11 Eylül’de Van’ın Çatak ilçesinde operasyon düzenleyen askerler tarafından gözaltına alınan ve daha sonra helikopterden atıldıkları iddia edilen Osman Şiban (50) ve Servet Turgut (57) adlı iki köylünün durumu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve DEVA Partisi’nden siyasetçiler tarafından Meclis gündemine getirildi.
Osman Şiban iki gün önce hastaneden taburcu edilmişti. Şiban’ın Salı sabahı askerler tarafından, kaldığı evden Askeri Hastane’ye götürüldüğü öğrenildi.
Durumu kritik olan Servet Turgut’un ise Van Araştırma Hastanesi yoğun bakım servisinde entübe olarak tedavisi sürüyor.
HDP Van Milletvekili Murat Sarısaç’ın gündeme getirdiği olay hakkında, meclise dört soru önergesi verildi.
Sarısaç gibi HDP Van Milletvekili olan Tayyip Temel de hastane epikriz raporunda Osman Şiban’ın “helikopterden düşme sonrası acil servise getirildiği” bilgisine yer verildiğini söyleyerek, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya bu iddiaların doğruluğunu ve sorumlular hakkında ne zaman açıklama yapacaklarını sordu.
HDP Grup Başkan Vekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç ise “işkence ve kötü muamelenin son bulması ve cezasızlık politikalarının engellenmesi” gerekçesiyle Osman Şiban ve Servet Turgut’un durumuyla ilgili iddialar hakkında derhal Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi.
Çatak sınırındaki Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesine yakın Çığlıca Köyü, Yoğurtlu mezrasında yaşayan iki köylününün yaşadıklarıyla ilgili iddiaları meclis gündemine taşıyan bir diğer isim ise daha önce AKP’den istifa eden DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu oldu.
Mustafa Yeneroğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlamasını istediği soru önergesinde, Osman Şiban’a ait hastane epikriz raporundaki tanı kısmında ”helikopterden düşme” bilgisinin yer aldığını, hastane raporlarında her iki köylünün vücudunda darp izine rastlandığını kaydetti. Yeneroğlu, bu izleri “vatandaşlara yönelik darp ve işkence yapıldığına ilişkin kuvvetli şüphe” olarak tanımladı.
Yeneroğlu, Turgut ve Şiban’ın hangi gerekçeye helikoptere bindirildiğini, haklarında soruşturma ve gözaltı kararı olup olmadığını, kimler tarafından hastaneye göturuldüklerini, götüren şahısların neden helikopterden düşme beyanını kullandıklarını, bu beyanın doğru olup olmadığını ve sorumlular hakkında herhangi bir soruşturma açılıp açılmadığını sordu.
Şiban ve Turgut aileleri ne diyor?
BBC Türkçe’ye konuşan Hamit Şiban, ağabeyi Osman Şiban’ın dün hastaneden taburcu edildiğini ve bugün Mersin’deki evine götürmeyi planladıklarını söyledi. Şiban, abisinin Van’da kaldığı evden bu sabah saat altı sularında askerler tarafından alındığını, halen askeri hastanede gözlem altında tutulduğunu belirtti. Şiban, ağabeyinin gözaltına alınıp alınmadığı konusunda bilgi sahibi değil.
Ağabeyinin, Servet Turgut ile birlikte askerler tarafından gözaltına alınıp, helikoptere bindirildiğinde kendisinin de köyde olduğunu aktaran Hamit Şiban, ‘’Bize neden gözaltına alındıklarını ve nereye götüreceklerini söylemediler, iki gün sonra hastanede olduklarını öğrendik’’ dedi.
Durumunun daha ağır olduğu anlaşılan Servet Turgut ise hastanede yoğun bakımda.
Servet Turgut’un ağabeyi Naif Turgut da, ”Kardeşimin vücudunda kırılmadık kemik kalmamış. Doktorlar umutlu konuşmadı ama biz yine de Allah’tan ümit kesilmez diyerek bekliyoruz, Allah onu çocuklarına bağışlasın diye dua ediyoruz” dedi.
Naif Turgut, ailelerinin köylerinin 1988’de yakılmasından sonra Mersin’e göç ettiğini ve kardeşi Servet Turgut’un da son yıllarda yaz aylarında köye gelip ot biçip, hayvan besleyerek geçimini sağladığını anlattı:
”Koronadan dolayı şehirde iş kalmadı, geçim zor. Kardeşim de erkenden gelip köyde yaz boyunca ot biçip sattı. Garibim yaz boyunca güneş altında ot biçmekten bir deri bir kemiğe dönmüştü. Bölgede operasyon varmış. Kardeşim Servet, köyden 700 metre uzakta biçtiği otları çuvallara doldurduğu sırada askerler gelmiş. Osman da evdeymiş. Askerler ikisini de alıp helikoptere bindirip götürmüş. İki gün sonra hastanede olduklarını öğrendik.”
Naif Turgut, hastanedeyken Osman Şiban ile iki defa görüştüğünü ve her ikisinde de Osman’ın kendisine helikopterden atıldıklarını söylediğini iddia etti:
”Onun da durumu pek iyi değildi, beyin kanaması geçirmiş. Hastanede biraz kendine geldiğinde iki defa odasında ziyaret ettim. Korkuyordu ve ağlıyordu. Her ikisinde de ağlayarak, gözlerinin ve ellerinin bağlandığını ve 15-20 metre yükseklikten helikopterden attıklarını söyledi.’’
Naif Turgut ayrıca bir görgü tanığının telefonla kendisine ulaştığını söyledi, tanığın helikopterden iki kişinin atıldığını gördüğünü anlattığını sözlerine ekledi:
”Olaydan dört gün sonra telefonuma gizli numaradan bir çağrı geldi, bir erkekti. Helikopterden atılan iki kişi gördüğünü söyledi. Telefondaki kişi vicdanının bu olayı kabul etmediğini söyledi. Akşam ezanından sonra hava kararmaya başladığında, helikopterden iki kişinin atıldığını görmüş. Kim olduğunu, nereden aradığını, telefonuma nasıl ulaştığını sorduğumda yanıt vermedi, sadece ‘Vicdanım bu olayı kabul etmediği için aradım’ dedi.”
Van Valiliği: Servet Turgut kayalık alandan düştü, Osman Şiban mukavemet gösterdi
Van Valiliği olayla ilgili olarak Salı günü yazılı bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada iki köylünün de ”Bölgede bölücü terör örgütü mensuplarına yardım, yataklık ettiğinin değerlendirildiği” belirtildi.
Açıklamada ayrıca şu ifadeler de yer aldı:
“Söz konusu teröristin etkisiz hale getirildiği yerde gözetleme yapan ve şüpheli hareketler sergileyen S.T. isimli şahsın, ‘dur’ ihtarına uymayarak kaçmaya çalıştığı esnada kayalık alanda düştüğü ve yaralandığı gözlemlenmiş, şahıs, mukavemet göstermesine rağmen yakalanıp usulüne uygun olarak muhafaza altına alınmıştır.
“Bölgede bölücü terör örgütü mensuplarına yardım, yataklık ettiği değerlendirilen O.Ş. isimli şahıs da aynı bölgede mukavemet göstermesine rağmen usulüne uygun olarak muhafaza altına alınmıştır.”
Avukat Koçak: Valiliğin söylediği gibi bir mukavemet yaşanmamış
İki köylü hakkında açılan soruşturma dosyasına kısıtlılık kararı konduğunu belirten avukat Hamit Koçak ise Valilik açıklamasındaki “mukavemet” ifadesi için “Doğru değil” dedi. Koçak, “Helikopter gözden kayboluncaya kadar köylüler izliyor. Yani valiliğin söylediği gibi bir mukavemet yaşanmamış” diye konuştu.
Hamit Koçak, hastane epikriz raporunda Şiban’ın helikopterden atıldığı, Turgut’un da yüksekten düştüğü bilgisinin kaydedildiğini; bu bilgilerin yaralıları hastaneye getiren ekiplerin beyanları üzerine yazıldığını söyledi.
“112 ambulansı onları getiriyor ama onları da askeri personel arıyor. Helikopter meselesi hastane kaydına bu beyanlar üzerinden geçiyor’’ diyen Koçak ayrıca, köylülerle yaptıkları görüşmelerde, Osman Şiban ve Servet Turgut’un köyden alınıp helikoptere sağ salim bindirildiğini öğrendiklerini de ekledi.
Olayın yaşandığı gün askerlerin köye iki defa geldiğini söyleyen avukat Koçak, köylülerin anlatımına dayanarak yaşananları şu şekilde aktardı:
”Sabah altı gibi askerler geliyor. Köylüleri meydana toplayıp ‘Acımız var, öfkemizi sizden çıkaracağız, köyünüzü yakacağız’ diyerek iki kişiyi darp etmişler. O sırada Servet köyün 700 metre ilerisinde torbalara saman dolduruyormuş, Osman da evindeymiş. Öğleden sonra 17.00 gibi askerler bir daha geldiklerinde, Servet de yanlarındaymış. ‘Osman kim?’ diye sorup insanları meydana toplamışlar. İkisinin de kimlik tespiti yapılıyor sonra helikoptere götürüyorlar. Yani helikoptere sapasağlam bindirmişler. Ayın 13’ünde kolluktan gelen bir telefon ile akrabalarına ikisinin de hastanede olduğunu bilgisi verilmiş.”
Koçak, soruşturma ve müşteki olmak üzere iki ayrı soruşturma dosyasının olduğunu, her iki dosyaya farklı savcıların baktığını, kısıtlılık kararı olduğu için suçlamanın ne olduğu hakkında kesin bilgiye sahip olmadıklarını söyledi, ”Tahminlerimize göre yardım ve yataklık suçlamasıyla soruşturma açılmış” dedi.
Hastaneden taburcu edilen Şiban hakkında resmi gözaltı kararı olmamasına rağmen, kaldığı evden bu sabah fiili olarak gözaltına alındığını söyleyen avukat Hamit Koçak şunları aktardı:
”Onlarca resmi kolluk kuvveti eve baskın yapıp apar topar Askeri Hastane’ye götürdüler. Bu sabah Osman’a uygulanan şeyin Türk Ceza Kanunu ya da CMUK’da bir karşılığı yok. Yasal olan gözaltı kararının verilmesi gerekiyor ama burada gözaltı ya da gözlem kararı yok, tamamen hukuksuz ve keyfi bir uygulama var” dedi.