Erdoğan’ın Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuk girişimi, iç politikaya yönelik hamle olduğu gerekçesiyle muhalefetin tepkisine neden oldu. İktidar ise “Tarihi misyon üstlenmeye devam edeceğiz” diyor.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla başlayansavaş sürerken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın iki ülke arasında arabuluculuk girişimlerinde bulunması, Türkiye’yi uluslararası alanda zor durumda bırakabileceği gerekçesiyle muhalefetin tepkisine neden oldu. Muhalefet, “Komşular arasında arabuluculuk yapılmaz. İktidar bundan başarı öyküsü çıkarmaya çalışıyor” sözleriyle iktidarı eleştirirken, AKP’li yetkililer ise “Türkiye olarak, dün olduğu gibi bugün de varlığımızla, duruşumuzla tarihi bir misyon üstlenmeye devam edeceğiz” diyor.
“Komşular arasında arabuluculuk yapılmaz”
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Uluslararası Politikalar Başkanı Ahmet Kamil Erozan, iktidarın savaş başlamadan arabuluculuk girişimlerine yöneldiğini hatırlatarak, “Ama dışişlerinde bir kural vardır. Komşuların arasında arabuluculuk yapmayacaksın. Geçmişte bakarsan örneklere, arabuluculuk işleri bölgeye uzak ülkeler tarafından yapılır” dedi. Çözüm üretilse dahi 50 sene sonra, çözüm üreten ülkeye sorumluluklar yüklenebileceğini ifade eden Erozan, “Taraflar, ‘biz bunu Türkler istedi diye kabul etmiştik’ diyebilir ve günah senin sırtına yüklenir” ifadesini kullandı. Ev sahipliği gibi girişimlerin kabul edilebilir olduğunu kaydeden Erozan, “Çavuşoğlu’nun kullandığı ‘kolaylaştırıcılık’ kelimesi bile yanlış şu anda” dedi. Türkiye’nin Rusya’ya olan bağımlılığından dolayı yaptırım uygulayamadığını kaydeden Erozan, “Hiç yaptırım yapamıyor olmamızdan kaynaklanan sebeplerle diğer Avrupalılar veya Amerikalılar veya diğer üçüncü ülkeler, bunlara orantılı olarak biz en azından Putin veya Ruslarla konuşabilecek bir kanal olarak kaldık. Ruslar açısından da bu bir tercih değil” diye konuştu. İktidarın bu durumdan bir başarı öyküsü çıkarma hedefinde olduğunu iddia eden Erozan, Suriye’ye yapılan operasyonda da aynı durumun yaşandığını söyledi. Erozan, Erdoğan’ın iç politikada bu anlamda kısa süreli hedefe ulaşabileceğini ancak yine kısa süre içerisinde ekonomik kriz nedeniyle bu desteğin geri ineceğini iddia etti.
“Batı bu algıyı satın almamaktadır”
CHP Dış Politika Başdanışmanı Ünal Çeviköz de, Erdoğan’ın Özbekistan’a hareketinden önce “Türkiye arabulucu değildir. Türkiye bir kolaylaştırıcıdır” ifadesini kullandığını belirterek, “Bunu zaten biz uzun zamandan beri dile getiriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı da ortak aklın ne olduğunu anladığım kadarıyla tespit etmiş” dedi. Türkiye’nin kolaylaştırıcılık rolünün küçümsenmemesi gerektiğini dile getiren Çeviköz, ancak Türkiye’nin bunun üzerinden Avrupa ve dünya ile bunun yanı sıra iç politikada sorunları düzelteceğini ummaması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin en önemli sorununun ekonomi olduğunu kaydeden Çeviköz, “Bu savaşın bölgeye yansımaları ekonomisi zayıf olan ülkeleri çok daha fazla etkileyecektir. Her şeyden evvel bugün Avrupa’da çok ciddi bir gıda krizinin yaklaşmakta olduğundan söz ediliyor. Rusya’dan ve Ukrayna’dan gelecek olan buğday konusu gündemde. Turistler gündemde” diye konuştu. Enerji pahalılığı ve aynı zamanda gıda fiyatlarına yansımasının Türkiye’yi zor durumda bıraktığını vurgulayan Çeviköz, “Bunların örtülmesi maksadıyla bir şekilde kolaylaştırıcılık yollarıyla bir algı yaratılmaya çalışılmaktadır. Ama batıda bu algı satın alınmamaktadır” ifadesini kullandı.
“Sürecin başından bu yana barış dedik”
AKP Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ise en büyük temennilerinin savaşın bir an önce son bulması olduğunu belirterek, “Sürecin başından bu yana barış dedik. Ülkelerin değil, ilkelerin yanında olduk” dedi. Hem Ukrayna’nın hem de Rusya’nın toprak bütünlüğünün Türkiye için önemli olduğunu ifade eden Turan, “Cumhurbaşkanımız, onlarca ülke lideriyle yüz yüze veya telefonda önemli bir diplomasi sürecinde bulundu. Antalya Diplomasi Forumu’nda Türkiye’nin arabuluculuğu ile Rusya-Ukrayna-Türkiye üçlü Dışişleri Bakanları Toplantısı düzenlendi” diye konuştu.
“İç siyasete yönelik değil, huzur için yapıyoruz”
Son olarak İstanbul Dolmabahçe’de gerçekleşen Rusya ve Ukrayna heyetleri arasındaki müzakere toplantısını hatırlatan Turan, sonrası yapılan açıklamaların barış adına ümidi artırdığını kaydetti. Turan, muhalefetin eleştirilerine “Bizler bunu, bazı malum muhalefet partilerinin kast ettiği gibi, iç siyasete yönelik siyasi saiklerle değil, en başta ölümlerin son bulması, bölgede huzurun tesis edilmesi adına yapıyoruz” sözleriyle yanıt verdi. Muhalefete “Türkiye’nin Karadeniz’den komşu olduğu iki ülke arasındaki savaşın bitmesi adına yürüttüğü diplomasiden neden rahatsız olunur?” sorusunu yönelten Turan, “Savaşın devam etmesini istemek, sadece iki ülke için değil dünyanın geleceği adına da kötülüktür. Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz” dedi. Turan, “Türkiye olarak, dün olduğu gibi bugün de varlığımızla, duruşumuzla tarihi bir misyon üstlenmeye devam edeceğiz” ifadesini kullandı.
Kulat: 3 kişiden 2’si politikayı destekliyor
Kamuoyu Araştırmacısı, MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat da, son yaptıkları araştırmaya dikkat çekti. MAK’ın 64 ilde 5 bin 750 kişiye yönelik yaptığı araştırma sonucunda her 3 kişiden 2’sinin iktidarın Rusya-Ukrayna savaşına yönelik politikasını desteklediği görüldü. Buna karşın iktidarın elindeki bütün verilerin aleyhine şekillendiğini belirten Kulat, “Niyet bir taraftan savaşın durdurulması, bir taraftan özellikle turizm alanında çok önemli partnerleri kaybetmemektir. Bu gayet anlaşılabilir bir durum” dedi. Ancak uluslararası başarı hikayelerinin hükümetlere en fazla 3 puanlık destek sağladığını ifade eden Kulat, bu desteğin de kısa süre sonra geriye doğru gittiğini belirtti. Mavi Vatan gündeme geldiğinde aşağı düşen ibrenin 2 puan yukarı çıktığını hatırlatan Kulat, “Bir ay sonra yeniden indi. Azerbaycan’a verilen destek çok önemliydi. Destek ile 2 puanlık etki yaptı, bir ay sonra o etki unutuldu” dedi.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – ERAY GÖRGÜLÜ
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***