletilmeye küfürler edilmeye devam ediliyordu.’’
‘‘KIZIN VAR MI, KÖTÜ YOLA DÜŞECEK SENDE İÇERİDEN SEYREDECEKSİN’’
Kurmay Binbaşı Okan Ataoğlu da Azrail lakabını kullanan işkenceci Darbazoğlu’nun kızıyla kendisini tehdit ettiğini mahkemede şöyle anlattı:
‘‘Gözaltı merkezi denilen işkence merkezinin başı 51 yasında olduğunu, askerliğini Siirt’e komanda olarak yaptığını, Azrail olduğunu her fırsatta ifade eden 160-65 boylarında, koyu esmer tenli, sürekli sigara içen emniyet amir olan kişidir. En açıklısı en dehşet veren, kanımı donduran hiç unutamadığım olay ise Azrail olduğunu ifade eden emniyet amirinin ” senin soyunu sopunu kurutacağım, çocuklarını elinden alacağım, kızın var mı, kötü yola düşecek sende içeriden seyredeceksin” diye bağırmasıydı.”