Hanna Saarinen, “Eşitsizlik ve yoksulluk, açlığın ana nedenleri. Herkes için çalışan bir gıda sistemine ihtiyacımız var” dedi.
90 ülkede faaliyetlerini sürdüren, Birleşik Krallık merkezli, uluslararası yardım kuruluşu Oxfam’ın Avrupa Birliği Gıda Uzmanı Hanna Saarinen, gıda krizini ve krizle birlikte uzun yıllardır açlıkla mücadele eden ülkelerdeki son durumu Hürriyet’e değerlendirdi ve bugün gelinen noktayı şu sözlerle özetledi:
“Dünya eşi görülmemiş bir açlık krizine doğru ilerliyor ve açlık, siyaset gündemine geri döndü. Çözüm, küresel üretimi artırmakta değil; çiftçiler tüm dünyayı beslemek için gerekenden fazlasını üretiyor. Eşitsizlik ve yoksulluk, açlığın ana nedenleri
Çok sayıda ülke, hali hazırda iklim değişikliği ve pandeminin yaratmış olduğu ve savaşla birlikte katlanan karmaşayı sonlandırabilecek kaynaklara sahip değil.”
“Tüm küresel gıda sistemi için artan fiyatlar bir felaket” diyen Saarinen’e göre, sadece Rusya ve Ukrayna’nın içinde bulunduğu durum bile açlıkla uzun yıllardır mücadele eden ülkeleri tahmin edilenden daha çok etkiliyor.
“Ukrayna ve Rusya, küresel gıda pazarında önemli oyuncular. Açlık seviyesinin yüksek olduğu bazı ülkeler, buğdayın önemli bir kısmını Ukrayna veya Rusya’dan ithal ediyordu” diyen Saarinen, şu örnekleri verdi:
“Eritre, tüm buğday ihtiyacını yalnızca bu iki ülkeden karşılıyor. Somali buğdayın, yüzde 90’dan fazlasını Rusya ve Ukrayna’dan sağlıyor. Bu bağımlılık son derece tehlikeli. Son yıllarda dünya tahıl üretiminde rekor hasatlar gördük ve 2022’de yaklaşık 3 milyar ton tahıl üretileceği tahmin ediliyor. En önemli sorun üretim değil; uygun fiyatlı gıdaya erişim”
“En kötüsünü yaşıyoruz”
Ülkelerin Rusya-Ukrayna savaşıyla gıda güvenliği konusundaki farkındalıklarının arttığını belirten Saarinen, farkındalığın değil; eylemlerin önemli olduğuna dikkat çekti.
“Mevcut mali taahhütler yeterli değil” diyen Saarinen, “Hükümetlerin yardım bütçelerinin sınırlı olduğunu ve zor seçimler yapmaları gerektiğini anlıyoruz ancak yaratıcı olmamız gerekiyor. Açlık siyasi bir başarısızlık ama açlığı sona erdirmek için araçlarımız var. Yoksul ülkelerdeki insanlar, zengin ülkelerdekilere göre gelirlerinin iki katından fazlasını gıdaya harcıyor. Şu an yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız, başımıza gelebilecek en kötü senaryonun tam da kendisi; 21. yüzyılda açlık kabul edilemez. Herkes için çalışan bir gıda sistemine ihtiyacımız var” değerlendirmesini yaptı.
“Küçük çiftlikler desteklenmeli”
Saarınen, gıda fiyatlarının dünyanın her yerinde insanları etkileyeceğini belirterek, “Pandemiden önce dünya açlıkla mücadele ediyordu. 2020’de yaklaşık 10 kişiden biri, yeterli yiyeceğe sahip değildi. Bugün 276 milyon insan akut açlık çekiyor” dedi.
Saarinen’in çözüm önerisi ise küçük ölçekli aile çiftliklerinin desteklenmesi:
“Küçük ölçekli aile çiftlikleri dünya nüfusunun üçte birini beslerken; Asya ve Sahraaltı Afrika’da gıda arzının yüzde 70’inden fazlasını karşılıyor. Bu çiftçilerin toprağa, suya, finansmana ve pazarlara daha fazla erişimi olsaydı ve hakları korunsaydı, çok daha fazla gıda üretebilirlerdi”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***