Akdeniz’in doğusunda, deniz yetki alanlarıyla doğal kaynaklardaki hak iddiasıyla başlayan gerilimli süreçte, AKP iktidarının “mavi vatan” doktrini çerçevesinde Türkiye’nin yaklaşık 1600 kilometrelik kıyı şeridinden doğan haklarını savunması politikasına muhalefet de destek veriyor.
Bu süreçte, Avrupa Birliği ülkeleri, ABD ve Rusya’nın Türkiye’ye tavır alması ise muhalefeti rahatsız ediyor. Muhalefet cephesi, hükümete Türkiye’nin haklılığını anlatacak diplomatik mekanizmaları kullanmadığı eleştirisinde bulunuyor. Son olarak ABD’nin Yunanistan ile askeri tatbikat kararı alması ve ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun bölgede KKTC ve Ankara ile görüşmeksizin Güney Kıbrıs yönetimini ziyaret etmesi sert tepkiye yol açtı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD’nin Türkiye’yi F-35 askeri uçak projesinden çıkartmasının ardından iktidardan gerekirse Rusya’dan satın alınmış S-400 hava füze sistemini çalıştırmasını talep etti. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ı ülke içinde kahramanlık söylemini sürdürürken dış telkinlerle geri adım atmakla suçladı.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin NATO üyesi olmasına rağmen diğer iki NATO üyesi tarafından askeri tatbikatla hedef alındığına işaret ederek, “ABD kalkıp da orada tatbikat yaparsa sen de S-400 füze sistemini aktive edeceksin yüreğin varsa, cesaretin varsa…” diye Erdoğan’a seslendi. Kılıçdaroğlu, S-400 füze sistemi kullanılmayacaksa neden Rusya’dan 2,5 milyar dolara satın alındığını sorguladı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti sıradan bir devlet değildir. Türkiye, Doğu Akdeniz’den vazgeçemez. Türkiye kendi çıkarlarını savunmak zorundadır. Türkiye, Doğu Akdeniz’de gerçekten de rol almak istiyorsa hakkını savunmak istiyorsa Mısır’la süratle biraraya gelmek zorundadır, Büyükelçi göndermek zorundadır, ilişkileri büyütmek zorundadır. Doğu Akdeniz’de doğalgaz ve petrolle ilgili bir grup devlet biraraya geliyor. Herkes var onun içinde, sadece Türkiye yok. Filistin de orada. Bu tablo kabul edilemez” dedi.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin Oruç Reis gemisini 90 gün için sahaya göndermişken şimdi Antalya limanına geri çekmesi kararında ABD’nin etkisi olduğunu iddia ederek, Sakız Adası ekseninde NAVTEX ilanını da “göstermelik” olarak niteledi.
Kılıçdaroğlu, “Dış politikada Türkiye yalnızlaştı. Bir dönem kendi bölgesinin istikrarını savunan ve bu bölgede istikrarın temel aktörü olarak görülen Türkiye artık böyle görülmüyor. Oruç Reis gemisi neden çekildi? ‘Bakım varmış’. Bu ülkenin Dışişleri Bakanı ‘90 gün orada görev yapacak’ demedi mi? Dedi, Ama geri çekilmedi mi? Çekildi. Kimin emri üzerine çekildi? Bu ülkede kim Dışişleri Bakanı? Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’nin dış politikasının belirlenmesinde tümüyle devre dışı bırakıldığını bilmiyor muyuz! Herkes konuşuyor, tek konuşmayan Dışişleri Bakanlığı. Türkiye en haklı davasında yalnız kaldı. Yunanistan neden sevinçli, Oruç Reis onların isteği üzerine çekildi de onun için. İlk adımı attınız diyorlar, ondan sonra masaya oturacağız diyorlar. Hangi kahramanlık Allah aşkına? Türkiye kendi çıkarlarını, Kıbrıs’ın çıkarlarını, Doğu Akdeniz’in çıkarlarını savunmak zorundadır” tepkisini gösterdi.
Kılıçdaroğlu, Kıbrıs konusunda ABD’nin, 1960 Anlaşması’nı ve Türkiye’nin garantörlük hakkını ihlal ettiğini de söyledi.
Davutoğlu: S-400 kullanılmayacaksa neden F-30 projesine geri dönmüyoruz?
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da S-400 füze sistemi kullanılmayacaksa Türkiye’nin neden F-35 askeri uçak projesine geri dönmediğini sorguladı. Davutoğlu, “Türkiye’nin Libya ve Doğu Akdeniz’deki politikası doğrudur. Türkiye’nin politikasını ne kadar haklıysa yürütülen diplomasi o kadar yanlıştır” diyerek Oruç Reis gemisinin geri çekilmesi gibi Türkiye’nin haklılığını kabul ettirmeyecek adımlar atıldığını söyledi.
Rusya’da son olarak PYD-YPG üyelerinin resmi heyet gibi karşılandığını ve ABD’nin Güney Kıbrıs politikasında Türkiye’yi dışladığını söyleyen Davutoğlu, bütün bu gelişmeleri Türkiye’nin dış politikası açısından birlikte yorumlamak gerektiğini kaydetti. “Maalesef Türkiye Cumhuriyeti öyle bir diplomatik denklemde kaldı ki bize destek veren sadece Azerbaycan kaldı” diyen Davutoğlu, eski Dışişleri Bakanı olarak Türkiye’nin ilk kez Doğu Akdeniz ve Ege’de bu kadar yalnız kaldığını söyleyerek, Avrupa ve ABD’nin eskiden bu yana sürdürdüğü Ankara – Atina arasında denge kurma politikasını tamamen bir kenara bıraktığını kaydetti.
ABD’nin Yunanistan’la tatbikat yapmasına Türkiye’nin diplomatik tepki bile göstermediğini belirten Davutoğlu, “Türkiye’de ne hikmetse diplomasinin en basit kuralları uygulanamaz hale geldi. Böyle bir tatbikat varsa aynı gün ABD Büyükelçisi (David Satterfield) Dışişleri’ne çağırılır ve ‘Bu tatbikat kime karşı yapılıyor bize anlatın’ denilmeli. NATO’daki Türkiye Daimi Büyükelçimiz, yazılı olarak sormalı, ‘Bu iki NATO üyesi ülke tarafından yapılan tatbikatta düşman ülke konseptinde kim var’ diye. Bunlar ne hikmetse yapılmıyor. Diplomaside kaybet-kaybet tabiri var. Türkiye bu durumda” diye konuştu.
Davutoğlu, Mısır ile derhal Doğu Akdeniz’de münhasır ekonomik bölge görüşmelerini başlatmak gerektiğini belirterek, “Mısır Afrika’nın en uzun sahiline sahip ülkesidir Doğu Akdeniz’de… Biz de Asya’nın… Kıbrıs’a dönük olarak anlaşmaların ihlaline yol açan her türlü eylem karşısında Kıbrıs’ta gerekli adımlar atılmalıdır. Amerikan Dışişleri Bakanı bayrak gösterircesine Rum kesimine inip Türkiye’ye bunun bilgisini verme nezaketi göstermeksizin adadan ayrılmışsa bu bir pozisyondur. Hiçbir zaman Kıbrıs’ta böylesine Türk diplomasisinin daraldığı bir pozisyon oluşmamıştır” dedi.
İyi Parti: “Haklıyız ama diplomasimiz hatalı”
İyi Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmelere ilişkin Türkiye’nin bu konuda yalnız kaldığını belirterek, “Bu kadar haklı tezlerimizle, bu kadar yalnızlığımız hangi diplomasi hatasının sonucudur. Ege’de hükümetin tezleri devletimizin tezleridir. Biz Ege’de, Akdeniz’de bir adım geri atmamalıyız; ama bu kadar tezlerimizin doğruluğuna rağmen bu kadar yalnız olmamızın cevabını hükümet vermelidir. En haklı olduğumuz, en güçlü olduğumuz bir konuda Türk devletinin bu kadar yalnız olması diplomasi hatasıdır” diye konuştu.
Ağıralioğlu, yeni yayımlanan NAVTEX’le ilgili olarak da “Yunanistan fiili durum oluşturuyorsa Türkiye Cumhuriyeti Devleti de fiili durum oluşturacak. Adaları silahsızlandırma taahhüdüyle kendilerine devredilmiş adaları silahlandırarak hukuku çiğniyorlarsa, Türkiye’nin de bu fiili duruma mukabele etme hakkı vardır” dedi.