Hiç konuşulmayan demiyorum ama en az konuşulan konu olduğuna hiç kuşku yok.
TÜİK bugün (dün) Mart 2022 ayına ilişkin işgücü istatistiklerini yayınladı.
İktisatçılar da, basın da, siyaset de bu istatistikleri tartışıyorlar haklı olarak.
İşsizlik oranı (mevsimsel etkilerden arındırılmış) yüzde 11.5 seviyesinde gerçekleşti.
İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 10.3, kadınlarda13.9; BETAM’ın araştırmasına göre kadın işsizliğinde çok ciddi ve olumsuz gelişmeler yaşanıyor.
İşgücü istatistiklerinden çok kısa bir özet yapacağım; nüfus 85 milyon (sığınmacılar?), 15 yaş ve yukarı nüfus 64.4 milyon, istihdam 29.9 milyon, işsizler 3.9 milyon ve böylece işgücü (istihdam artı iş arayan işsizler) 33.9 milyon.
İşgücüne dahil olmayan nüfus (15 + yaş, çalışmıyor, iş aramıyor) 30.6 milyon.
İşgücüne katılım oranı yüzde 52.6, istihdam oranı yüzde 46.5, işsizlik oranı yüzde 11.5, genç nüfus (15-24 yaş) işsizlik oranı yüzde 21.2.
Tekraren ifade ediyorum, istihdam oranı yüzde 46.5; bu oran toplam istihdam (29.9 milyon) 15 yaş ve yukarı nüfusa (64.4 milyon) bölünerek bulunuyor.
Ve bu oran Türkiye’nin de bir parçası olduğu OECD üyesi ülkeler arasında en düşük istihdam oranı (2021).
OECD istihdam oranı ortalaması yüzde 69, başka bir ifadeyle 15-64 yaş aralığındaki nüfusun yüzde 69’ının işi var, bizde bu oran sadece yüzde 46.5.
Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 11.5, OECD üyesi ülkelerin (39 ülke) işsizlik oran ortalaması yüzde 5.5.
OECD üyesi ülkeler arasında istihdam oranı en yüksek ülkeler yüzde 82 istihdam oranı ile Hollanda ve İzlanda.
Bizi çok kıskanan Almanya ve Fransa’da istihdam oranları sırasıyla yüzde 77 ve yüzde 68.
Meksika gibi OECD’nin fakir(ce) bir ülkesinde bile istihdam oranı yüzde 62.
Bu konu TÜİK işgücü istatistiklerini yayınladığı zaman en az tartışılan konu.
Türkiye’de kişi başına gelirin sekiz bin dolar olduğunu varsayalım.
Nüfus 85 milyon, 15 yaş ve yukarı nüfus 64.4 milyon, çalışan sayısı (kayıtdışı dahil) 29.9 milyon.
Başka bir ifadeyle yaklaşık otuz milyon çalışan 85 milyon nüfusa bakıyor; yirmi milyon dolayında 15 yaşın altında nüfus olduğunu da hatırlatalım.
Milli gelir sekiz yüz milyar dolar ise (yaklaşık) çalışan başına (yaklaşık otuz milyon) üretim 27 bin dolar düzeyinde.
Türkiye işgücü istatistiklerinde benim en çok ilgimi çekegelen konu nüfusun nispeten küçük bir oranın (yüzde 35, 30 milyon çalışan) 85 milyona bakması.
İsterseniz bir de mesela Hollanda örneğine bakalım.
Nüfus 17 milyon, çalışan sayısı 9 milyon, milli gelir yaklaşık 900 milyar ABD doları.
9 Milyon 17 milyona bakıyor ama bu ülkede kişi başına gelir 50 bin dolar dolayında, işsizlik sadece yüzde beş (yaşlı nüfus çok yüksek).
Hollanda’da 2021 enflasyon oranı 2.3 (2022 Mart ayında yüzde 6’ya çıktı).
Ünlü bir iktisatçının hesapladığı bir sefalet endeksi var, işsizlik oranı ile enflasyon oranı toplanarak hesaplanıyor (orijinal şekliyle); Hollanda’da sefalet endeksi böylece 8 düzeyinde.
Türkiye’de ise sefalet endeksi 11.5 artı 70 yani 81.5.
Bizi fena halde kıskanıyorlardır muhtemelen.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***